susarak ne kadar da çok bilenirmiṣ
bu hayatın iğrenç oyunları
oysa iraden
Ay yansıması derin denizlerde boğulan dalgayı
küstürmüṣ
.
Sihirbazın melankolik ṣarkısı çalarken
iṣlenen sinsi cinayetler
gör ve duy bu kasıp kavuran çetrefilli
ve çetin hayatın masumiyetine
göğsünü siper eden
çelimsiz
ve suskun bireyin ruh halini
.
toplama kamplarında
milyonda bir
geriye kalanın
yüreğine saplanan acı tebessümü
ardına bıraktığı kederi
.
kine tapan toplumun vahṣetini
susmadan da anlamak gerek
susanın halinden bilmek de
.
konuṣmasın diye dili susturmak uğruna
havada çemberler dokuyan kutsal sopanın dili olsam
yağmuru dahi kıskandıran kurṣun dehlizlerinin
.
gözlerinin derinliklerine dalsa insan
o gizli sis perdelerinin ardına saklanan
pembe masallara kanan çocuğu uyandırsa
kan çanağı da neymiṣ bre kâfir
o masum çocuğun ince parmaklarında gizli
.
yüreğin aynası buğulu gözler
bakıṣları el değmemiṣ hatıralarla
süslenen
bir kumrunun kurbağaya el sallaması
köpeğin ata havladığı dağlarda
ormanlar arasında kayboldu
susuzlukla sınanan ve yalnız kalan fidan
ne zaman kaybettiğini bilmeli insan
.
hatıra defterinin arka sayfalarına hapsedilen
aṣk son nefesini verirken
gülün boynu eğilmez yeter ki
beyaz tenine batan kendi dikeni olsun
.
ikiyüzlü düzenin suratına tüküren
hünerli hokkabazın elinde kalan kutsal yalan
acı vermez artık sırtına saplanan hançer
fırtına sonrası arınan sularda yıkanmalı
be adam…
.
Özgür Metin Demirel