İzmir Veli-Der aracılığıyla ilkokul dördüncü sınıfta okuyorlarken on iki haftalık P4C çalışmaları yapmıştık.
Sekizinci sınıfın ilk yarısının son gününde yeniden buluştuk küçük filozoflarımla.
Yolda karşılaşsak tanıyamayacağım kadar büyümüş birer genç olmuşlar artık.
Özlemle, sevgiyle kucaklaştık. Oturumdan önce kısa bir sohbet ettik.
Elbette LGS’yi, ders çalışma sürelerini, öğrenme yollarını, deneme sonuçlarını konuştuk.
Öğrenme yollarını biliyor olmaları, ilgilerini, yeteneklerini fark etmeleri, buna göre okumak istedikleri okulları tercih edeceklerini ifade etmeleri çok hoşuma gitti.
P4C çalışmalarının kazanımlarını gözlemleyebilmek keyif verici oldu. (Tek etkenin P4C olmadığının bilincindeyim elbette.)
Beklediğimiz
katılımcı da gelince oturuma başladık.
Seçtiğim materyal toplum felsefesiyle ilgili, farklı olmayı anlatan bir metindi. Ayrı okullarda okudukları için çoğu uzun süre sonra ilk kez bir aradaydı, benim kadar onlar da heyecanlıydılar.
Kısaca kuralları hatırlatıp, metinle ilgili soruları hazırlamalarını bekledim. Soru bulamadıklarını söyleyenler oldu. Neyse ki ilk sorudan sonra devamı geldi, sorularını yazdırdılar.
Soruların hepsini yazmayacağım korkmayın. Seçtikleri soru “Hikayemizin kahramanı egoist biri midir?” oldu. Acaba hepsi “egoistin” tanımını biliyor mu, tartışma farklılığa kayar mı? diye düşünmeden edemedim.
Soruyu soruşturma grubuna yöneltip,
düşüncelerini ifade etmeye başladıklarında egoistin anlamını bildikleri çıktı ortaya.
Metinden yola çıkarak “farklı olan” kahramanın egoist olduğu konusunda hemfikir olunca grup,
“Farklı olmak her zaman iyi midir, kötü müdür? ” sorusuyla tartışmayı yeniden başlattım.
Görüşlerden biri; farklı yetenekteki kişilerin kendilerini üstün görüp, bu yönlerini birilerini aşağılamak için kullanmazlarsa farklı olmanın iyi olduğuydu.
İkinci görüş; her birimizin zaten farklı olduğu, farklı olmamızın da bizi robot olmaktan kurtardığı, bu yüzden farklı olmanın iyi olduğuydu.
Üçüncü görüş; farklı olmanın; kişiyle, farklılığıyla (engel, yetenek, cinsiyet, fiziksel özellikler vb.) içinde bulunduğu durumla, farklılığını nasıl kullandığıyla, yaşadıklarıyla ilgili olduğuydu.
Tartışma sürerken
diğer görüşlerden üçüncü görüşe geçişler olduğu gibi fikrini değiştirmeyenler de oldu.
Oturumu kısa bir değerlendirme yaparak bitirdim.
Bu çalışmayı yapma sebebim; çocuklardaki gelişimi, değişimi gözlemlemekti.
Biraz bahsetmek gerekirse;
tartışma boyunca, birbirlerinin sözünü kesmeden dinlediler. Fikirlerini rahatça belirttiler, itirazlarını nedenleriyle açıkladılar.
Fikir değişikliklerinin sebebini söylediler.
Geri bildirim istediğimde; başkalarının fikrini dinleyip, kendi fikrini oluşturarak tartışmanın iyi geldiğini, oturumdan büyük keyif aldıklarını, arada felsefe çalışması yapmak istediklerini ifade ettiler.
Doğrusu bunları duymak beni mutlu etti yine.
HAMİŞ: Bugün okullarımızda (ana sınıfından liseye) P4C ders olarak okutulmaya başlansa; toplumda değişimi fark etmek için beş yıl, toplumda fark yaratmak için on beş, yirmi yıl yeter…