Salim Çetin’in 22 Eylül 2023 tarihli Yenigün Gazetesi’ndeki köşe yazısıdır.
İzmir’de yaşayan öykü yazarı Vicdan Efe’nin “Komşu Duvarı”1 adlı öykü kitabı bu yıl içinde yayımlandı. Yayımlandıktan hemen sonrada Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin Türkan Saylan Sanat Ödülü’ne layık görüldü.
Bu arada kitap hakkında da pek çok övgü okudum, sevindim.
Hep yerel olmanın güzelliğini savunduğumdan mıdır ne, bir İzmirlinin başarısı beni ziyadesiyle mutlu ediyor.
Sanki kendim başarı kazanmışım gibi yüreğim kabarıyor.
***
Geçen yıl Ahmet Büke’nin, sonra Hasan Özkılıç’ın yeni romanlarıyla kazandıkları başarı da bana aynı sevinci yaşatmıştı. Büke’nin “Deli İbram Divanı”,2 Özkılıç’ın “Şima”3 adlı romanı ülke çapında ses getirmişti bilindiği gibi.
Vicdan Efe de böyle; onu 2015’te editörlüğünü yaptığı “Ege’de Köyler” kitabı nedeniyle daha yakından tanımıştım. Çalışkan bir yazardı.
Efe, bir grup kadın yazara İzmir’deki köylerle ilgili izlenimlerini yazdırmış, bunu kitaba dönüştürmüştü.
***
Ülkemiz 1950’den beri köyden kente göçün sancılarını çekiyor. Buna bağlı olarak kentler yeniden biçimleniyor, toplumsal yapımızda yeni politik yapılanmalar oluşuyor.
Dolayısıyla kır’ın hem sosyolojik açıdan hem de edebiyatçıların imge dünyasından gözlemlenmesi kayda değer bir çalışmadır.
Ben de Konak Belediyesi’nin kültür müdürü idim o tarihte (2015).
Şimdi Büyükşehir Belediye Başkanı olan Tunç Soyer’i ve kitapta yazıları olan yazarları kültür merkezinde bir araya getirmiş, Seferihisar’da başkanlığında çok fazla dillendirilen “başka türlü bir tarım” ve tabii ki köy gerçeğini kitaptaki izlenimler üzerinden tartışmış, konuşmuştuk.
Geldik şimdi 2020’li yıllara…
Vicdan Efe üretken bir yazar, yazmaya aynı verimlilikle devam ediyor. 2023’te bu kez bir öykü kitabı olan “Komşu Duvarı”yla karşımıza çıktı.
***
Edebiyat eleştirmeni değilim elbette ama bu alanın ustalarından kitapla ilgili övgüler okudum.
Zaten kitabı okuduğunuzda iyi bir öykü yazarıyla karşı karşıya olduğunuzu hissediyorsunuz!
Kullanılan dil, kavramlar, betimlemelerdeki ustalık, olay örgüsü, karakterlerin yaratılması gerçekten usta işi…
***
Toplam on üç öykü var kitapta.
İlk öykü “Yaşam İstasyonu”ndaki değişik kurgu, dili kullanmadaki başarı daha başka bir okuma gerektiriyor.
Öykünün konusu bir tren yolculuğu.
Yolcular değişik cinsiyet, yaş ve karakterlerden oluşuyor.
Yolculuğun bir yerinde trenin makinisti yolculardan birtakım taleplerde bulunuyor.
Belirsizliği zorlayan, korku ve gizemi içinde barındıran talepler bunlar.
Trenin nereye gideceği yolculardan isteniyor, ayrıca treni kullanmak için yolculardan birinin gönüllü makinist olması isteniyor.
Karar verme aşaması aynı zamanda herkesin kendisiyle ve karşısındakiyle hesaplaşmasına dönüşüyor.
Sanki gündelik hayatın izdüşümü, öyküde olanlar…
Kararlarda güç’ün etkisi, ona karşı çıkanların varlığı, itaat ve karşı koyma gibi ögeler aynı zamanda karakterlerin de varlığını ortaya koymaya yarıyor.
Kısaca Vicdan Efe kullandığı dil ile belirsizlik, korku, geleceği bilememe, karar vermede güç ilişkileri, kaygı gibi gündelik yaşamda da çokça yaşanan ögelerden harika bir atmosfer yaratıyor.
***
Yakın zamanda Saramago’nun “Körlük” adlı romanını okuduğumda da insanı irkilten buna benzer bir atmosferi yaşamıştım.
Vicdan Efe’nin önceki öykülerinin; 2004 ve 2008’de yayımlanan “Sen de Topla Düşlerini”4 ve “Tambur Ağıtları”5 olduğunu da belirtelim.
Yazar Mehmet Atilla da “Parşomen” adlı edebiyat portalındaki yazısında Vicdan Efe’yi edebiyat çalışmalarında başından beri izlediğini ve geldiği noktada başarılı bulduğunu yazıyor.
Özellikle o da kitabın ilk öyküsü olan “Yaşam İstasyonu”na dikkat çekiyor ve o öyküyü Oğuz Atay’ın “Demiryolu Hikâyecileri”yle karşılaştırıyor ama iki yazarın öykülerinin farklı raylarda seyrettiğinin altını çiziyor.
***
Atilla; Vicdan Efe’nin, mekân-olay, karakter yaratma konusunda başarılı olduğunu, etkili diyaloglarla öyküdeki atmosferi pekiştirdiğini ekliyor.
İlave olarak, Efe’nin karakterlerini tanımlarken Çehov gibi, “…karakterlerin ruh hallerinden çok, davranışlarına yönelen cümleler” kurduğunu belirtiyor.
Aşağıdaki paragraftaki gibi:
“Az sonra ufak tefek, omuzlarının biri düşük, ince bıyıklı, aralık dişli, şapkasının altında küçük, yuvarlak yüzü ve kafası kaybolacakmış gibi duran bir görevli, elinde rulo halindeki kâğıtla vagonun ön tarafında durdu.”
***
Mehmet Atilla, Vicdan Efe’nin, “çoğunlukla sıradan insanların, özellikle de kadınların ve çocukların dünyasına yoğunlaşan…” bir tavrı olduğunu söylüyor.
Bize düşen özgün bir yazarı izlemek, onun yazdıklarını okumak ve anlamlandırmak olmalı.
1 Komşu Duvarı, Vicdan Efe, öykü, Nota Bene Yayınları, 2021, İstanbul
2 Deli İbram Divanı, Ahmet Büke, roman, Can Yayınları, 2021, İstanbul
3 Şima, Hasan Özkılıç, roman, Everest Yayınları, 2022, İstanbul
4 Sen de Topla Düşlerini, Vicdan Efe, öykü, Kum Yayınları, 2004
5 Tambur Ağıtları, Vicdan Efe, öykü, Şenocak Yayınları, 2008, İzmir
KAYNAK: https://www.gazeteyenigun.com.tr/vicdan-efenin-komsu-duvari?f