Yılbaşı öncesi üç aile daha önceden organize ettiğimiz Akdeniz Gemi turuna katıldık.
Barcelona çıkışlı yolculukta 4000 yolcu,1200 personel taşıyan gemi adete küçük bir kasabayı taşır gibiydi. Yolculuğa katılan insanların içinde Alman, Fransız, İspanyol, Portekiz, İtalyan ve Balkan ülkesi insanlardan oluşan bir topluluk vardı.
Türkiye’den gelip geziye katılan 39 kişilik grupla birlikte bizim üç ailelik grubu da katınca katılımcı ülkeler arasına Türkiye de girmiş oldu.
Yolcuların yüzde sekseni değişik ülkelerin emeklilerinden oluşuyordu. Bastona dayanarak yürüyenden tutunda özürlü arabaları ile gelenlerde gemi içerisinde rahatlıkla dolaşabiliyorlardı.
Dil, din, renk ayrımının bütünleştiği gemide dikkatimi çeken katılımcıların yüksek oranda emeklilerden oluşmasıydı. Uzun yıllar çeşitli işlerde çalışmış ve emekliye ayrılmış bu insanların yaşama bağlılıkları, yaşamdan zevk almaları görülecek şeylerdi. Gemide yapılan her türlü sosyal aktivitelerde yer almaları, geminin demir attığı çeşitli limanlarda yapılan çevre gezilerine katılmaları, ilerlemiş yaşlara rağmen hala öğrenme, yeni yerler tanıma coşkularından epeyce etkilenmiştim.
Gerçi ben ve grubumuzdakilerde aynı yaşlarda olmamıza rağmen onların çabalarını takdir etmekten de geri kalmıyorduk. Grubumuzla ve Türkiye’den gelen grupla yaptığımız masa başı sohbetlerinde değişmeyen temamız ”Türkiye’deki emeklilerle gemide bulunan emeklilerin karşılaştırılması” oluyordu.
Bizim dışımızdaki ülke emeklileri bu tür gezilerde yer alırken bizim emekliler ay sonunu nasıl geçirecekleri kaygısı içerisinde olmaları kıyaslanamayacak bir durumdu. Demir atılan limanlarda şehir içi gezilerde gördüklerimizde gemide gördüklerimizden farklı değildi. Aralık ayının az da olsa ısıttığı güney kentlerinde restoranlarda, kahve içilen alanlarda o ülkenin emeklileri çoğunlukta idiler. Tüm bunları görüp de etkilenmemek elde değildi.
Neden benim ülkemin emekli insanları da bu olanaklardan yararlanmasınlar diye iç çekişlerimizi unutmadık hala. Nitekim 2024 yılının başında açıklanan emekliye yapılan maaş artışlarını duyunca ülkem insanının günlük yaşamlarını sürdürebilecek savaşa devam edeceklerini görmüş oldum. Temennim ve beklentim ülkem emeklilerinin de bir gün yukarıda anlatmağa çalıştım koşullarda yaşayabilecekleri seviyeye ulaşacakları günlere erişmeleridir.
Cebeli Tarık Boğazı’nda
Cebeli Tarık Boğazı’nda.
Gün batımı kızıl değil.
Siyaha dönüşmüş renkler.
Afrikalı insanların kaderi gibi.
Sağımda umudun kapısı Avrupa.
Solumda umuda susamış Afrika.
On binlerin umut yolculuklarının
Mavi sulara gömüldüğü yerdeyim.
Cebeci Tarık Boğazında
Umut yolcularının yürek atışlarını
Duyar gibiyim…
Kehribar rengi siyahi bakışlardan
Ha ulaştık ha ulaşacağız kuşkuları
Kurtuluşa iki adım kala.
Genede karşı kıyıda umut.
Sağımda umudun ışıkları
Solumda umutsuzluğun karanlığı.
Cebeli Tarık Boğazından.
Hüzünle geçiyorum….
Saygılarımla.
Turan Akpınar
Frankfurt Almanya