Karabağlar’da benim bildiğim, 2012 yılından beri Bakanlık bir kentsel dönüşüm programı yürütüyor.
540 hektarlık bir alanda yürütülen bu çalışma; Limontepe, Cennetçeşme, Salih Omurtak, Bahriye Üçok, Ali Fuat Erden, Umut, Gazi, Özgür, Yüzbaşı Şerafettin ve Devrim Mahallelerini kapsıyor.
Görüldüğü gibi geniş bir alan ve bu mahallelerde 100 bin kişinin yaşadığı söyleniyor.
Çalışmanın başlarında kent konseyindeki görevim nedeniyle bu dönüşümün aşamalarını izleme fırsatım olmuştu, o yıllarda.
İlk zamanlar Kentsel Dönüşüm Hak Arayanlar Derneği vardı hatırladığım, başkanı Halil Ecevit’ti.
Dernek orada yaşayanların haklarına ilişkin epeyi iş yaptı…
Sonra 2015’te Konak’a dönünce konuyu ancak uzaktan izleyebildim.
***
O noktadan sonra zaten o kadar mahkeme, iptal davası açıldı ki bütün aşamaları takip özel bir çaba gerektirmeye başladı.
Birinin yaptığını diğeri bozuyordu âdeta.
İşin içine meslek odaları girdi…
Fakat bütün bu süreçler bir şeyi gösterdi ki o da ahengin olmayışıdır.
Birinin ak dediğine diğerinin kara demesi gibi.
Yoksa bir iş, on iki yıl hiçbir şey yap(ıl)madan uzayıp gider mi?
***
Önümüzdeki cuma akşamı (yani bugün akşam saatlerinde) Murat Karayalçın’ın bu kentsel dönüşüm meselesi için Karabağlar’a geleceği, Umut Mahallesi’nde halkla buluşacağını duyunca sevindim.
‘Belediye başkan adayı Helil Kınay’ın güzel işlerinden biri…’ diye içimden geçirdim.
Çünkü benim de içinde olduğum Sosyal Demokrasi Derneği, 2019 seçimlerinden sonra Karayalçın’ı üç kez çağırmış, belediye başkanlarıyla buluşmasını ve Dikmen Vadisi’yle Portakal Çiçeği deneyimlerini anlatmasını istemişti.
O da sağ olsun gelmiş bu deneyimleri anlatmıştı.
Peki o deneyimlerin özü neydi?
Kısacası,“katılım”dı o sihirli sözcük.
***
Karayalçın; işin muhatabı olan insanları sürece dahil etmiş, onların kooperatifler yoluyla örgütlenmelerini sağlamıştı ilk başta.
Sonra her kooperatifi temsilen iki kişi, belediyeden başkan ve bir teknik kişi olmak üzere bir heyet oluşturulmuş, bütün işler bu heyetin bilgisi dahilinde yürütülmüştü.
Hatta arada Karayalçın’a sorduğum bir soruya verilen cevapta, alınan kararların da karar defterine işlenip herkesin bilgisine sunulduğu yönündeydi.
Başarı da başarısızlık da açık, şeffaf görülüyordu ve kayıtlara geçiyordu böylece.
Ayrıca her türlü mali işlem heyetin bilgisi altında yürüyordu.
***
Peki, şimdi 1990’ların Ankara’sında başarıyı yakalamış bu deneyim İzmir’in Karabağlar’ında yeniden yaşanabilir mi?
Onu bu akşam Karayalçın’a sormak boynumuzun borcu olsun.
Elbette 6306 sayılı Dönüşüm Yasası var. Son birkaç aydır buna eklenen kısımlar oldu.
Bütün bunlar işin yapılmasına engel değil; yeter ki iyi anlatılsın, işler herkesin ortak yararı gözetilerek açık ve şeffaf yürütülsün…
Katılımın sihri burada…
***
Karayalçın, Dikmen Vadisi projesi için finans işini o dönem Japonya’ya tahvil ederek çözmüştü.
Şimdi eminimki bu finans işi başka şekilde çözülebilir.
Ben bu akşam, konuya çok emeği geçmiş dernek başkanı Halil Ecevit’in de orada olacağını tahmin ediyorum.
Çünkü bizim bilmediğimiz nüansları onun sorması önemli.
Bu arada Helil Kınay’ın hastaya doktor çağırır gibi Karayalçın’ı çağırmış olmasını da önemsiyorum.
Başkan olmasındaki ilk basamağı hak etmiş olarak görüyorum.