Salim Çetin’in 4 Ağustos 2023 tarihli Yenigün Gazetesi’ndeki köşe yazısıdır.
Bu günlerde Sedef Tunçağ’ın hazırladığı “Urla”(1) kitabını okumaya başladım.
Mimar Sedef Hanım’ı, Konak Belediyesi’nde çalıştığım günlerden tanıyorum. O tarihte belediye başkanı olan Muzaffer Tunçağ’ın eşi olarak da pek çok etkinliğin içindeydi ve gene o tarihte “Bir Varmış Urla”(2) kitabı yeni çıkmıştı.
Kitapta daha çok sözlü tarih yöntemi tercih edilmiş, Urla’ya mübadeleyle gelen ya da orada doğmuş büyümüş kişilerin yaşadıkları yansıtılmıştı.
Şimdi hazırlanan “Urla -Belge ve Anılarla-” kitabı ise onun devamı gibi.
Konular çoğaltılmış, Urla’nın tarihsel geçmişi eklenmiş.
***
Urla, zengin bir tarihsel birikime sahip; Bizanslılar, Cenevizliler ve Türkler bu topraklarda egemenlik kurmuşlar.
13. yüzyıldan sonra da Türklerin etkisi yoğunluk kazanmış, bunda Çakabey’in ve daha sonra Aydınoğullarının etkisi var.
Urla’nın, Antik dönemde, İyon kentlerinden Klazomenai’nin idaresi altında olduğu, bu dönemde Thales (MÖ 624/623 – 548/545), Anaksimenes (MÖ 585-525), Anaksimandros (MÖ 610-546) gibi felsefecilerin bu coğrafyada yetiştiği biliniyor.
***
Bütün bu tarihsel geçmiş yanında Ege’nin kasaba büyüklüğündeki ilçelerini anlatmak 1914-22’lerin atmosferini bilmeden olmaz sanırım.
Kitapta o dönem, o günleri yaşayanların gözünden anlatılmış.
Örneğin 1914’te Çeşme kaymakamı olan Hilmi Uran, ilçe nüfusunu 45 bin kişi olarak belirtip bunun 40 binin Rum olduğunu söylüyor yazdığı anı kitabında.
Yarımada’daki diğer ilçeler de aşağı yukarı bu demografik yapıya sahip.
Yani ilçe nüfuslarının yarısından çoğu Rum ahaliden oluşuyor.
Böyle olunca Meşrutiyet’in 1908’de ilanı buralarda halk tarafından bir sınırsız özgürlük vadi olarak algılanıyor. Özellikle Rum nüfus bunu böyle algılıyor.
1918’deki Mondoros Mütarekesi, Rumlar tarafından nerdeyse Osmanlı’nın bitişi olarak görülüyor.
15 Mayıs 1919 İzmir’in işgaliyle işi çığırından çıkarıyor bu insanlar.
Urla’da Rum gençler, çeteler kurup Türklere saldırıyor.
Tabii halkları birbirine düşman eden anlayış o sıralar o kadar dorukta ki gücü yeten diğerini hemen dışlıyor.
***
Doğal olarak bütün bunlar ilçelerde kaosa ve kargaşaya neden oluyor; birbirini ihbar eden komşular, çeteler, kargaşadan yarar umanlar sayıca çoğalıyor.
Bunun yanında komşusuyla barış içinde yaşayanlar da yok değil!
Tabii Osmanlı’dan başlayıp gelen bu yıkım süreci Atatürk önderliğinde 9 Eylül 1922’de Milli Kurtuluş’la sonuçlanınca bu kez ibre tersine dönüyor.
Rumları korku sarıyor, adalara ve Yunanistan’a kaçış başlıyor.
Sonrası mübadeleyle “çözülüyor”.
Buradaki nüfus Yunanistan’a; Yunanistan’dan, Balkanlardan, Girit’ten ise Anadolu’ya gelenler yüz binleri buluyor.
Görüldüğü gibi ortada büyük bir nüfus hareketliliği var ve bu da doğal olarak trajedilere, yıkımlara neden oluyor.
Bütün bu anafor belki de bugün yaşanan güzelliklerin de temeli olabilir:
Gelişen dostluklar, melez yaşamlar, ‘öteki’ini tanımış olmaktan dolayı engin hoşgörü…
Belki de Ege’deki pek çok ilçede oluşan ‘cazibe’ bunlardan dolayı bile olabilir.
***
1920’LERİN URLA’SINDA ÜRETİM
Kitapta 1920’lerin Urla’sının üretiminin göçle nasıl değişime uğradığı da var.
