Sessizliğin büyüsünü öğrettin bize,
Sözsüz de sevebilmenin bilgeliğini…
Karşılıksız ve kurgusuz sevginin o müthiş hazzını yaşattın , teşekkür ederim…
.
Hiç üzmedin bizi , hiç aldatmadın. Aç gözlü olmadın örneğin , olanla yetinebilmenin ruhani dervişliğini öğrettin sessizce…
.
Kırmadın – dökmedin ne evimizi , ne kalbimizi…
.
Hiç kitap okumadın , biliyorum. Ama efendiliğin, sevginin , merhametin ve tahammül edebilmenin kitabını yazdın bize , 10 yıl boyunca…
teşekkür ederim…
.
Neylersin , Doğa “buraya kadar ” dedi senin için…
Oğul , şimdi ayrılığın vaktidir.. Dünyanın bütün sokaklarında sıradanlaşmış kötülük kol gezerken , sen uyu yavrum bir zaman…
Ama kalbinin sıcaklığını hissedeceğim kalbim attıkça.. İyi ki bizi seçtin , iyi ki bizim evladımız oldun Osman… Nihayetinde bize Evlat acısı da yaşattın ya… teşekkür ederim….
25 Mart. 2024. Buca. / Necdet Gökçe