Canlılar arasında en iyi insanı tanırız; insanlar arasında da kendimizi. İnsan, bilgiyi biriktiren, dizgeleyen, konforunu arttırmak için kullanabilen bir varlıktır. Çok önemli bir diğer özelliği de sahip olmayı bilmesidir.
Bunu bize tarih söyler; en kapsayıcı anlamıyla tarih. Bir de kendimiz…
Her birimiz zeki, kendimizce akıllı, kendimizce bilgiliyiz. Doğamız ve evrimdir bizi bunlarla donatan.
Bilgimizle beslenen zekamızı, aklımız kontrol eder. Bir arada yaşayabilmemizi sağlayan da bu üç girdili işleyiştir.
Bu işleyişle ilgili aklımızın kontrolü elden kaçırdığını düşünsenize!.. Güdülerimizi, zekamız ve bilgimiz arasında serbest bıraktığımızı…
Artık bir arada yaşamak hak getire! Toplumsal yaşam, saygı, sınırlar, paylaşım, dayanışma, adalet, hakkaniyet… Püüff!.. Uçtu gitti! Nanay!
Yani kendini sal bi; bir günlüğüne, bir saatliğine sal. Diğer tüm yapabilme donanımını aklın gardiyanlığından kurtar. Bak bakalım n’oluyor… Gelsin nedenli nedensiz nefret, çıkar birliktelikleri; sonrasında bi punduna getirip bu birliktelikleri de ikballerimizi gözetmek için dağıtma, parçalama, tarumar etme çalışmaları…
“Bi dakka bi dakka! Yaşadık biz bunları!.. Yaşıyoruz… Şöyle olsa böyle olur derken olmuş bile, bak!”
Kaos denir mi bu olana?.. Bence denir. Denir de, kaos demek yetmez bu hâli tanımlamaya. Nihayetinde kaosun da bir düzeni vardır.
“Kozmos’u kaos oluşturur. İyi de, kaosun düzeni de buysa?..”
Hangimiz ister bu dünyayı?
Hangimiz ister bu hayatı?
Kendi cevabımı vereyim yine, hepimiz! Hepimiz istiyoruz bu kargaşayı.
İstemesek böyle mi olurdu, doğadaki insanın serüveni?
İstemesek böyle mi yaşardık bu günümüzü?
Toplumsal yaşamı ayakta tutan şeyleri saydık ya bu güne dair, geçmişe dair; hepsi palavra, hepsi zırva, hepsi saf aklımızın “değişkenler”siz umduğu ucubik mavralar ve dönemsel konformist aydınların zerk ettiği aritmetik idealar ardiyesi.
Gerçekte, bir avuç ütopyacı umudu ayakta tutan.
Oysa, bir avuç ütopyacı umudu ayakta tutan.
O klişe ütopyacı tanımından farklı olarak, gerçekliğin farkında olan bir avuç ütopyacı…
Her şeye rağmen umut’tan umudunu kesmemiş…
Ütopyacı olmakla yetinmeyen, ütopyayı gerçek kılmaya çalışan bir avuç…
Umuttan umut kesilir mi?..
Umarım kesilmez.
“Ütopya denen, umut değil midir aslında?”