1900’lerin başında Urla dağ taş bağlarla çevrili, yanında zeytinin olduğu bereketli bir tarım kentidir.
Ancak mübadeleyle gelenlerin bağ kültürünü bilmemesi, özellikle Kavala’dan gelenlerin tütün ziraatiyle uğraşması tarıma ve üretimin değişmesine neden oluyor.
Artık üzüm, şıra, pekmez, şarap ve zeytinyağı üretimi yerini tütün kırmaya bırakıyor.
Bunda 1929 dünya buhranın da payı olduğu söyleniyor.
Üretim yön değiştirince haliyle bağlar sökülüp yerine tütün fidesi dikiliyor.
Bu süreci tanıklar okura anlatıyor.
***
URLA’NIN MEŞHURLARI…
Tabii burada yetişen ünlüler de unutulmamış. Evi İskele’de halen duran ve 1963’te Nobel Edebiyat Ödülü’nü alan Yorgo Seferis (1900 Urla-1971 Atina) bu ünlülerin başında geliyor.
Mübadelede Yunanistan’a gitmek zorunda kalan Seferis 1948’de Yunanistan dışişleri mensubu olarak, doğduğu evi, Urla İskele’deki evini ziyarete geliyor.
“…Cip durdu, indik İskele’ de. Ninemin eviyle bizim evin arkasını ayıran kıyıya parelel sokağın ortasındaydık. (…) Kasabanın alanında kahve içtik. Burada tanıyabileceğim hiçbir şey kalmamıştı.” diye anılarında burayı anlatıyor. Şiirlerinde de Urla’yı hiç unutmadığı gerçeğini hep açıklıyor.
Seferis’in evi sonraki tarihlerde restore edildi. Bugü Urla’ya yol düşürenler, İskele’de butik otel olarak hizmet verdiğini görecektir.
***
YA NECATİ CUMALI!
Urla üzerine neler yazmamış ki! “Zeliş”, “Acı Tütün”, “Ay Büyürken Uyuyamam”, “Yağmurlar ve Topraklar”, “Susuz Yaz”, “Aşklar Yalnızlıklar”…
Tepeden tırnağa Urla âşığı bir büyük yazar Necati Cumalı.
Bilindiği gibi Cumalı da bir mübadil. 1921’de Florina’da doğuyor. Sonra küçük bir çocukken Urla’ya geliyor. Avukatlığı, hayatının büyük bölümü Urla’da geçiyor ve burayla hiç bağını koparmıyor. Ne güzel ki Necati Cumalı Anıevi onu sevenlerin ziyaretine açık. Urlalılar bununla gurur duymalı.
***
Heykeltıraş Şadi Çalık (1917 Girit-1979 İzmir) da göçle gelenlerden biri. O da Girit’in Hanya’sından geliyor.
Bugün Fuar Kültürpark alanındaki birçok heykel onundur.
Neyzen Tevfik (1879-1953) de Urla’da bir dönem yaşamını sürdürenlerden.
Öyle ki ney üflemeyi burada öğreniyor.
Edebiyatın bu en büyük taşlama ustasının yetişmesinde Urla etkisi yadsınamaz elbette.
***
Tunçağ kitabın sonuna kısaca bir Urla özeti de eklemiş.
Buna göre mübadele sonrasında yok edilen bağların yerinde bugün ünlü şarap markalarının ve onlara ait bağların olduğu yeni bir durum yaşanıyor.
Arkeolojik kazıların yeniden hız kazandığı bir dönemden söz ediliyor.
1999’da İhsan Tutum ve Çınar Atay önderliğinde “Urla Kentsel Sit Alanı Koruma Amaçlı İmar Planı”nın yapıldığı, kentin bu plan doğrultusunda gelişmesini sürdürdüğü belirtiliyor.
Hepsinden öte çağdaş, seküler, dışa açık, hoşgörülü bir Urla olgusunun herkesin gönlünde yer ettiği gerçeği var ki bu da her şeye bedeldir.
***
Sedef Tunçağ sade ve etkili bir anlatımla Urla’yı anlatmış, gerisi bize kalmış.
Her zaman başucu kitaplarından biri bu. Özellikle Urla’yı sevenler için…
…………
(1) Urla- Belge ve Anılarla-, A. Sedef Tunçağ, anı-inceleme, Yakın Kitapevi, 2023, İzmir
(2) Bir Varmış Urla, A. Sedef Tunçağ, anlatı, Stil Matbaası, 2003
Fotoğraflar: Mehmet Emeç