Ahmet SEFA /1 Aralık 2021
Şair: Kifayet CEYLAN
Kitap: DÜŞ YASAK
OKU… OKUT…
Yaşam böyle bir şey işte!
Kim ile nerede, nasıl karşılaşılır, bilinmez bazen!
Kimisiyle zaten arkadaşsındır, zamanla dostluğa dönüşen arkadaşlığında her fırsatta görürsün, görüşürsün; kimisiyle ismen, yüz yüze buluşamadan gönül bağını hisseder tanışmak istersin.
İzmir, Dikili’de tarihçi, yazar, şair, araştırman Kifayet Ceylan hocamın imza gününü duyduğumda hemen “mam’s kafe”de aldım soluğu. Kifayet Ceylan, imzalı kitaplarını aldığım o gün ilk konuşmamızda sıcaklığını, alçakgönüllüğünü hissettirdi bende.
O gün okuduğu şiirleri iç coşkumu artırdı, heyecanlandırdı. Hele Dikili Kadın Platformu kadınlarının katılımı, dayanışması, okudukları şiirleri, türküleri, halaylarıyla dansları, saygımı, umutlarımı artırdı, coşkumu çoğalttı.
İlk buluştuğumuzda idealist bir emekli öğretmenle, duyarlı, ezilenden, halkların kardeşliğinden yana bir devrimci aydınla söyleşmenin hazzına vardım. Tarihçiydi yazarımız, mitolojiyi araştırmıştı, biliyordu şairimiz. Yine, “kutsal kitaplarda ekonomiyi araştırıyorum, yazacağım” diyordu. Boş durmuyordu, emekliydi, ama gencecikti, gencecik düşünüyor, çalışıyordu.
Biyografisinde yazıldığı gibi; ilk ve ortaokulu Afşin’de tamamladıktan sonra Yatılı Maraş Kız İlk Öğretmen Okulu’nu bitirip üç yıl öğretmenlikten sonra yine yatılı olarak İzmir Buca Sosyal Bilgiler bölümüne girdi, bitirdi.
Böylesine hedefleri vardı, hep ileriye düşüncesiyle eğitim planlarını gerçekleştirdi. Emeklilikten sonra da yazma hedeflerini büyüttü, yazdı yazdı, araştırdı, notlar aldı kitaplaştırdı, yazdı, yazıyor hâlâ; ah’sız, of’suz, geçmişi anımsayarak, geleceği görmeye çalışarak düşün dünyasını umutlu dizelerle geliştirerek çalışıyor, koşuyor, koşturuyor.
Yazanın kişiliği, bilinci, sınıfsal konumu, geçmişle şimdinin çatışması yazılarına yansır, biliyoruz. Kifayet hocanın da duruşu, duyarlılığı, halkların kardeşliğinden yana, barış, illa barış deyişiyle ezilenden yana, kadın özgürlük mücadelesine bakışı, katılışı aynı biçimde şiirlerine yansıyor; düşündürücü, öğretici, eğitici… Bazen acı, hüzün doldururken okurun içini, umut dolu şiirleriyle coşturuveriyor…
Klaros Yayınlarından, 154 sayfalık DÜŞ YASAK adlı kitabından örneklerle yazar/ şairimizi daha yakından tanıyalım:
Henüz
“…..
Zaferi anlatan kitaplar tükenmedi
Yakılmış türküler unutulmadı henüz
Dinlenmek için durup geride kalanlar
Dinleyin!
…..
Kaldırın başınızı gökyüzüne
Nasıl parladığını görün
Yıldızların kan ortasında
Düşleri tükenenler,
Düşlerinden düşenler,
…..
Ve bıkmadan, korkmadan bakın gökyüzüne
Zaferi anlatan kitaplar tükenmedi
Yakılmış türküler unutulmadı
Ve
Zafere giden yol kapanmadı
Henüz. “
Yukardaki dizeler henüz ilk şiirinden. Umutla başlıyor, zafere inancıyla tamamlanıyor. Bu ilk şiirle şairin duruşunu anlıyoruz, gelecek şiirleri merak ederek sayfaları çevirmeye başlıyoruz.
Ölüyoruz
“Ölüyoruz gülüm
Sessiz, ağır ağır.
