Hiç unutmam.
İlkokulda din dersi hocası sözlü sınava kaldırmıştı.
Üç soru sordu, üçünü de bilemedim.
Yüzü asıldı, kaşlarını çattı ve o an bir dörtlük sıraladı.
“Sedat Kaya.
Kayadan bakarlar Ay’a
Herkes gitti Ay’a
Sen kaldın yaya.”
Sonra sert bir ifadeyle beni sırama yolladı.
“Otur, sıfır!”
Utandım, sıkıldım, başım önde, sırama gidip oturdum.
Ne yalan söyleyeyim, “sıfır” çok canımı sıkmamıştı ama “herkes gitti Ay’a, sen kaldın yaya” sözleri içime oturmuştu.
O günden sonra Ay, gezegenler ve uzaya merak sardım.
Hala da öyleyim.
NASA’yı, astronomi sayfalarını didik didik ederim, geceleri teleskopla gökyüzünü dikizlerim.
Geçtiğimiz yıl Şubat ayında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Milli Uzay Programı’nı açıklarken, “2023 yılında Ay’a gidiyoruz. Yeryüzünde adalet için gökyüzünde güçlü olmak gerekiyor” demişti.
Nasıl da heyecanlanmıştım.
Haber sadece bende değil ülke genelinde büyük heyecan yaratmıştı.
Yandaş medya manşetlerini doldurmuştu.
Görseller, grafikler, roketler, kapsüller, madde madde ay yolculuğu.
Hatta, Anadolu Ajansı’nın servis ettiği haber, başta BBC dahil dünyanın birçok yayın organında da yer almıştı.
Gel de heyecanlanma!
“2023’te Ay’a gidiyoruz!”
Ama..
Aradan yaklaşık bir yıl geçti.
2023 geldi, çattı, bu konuda o günden sonra başka bir ses çıkmadı.
Ben hala sabırsızlıkla o günü bekliyorum.
Jules Verne’den yüzyıllar önce bizim Samsatlı (Adıyaman) Lukianos, Ay’a seyahati anlatan bir kitap yazmıştı.
Tarihin ilk bilimkurgu eseriydi.
Adı; Gerçek Hikayeler.
Bu gece tekrar okuyacağım.
Tavsiye ederim.