İstanbul’u pek çok konuda eleştiririz ama yaptıklarından bazıları var ki yerel yönetimlere örnek olmalıdır.
Bunlardan biri, her gittiğimde içinde saatlerce kaldığım İstanbul Kitapçısı’dır.
Bu ne diyorsanız, kısaca anlatayım:
Belediye; yayımladığı kitapları, dergileri burada okurlarla buluşturuyor. Bu da yetmiyor;İstanbul üzerine ner kadar yayımlanmış kitap, araştırma varsa onları da sergiliyor.
Üstüne, İstanbul üzerine bestelenmiş şarkıları-türküleri içeren cd’leri, tabloları, hediyelik eşyaları da burada görebiliyorsunuz.
İsterseniz parasını verip alabiliyorsunuz.
Belediyelerin Yapacağı İlk İşlerden Bazıları…
***
Eskiden var mıydı bilmiyorum ama iskelelerde ve meydanlarda bir kültürel zenginlik bu İstanbul Kitapçısı.
Bunun benzerinin İzmir’de olması ne de güzel olur!
İşte, ben birkaç kez bunu yazdım; önce Büyükşehir Belediyesi’nin sonra da diğer belediyelerin yayımladıkları kitaplar, İzmir üzerine yazılmış romanlar, şiirler, araştırmalar burada meraklısına sunulsun, dedim. Çünkü şu sıra belediye kendi kitaplarını bile derli toplu satışa sunamıyor, kimsenin haberi olmuyor bu yayınlardan.
Ancak ne duyan oldu ne de cevap veren…
Oysa her belediyenin basın bürosunda nerdeyse günlük bir gazeteyi çıkaracak kadar eleman çalışıyor.
Deme ki işleri çok!
Her neyse…
***
Geçen gün İzmir’in bir semtiyle ilgili, Heyemola Yayınları’ndan çıkan bir kitap gerekli oldu. Hiçbir yerde bulamadım.
Biliyorsunuz Heyemola Yayınları’nın; İzmir’in semtlerini, ilçelerini konu alan/ anlatan yüz elliye yakın kitabı çıktı.
Yüzlerce insan bu kitaplara emek verdi, yazdı bunları.
Ancak bu kitaplar okurla hakkınca buluşamadan adeta kadük oldu gitti.
Oysa İstanbul Kitapçısı gibi bir yer olsaydı bu kitaplar eminim ki birer baskı bile yapmış olabilirdi.
***
İSTANBUL’DAKİ YAYIN ZENGİNLİĞİ…
Bir başka konu da İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ndeki yayın bolluğu ve bu yayınlardaki içerik zenginliği.
Bunları görünce Ekrem İmamoğlu’nun boşuna lider olmadığını anlıyorsunuz.
İzmir, bu konuda da epeyi geriden gidiyor.
Geçen gün vapurda İzdeniz şirketinin yayını “Mavi Dünya” diye bir dergi elime geçti.
Okudum, beş dakikada bitti.
Resmen bir bülten.
Oysa bu çalışmanın, harika bir denizcilik dergisine dönüşmesi için önünde hiçbir engel yok.
Başka bir örnek, Konak Belediyesi’nce yayımlanmakta olan “KNK” dergisi.
Bu dergi de yıllardır çıkıyor ancak iyi bir şehir dergisi olabilecekken şehrin tarihsel geçmişine odaklanıp kalıyor.
Böyle olunca da ne tarih dergisi ne de şehir dergisi kimliği var.
Arada bir yerde.
Olması gereken, bana göre, yaşayan İzmir’i; semtleri, yeni zamanlarda gelişen yerel yönetim politikalarını işleyen bir kent dergisi olmasıdır.
Kısaca belediyeler yönettikleri kentlerin entelektüel sermayesini de doğru kullanmak zorunda.
Belediyelerin Yapacağı İlk İşlerden Bazıları…
***
Bir iyi örnek ise Karşıyaka Belediyesi’nin çıkardığı haftalık “Gazete Karşıyaka”, bana göre.
En azından bu yayın ilçenin yerel dinamiklerin ikonu ediniyor/ işliyor.
Ben İzmir ölçeğinde süren bu türden çabaların birkaçına değindim. Eminim ki her belediyede buna benzer işler yeniden ele alınmayı bekliyor.
Dolayısıyla belediyeleri yeni başkanları, bu konuda da zorlu bir sınavın içinde.
***
Kurumların görünen yüzüdür basın yayın faaliyetleri. Bunlarla; yapılanlar, şehirle ilgili proje ve hayaller halka anlatılıyor.
Eğer yaptıklarınız doğru anlatılmıyorsa dönem sonunda, “Ben yaptım ama anlatamadım.” cümlesini kuruyorsunuz.
Bunun anlamı da bana göre, siz basını iyi organize edememişsiniz demektir.
Ayrıca bu etkinliklere bu şehirde yaşayan yazarların, şair ve araştırmacıların da katkı vermeye her zaman hazır oldukları gerçeğini unutmayalım.
***
Basın işlerinden sonra vatandaşla belediye arasındaki ilişkileri kolaylaştıracak bir yol da “Beyaz Masa ”denen uygulamanın başlatılmasıdır.
Bu, yörede/ kentte yaşayan insan için kolaylıktır. Vatandaş, o soğuk ‘ devlet dairesi’ korkusunu ancak bu şekilde aşabilir.
Bir başka konu da birimlerdeki prosedürlerin azaltılması ve sadeleştirilmesidir.
Sözgelimi İmar Müdürlüğünden bir inşaat ruhsatının alınması aylarca sürüyor. Onlarca evrak isteniyor…
Bu, akıl alır iş midir?
Özellikle Zabıta, Ruhsat, İmar müdürlüklerinde açık,şeffaf, kuralları herkesin bildiği bir yol izlenmeli.
Açıklık pek çok kötülüğü önleyebilir.
Denetim yapmanın yanına çözüm önerisi sunma olgusu da konulmalıdır.
Kısaca belediyeler şeffaflaşmalı, bu aynı zamanda halkçı belediye olmanın yollarından biridir.
Asık suratlı ‘devlet dairesi’ imajı, söylemeye gerek yok, herhalde sosyal demokrat belediyecilik anlayışı olmasa gerektir.
Daha ilkler, tez elden yapılması gerekenler var ama şimdilik bu kadar yeter…