Dün gençliğimizin şarkıları, sevdalarımızın sesi, duygularımızın yansıması olan İlhan İrem sonsuzluğa uçtu.
Bugün İstanbul’da uğurlanıyor. Törenden görüntüleri az önce izledim. Kalabalık bir topluluk salonu doldurmuştu. Mikrofon severler konuşma yapıyorlardı. “Ne kadar bulunmaz ve değerli’ bir ismin yittiğini anlatıyorlardı. ” Yeri doldurulamaz” diyorlardı. Topluluk konuşmacıları alkışlıyor, ardından İlhan İrem için çok büyük bir alkış tufanı kopuyordu. Sanatçının bayrağa sarılı tabutu dakikalarca ayakta alkışlanıyordu.
Eskiden böyle olmazdı uğurlamalar. Sessiz topluluklar, başları önde, hazır ola benzer bir duruş ile, saygıyla gönderirlerdi sanatçılarını geri dönüşsüz, uzun yolculuklara. Bu duruş “senin değerini biliyoruz, ama seni anlayamadık, gereği gibi yapmadık, özür dileriz” anlamında yorumlanabilirdi.
Sessizce uğurlama yada alkışlarla uğurlama arasında pek bir fark yok aslında. İkisinde de mahcupluk var. “Yaşarken keşke daha çok senin farkında olsaydık, seni doya doya yaşayıp, yaşatsaydık. Hakkın daha fazlasıydı her şeyin, ama olmadı işte, yapmadık.” “Şimdi alkışlarımız kendimize kızan iç sesimizi biraz olsun bastırır belki.” diyoruz.
Yerel, Ulusal, Global ölçekte sanatçılarımız var. Müzik, resim, edebiyat, fotoğraf gibi alnlarda oldukça üretkenler. Ülkemizde halkın yanında duran, söylemi de, eylemi de halk için olan ustalarımız var. Genelde bu dostlarımız, ucu ucuna yetirir, kıt kanaat geçinirler. Anadolu’nun kadim kültürünü ilmek ilmek, durmadan, dinlenmeden işlerler. Toplumun aynası olur, kralın soytarısı olmazlar. Kardelen çiçeklerine benzerler, ışığa yükselir, güneşe açarlar.
Gelişmişliğin önemli simgelerinden biri de sanatçısına değer vermektir. Birçok ülkede bunun uygulamalarını görüyoruz. Ülkemizde zayıf örnekleri olsa da sayısı yok denecek kadar az.
Ülkemizin gerçek değeri olan sanatçılarımızı yaşarken alkışlayalım. Ürettiklerine sahip çıkalım, onlara hakkettikleri değeri halk olarak verelim. İktidarların yapmadığını da yerel yönetimler yapmalıdır. Onları tanımalıdır. Henüz hayattayken onları ödüllendirmeli, eserlerini satın alarak destek vermelidir. Şehrin bulvar, cadde, sokaklarında, park, bahçelerinde adlarını yaşatmalıdır. Sayıları gerçekte çok az olan sanatçılarımızın adına ödüllü yarışmalar yapılmalı,’ geleneksel şekle getirilmelidir. Sanatçılar yurdumuzun gerçek marka değerleridir. Doğdukları ülkeye, yaşadıkları şehirlere değer katarlar, ürettikleri ile özdeşleşirler.
Gidenlerin ardından alkışlamak yerine, yaşarken sahiplenip onurlandırsak, ne dersiniz?
* * *
“Giderken bıraktığım
Gökyüzü toprak olmuş,
Yıldızlar, çakıltaşı,
Güneş bir yaprak olmuş.
Ben mi yaşlandım yoksa,
Dünya mı alt üst olmuş?
Ben gideli buralara,
Olanlar olmuş, olanlar olmuş
Olanlar olmuş, olanlar olmuş.”
İ.İrem