Av. Nedim Değirmenci
İzmir Yeşilyurt’ta 1980 sonrası bir insan beni ve bütün hayatımı değiştirdi.
O insan sevgili yoldaşım Gürsel Alp idi.
Gürsel Alp beni “Fatih” ve kardeşi Yüksel yoldaş ile tanıştırmıştı.
O günler faşizmin karanlığının yoğunlaştığı günlerdi.
Baskılar, cezaevleri, direnişler, İstanbul hukukta öğrenciliğe başlamak, İzmir’e belirli zamanlarda gelmek birliktelikleri azaltmıştı ama direngenlik mücadelede kararlılık sürüyordu.
Gürsel yoldaşın önce cezaevi sonrası ülkeden daha sonrasında yaşamdan koparılması ile “hoca “ ve Yüksel’le ilişkilerimiz yoğunlaşmıştı.
Fethi hoca benim için ilk andan itibaren her zaman “hoca” idi.
Hoca demek sadece öğretmen, öğretici, kılavuz demek değildir.
Hoca olmak saygınlık ister yani bilginizle, görgünüzle, ürettiklerinizle güven sağlamanız o saygınlığı emek koyarak hak etmenizi gerektirir.
Fethi hocam işte böyle bir parti emekçisi idi.
Bize öğrettikleri, kattıkları, yaşamın örgütlü olması, örgütsüz, partisiz yaşamın olamayacağı, yaşamın her alanını örgütlü hale dönüştürmek, yoldaşlar arasında dayanışmayı sıcak tutmak, düşmana karşı yaşam pahasına direngenlik, ser verip sır vermemek, rahatsız etse de her şeyi zamanında sormak, sorgulamak, örgüte ve yoldaşlara karşı hesapsızlık, saygısızlık yapmamak.
Mücadele dolu yaşamı sevinçler ve üzüntülerle dolu idi.
Öğretmendi, sınıf mücadelesinin neferliği için öğretmenlik yapmadı.
Mücadele gerektirdi, öğretmenliğe döndü.
Marangozluk yaptı.
Konya Mersin İzmir İstanbul da sınıf mücadelesinin içinde yer aldı.
Evrensel gazetesi, Kültür Merkez ve elbette Emek Partisinin kuruluş süreçlerinde yer aldı. İstanbul’da küçük işyerlerinde propaganda, gazete satışı ve Malazlar orman ürünleri fabrikasında ağaç işçilerini örgütleme, İzmir’de tekstil işçilerini örgütlemek için tekstil işçisi oldu, bir çok iş ve işyerinde parti çalışması yaptı, örgütlemenin içinde yer aldı.
İzmir’de 80 öncesi Yeşilyurt’ta bir faşistin ölümü olayına karıştığı nedeniyle Ağır Ceza’da yargılandı.
Devlet Güvenlik Mahkemelerinde yargılandı.
Gürsel yoldaştan sonra artık Fethi hocamın da avukatı olmuştum.
Terörle mücadelede gözaltılar, mahkemeler, Buca, İstanbul, İzmir Kemalpaşa hapishaneleri, direnişler, açlık grevleri. Hocam açlık grevinde idi. Cezaevi idaresi, savcısı, jandarma komutanı, doktorlar, siyasi değil, neden siyasi koğuşta, neden açlık grevinde diyorlardı.
Hocamı kararlı, inatçı, direngen, sorgulayıcı kişiliği nedeniyle siyasilerin koğuşundan, yoldaşlarından koparmak istediler ama başaramadılar.
Hocamla 40 yıl içinde acı tatlı birçok anımız var.
Paylaşmayı gerekli duyduğumuz her şeyi yoldaşça hesapsız kitapsız, ön yargısız paylaştık, paylaşıyoruz.
Kemalpaşa hapishanesinden çıkmış, akşamüstü bizim eve gelmiş, rahmetli annemden çorba istemiş, içmiş, beni beklemiş ( o yıllar cep telefonu vs yok ) özgürlüğün ilk anlarını paylaşamadık.
Ufuk Demirel yoldaşın yaşadıkları, ölümü onu çok üzmüştü.
Hapishaneler, gözaltılar, açlık grevleri, geçirmek zorunda kaldığı rahatsızlıklar, ciddi ameliyatlar, öğretmenliğe tekrar dönmeden önceki süreçte yaşamdan kaynaklanan sıkıntılar hele parti yaşamında yaşanan işleyiş sıkıntıları onu yıpratmıştı. Emek Partisi üyeliğinin kabul edildiğini gelip söylediği gün ayrı bir mutlu olduğu her halinden belli idi.
Parti yayınları, bildiriler, Evrensel gazetesi, partili arkadaşların yayınlanan eserleri her zaman gündemiydi. Çünkü örgütü Fethi Hocam için varlık sebebiydi. Haberlere, eserlere, yaşananlara ilişkin çoğu yoldaş gibi hemen genel kabul gösteren bir tutum içinde olmazdı. Olaylara, yaşananlara her cepheden bakar, sorgular, eleştirirdi.
Hocamın son zamanlarda en büyük sığınaklarından biri de sevgili eşi Canan idi.
Canan ile olan birlikteliğinde yakaladığı mutluluğunu gözlerinde, sözlerinde, eylemlerinde görüyordum. Bu beni de mutlu ediyordu.
Hocamın bizlere, yaşadığı mahalle insanlarına, yakınlarına iyi günde kötü günde, hasta, ölmüş yoldaşlarımıza sahip çıkması, İmece Der üzerinden öğrenciler burs için sarf ettiği çabaları, evinde mahalle çocuklarına karşılıksız matematik dersleri vermesi, Yeşilyurt-Bahçelievler grubunu her yıl yemekte bir araya getirmesi gibi birçok faaliyeti ayrı bir gurur kaynağımız idi.
Sevgili Fethi hocamız, çevresinde farklılıklar yaratabilecek kadar yaratıcı biri idi.
Yaşamında başka hayatları değiştirmek gibi bir görevi, sorumluluğu edinmiş bir komünistti.
Başkalarına yapacağı en küçük bir davranışın, dokunuşun geri dönüşü olduğunu, kendimiz için değil, ezilenler, işçi sınıfı için bir şey yapmamız gerektiğini, önce onların hayatlarına dokunmak, onların hayatlarına ışık olmak, başka hayatlara anlam katmak için yılmaksızın mücadele etti.
Tüm kavgası, yaşamı, bize mirası işçilere, emekçilere, ezilenlere o dokunuşu yapmak hayatlara umut olabilmekti.
Teşekkürler Sevgili Gürsel yoldaş,
Teşekkürler Sevgili Fethi hocam.
Bizi biz yaptınız.
Hayatımıza dokundunuz.
Teşekkürler sizde emekleri olan herkese