Bazen,
Bir çocuk olup,
Baldan tatlı
Uykumuzda ölüyoruz.
Bir kadın oluyoruz bazen,
Ölümlerden ölüm beğeniyoruz,
Ya sevdiğimiz adamın namlusunda
Ya sultasında ölüyoruz.
Ekmeğin ana sütü gibi helal kavgasında
Yılkı düşler peşindeyken çoğu zaman
Ölüyoruz idam sehpasında. “
Duyarlıdır şair; kadın duyarlığında, ekmek gibi haklı mücadelenin kavgasında ölümleri söylerken birkaç dizeyle özetliyor ortamı.
Ama hemen bir sonrası “Uyanış” şiirinde umudu, mücadeleyi betimliyor:
“…..
Derin uykuda gördükleri
El rüyası
Bitti bitecek.
Sığ kıyılardan uzaklaşacak
İnsanlar.
…..
Ağardı, ağaracak tan yeri
Toprağın kabartılarında
Kıpırdanıyor börtü böcek.
…..
Güneş;
Kızılırmak’tan
Muştularla gelecek.
Gülünecekse;
Hep beraber
Ve
Ağız dolusu gülünecek…”
“Eriyen” şiirinde günceli şimdiden tarihleştiriyor, geleceğe taşıyor bugünü:
“İktidar için yaratmıştı Tanrı onu
Koşulsuz inanıyordu.
Öyle bir oturmalıydı ki
Koltuğa,
İhtişamından
Eğilmeliydi
Buzdan adamlar.
…..”
Yaşanılanı yazarken illa da “umut” diyor:
Umut
“Zorlu günlerden geçiyoruz.
Gelecek günler,
Daha da zor olacak besbelli.
Yarım düşlerden uyanıyor metruk şehirler,
Yaralı,
Yıkık,
Netameli.
…..
Her yerde
Gözlerdeki utanç,
Öfkeye dönüşmeli.
Bir incir yaprağı direnmeli rüzgâra.
Bir gelincik
Can vermeli kayaya.
Ve
Dünya yıkılmalı
Ve
Yeniden kurulmalı
Sofraya zulümsüz oturulmalı
Yaşlılıktan gayrisi
Kimsenin derdi olmamalı. “
Şafağı bekle
“…..
Zifire boyandığını sanma seherin
Bombalanmış bir şehrin,
Ayakta kalan tek duvarı gibi
Vakur,
Güneşle kucaklaşmasını bekle şafağın.
Unutma sakın;
Kızıl kanda saklı
Açmaya hazır
Rengarenk tomurcuklar. “
Eşitsizliği en üstten eleştiriyor, tarihi, kutsal kitapları biliyor, mitolojiyle bağını kuruyor şair:
Nuh tufanı
“Nuh tufanı bittiğinde
Mezopotomya’ya çıktı yolları.
Birini efendi ilan etti Tanrı,
Ötekini köle.
Birine ezmeyi
Ötekine ölmeyi
Emretti.
Emre itaatte kusursuz olan
Vurdu dinlenmeden.
İlahi buyrukta
Bir terslik vardı
Öteki ölmedi…”
Deniz
“Baharı ve şiiri severdi
Bir de Rodrigo’nun gitar konçertosunu,
Giydi parkasını
Giydi postalını,
Ve dimdik yürüdü.
Düğüne gider gibiydi
Elinin tersiyle celladı itip,
İpi göğüslerken. “
Kifayet hoca, felsefeye de önem verir, çoğu şiirinde düşüncelerini kurallı/ kuralsız yansıtır dizelerine:
Geride kalan
“Gidenle gider bir yanınız.
Vurgundan arta kalanınız,
Yani,
Yarım yanınız,
Geçmiş bir zaman diliminde,
Gidenle kalır. “
Şiirlerinden, araştırma kitaplarından biliyoruz ama niye yazıyor Kifayet Ceylan? İşte nedeni:
Öyle
“Suskunluğa isyanımdır yazmam
Yazmam,
Ölümüme çaresizliğim,
Yoksullukla
Ayrılığa son sözümdür. “
Ayrıca, 6-7 Eylül olaylarını, Tahir Elçi’nin katlini destanımsı anlatımlarla yazdığı şiirleri, hemen her konuda dizeleri dolu dolu şairin.
OKU, OKUT… diyerek.