Gülefer Yaşar Uyğur
Çocuklar İçin Felsefe (P4C) çalışmalarımız pandemi sebebiyle sekteye uğramış, çevrim içi çalışmalar yüz yüze çalışmalar kadar verimli olmamıştı. Yüz yüze yapılan çalışmalarda göz teması kurulabiliyorken, çevrim içi çalışmalarda pek çok çocuğun kamerasını açmama sebebiyle iletişimde kopukluk oluyor, tartışmalarda derinleşme çoğu zaman sağlanamıyordu. Benim gibi konuşurken göz teması kurmak isteyen kişiler için çevrim içi dersler zevkli olmuyordu.
Nihayet normale döndük, eğitim öğretim yılının son çeyreği olan bu dönemde Çocuklarla İçin Felsefe (P4C) çalışmalarımız yoğunlaştı. Çok büyük bir enerji gerektiriyor, çok yoruluyorum. Her çalışma sonrası çocukların gelip “keşke her gün felsefe dersi olsa” demeleri yorgunluğumu alıyor. Çocukların neden bu kadar büyük keyif aldıklarını kendime sorduğumda; kendilerini özgürce ifade etme fırsatı bulmaları yanıt olarak çıkıyor ortaya.
Çalışmaya başladığımızda en zorlandıkları kısım soru hazırlama ve dinleme oldu. Yavaş yavaş soru sormanın keyfine varmaya başladılar. Dinleme konusunda hala zorluk çekiyoruz. Tüm sınıflarda dinleme becerisi konusunda sorun yaşanıyor sadece felsefe çalışmalarında değil tüm öğretmenlerin ortak sorunu. Hal böyleyken pandemi sebebi ile birinci sınıfta okula devam edemeyen yani ikinci sınıf öğrencileri çoğunlukla çalıştığım öğrenciler. Sıkıntı biraz daha belirgin olarak göze çarpıyor.
(Bir uzman eğitimci olarak eğitimin sıkıntılarına değinemeden edemiyorum. )
Şunu belirtmeden geçmek istemem. Kitap okuma alışkanlığı olan öğrenciler, sınıf yönetimi iyi olan öğretmenlerin öğrencileri felsefe çalışmalarında da fark ediliyor. Tartışmasız okuma alışkanlığı edinmiş öğrenciler zengin sözcük dağarcığına sahip oluyorlar, kendilerini daha iyi ifade ediyorlar. Sınıf yönetimi iyi bir öğretmenden eğitim almış öğrenciler konuşanın sözünü kesmemeyi, söz alarak konuşmayı alışkanlık edinmiş oluyorlar.
Tüm olumsuzluklara rağmen çocuklar harika. Beni büyülüyorlar. İnanılmaz sorular soruyor, sorulara yanıt arıyorlar. Elbette her oturumda tartışma derinleşmeyebiliyor, karşı fikirler oluşmayabiliyor ama düşüncelerini ifade etmeyi öğreniyorlar. Başkasının fikrinin de önemli olduğunu, aynı düşünmeseler de saygı duymaları gerektiğini kavrıyorlar. Kendi fikrinde inat eden de oluyor, fikir değiştiren de hatta fikrine katılan olmadığı için küsen de oluyor. Bu da eğitimde fırsat eğitimini doğuruyor. “İşte çocuklar böyle davranmamak, başka kişilerin bizim gibi düşünmeleri için zorlamamak gerektiğini öğrenmek için felsefe çalışmaları yapıyoruz.” diyorum. Böyle böyle düşünmeyi öğrenecekler, başkalarının düşüncelerine saygı duymayı da…
Çocuklar İçin Felsefe (P4C) çalışmaları sonucunda edinilen kazanımlardan bir kaçını yazarak bitireyim yazıyı.
*Eleştirel düşünmeyi ve sorgulamayı geliştirir.
*Dinleme becerisi kazandırır.
*Kendi fikir ve görüşlerini oluşturabilmelerini sağlar.
*Karar verme, anlama, sorgulama, sebep-sonuç ilişkisi kurma becerisi kazandırır.
*Çocukların kendine güvenmelerini sağlar.
*Toplum ve grup içinde konuşma becerisi ve özgüven kazandırır.
*Muhakeme etme, sırasını bekleme, uzlaşma ve işbirliği becerisi kazandırır.
İşte bu güzel kazanımları tüm çocuklarımızın edinebilmesi için; Hamiş: Eğitim şart, eğitimde de felsefe şart… GYU