Yurdumuzda 6 Şubat’ta meydana gelen ve art arda tekrarlanan, büyük yıkımlara neden olan depremin yaraları sarılmağa çalışılıyor.13.3 milyon insanın yaşadığı topraklarda oluşan yıkımların geride bıraktığı olumsuz izler yıllarca süreceğe benziyor. Can kayıplarının kesin sayısının bilinmemesi resmi makamların verdiği sayıların oldukça üzerinde olduğu yönündeki görüşler ağırlıkta.
Televizyon ekranlarından izlediğimiz yürek yakan görüntüler göz yaşlarımızı durdurmuyor. Bizler özellikle de binlerce kilometre uzakta yaşayan gurbetçiler için iki kat acıya neden oluyor. Yardımlar ilk günkü hızı ile devam ediyor. Yurt dış yardımlara yaşadığımız ülkelerin hükümetleri de duyarsız kalmayarak yardım paketleri hazırlıyorlar. Türkiye’nin acılarına ortak olarak açılan yaraların bir an önce sarılması için ellerinde geleni yapıyorlar.
Doğa olaylarının yol açtığı yaralar tabii ki kolay kolay sarılamıyor. Kişisel travmalardan tutunda bedensel yaralanmalara, psikolojik yıkımlara yol açılıyor. Yurt dışı yardımlar artık giysi, tüketim gıda maddeleri yerine teknolojik yardımlara dönüştü. Barınmak için çadır, donanımlı konteyner evler, ısınma araç gereçleri, jeneratörler, tedavi görüp de ayağa kalkan depremzedelere tekerlekli yürüteç arabaları,koltuk değnekleri,akülü oturmalı arabalar gibi araç gereçlere yönelmiş durumdayız. Almanya’nın çeşitli bölgelerinde kurulan sivil çalışma dernekleri bu konularda zamanla yarışır hale geldiler. Acının içinde bizzat bulunamasalar da çabaları ile yaraların sarılmasında katkıları olsun istiyorlar.
Türkiye’de var olan ve bir türlü yok edilemeyen bireysel egolar, ’Ben yaptım, benim himayemde yapılmalı’ ’anlayışı çalışmalara olumsuz yansımakta ve yaralar yeterince hızla sarılamamaktadır. Halbuki böyle yıkıcı afetlerde ‘’BEN’’ yerine ‘’BİZ’’ bilinci ile hareket edildiğinde hedefe daha çabuk ulaşılır.
TV haberlerinde izlemek zorunda kaldığımız ben odaklı tartışmalar yurt dışında yaşayan bizleri oldukça üzmekte ve kızdırmaktadır.Batı toplumlarında karşılaştığımız bu tür olaylar karşısında kurum ve kuruluşların takındıkları tavırları kendi insanlarımızdan da beklemek hakkına sahip olduğumuza inanıyorum.Sorumlu mevkilerde olanların olaylar karşısında hiç bir şey yokmuş gibi davranmaları hala görevleri başında olmaları akıl alacak şeyler değil…Ya biz yurt dışında yaşayan gurbetçiler bir şey bilmiyoruz,yada ülkemizdeki sorumlular herşeyi en iyi bilenler olarak görevlerinin başındalar.Yurdumuz insanlarına tekrar geçmiş olsun diyor,yaraların bir an önce sarılmasında katkılarımızın devam edeceğini bildirmek isterim.
23.Şubat.2023
Frankfurt-Almanya