Her şeyin kolayca çürümeye yüz tuttuğu bu yıllar çoğumuzu yoldan çıkarttı, artık kolay şeylerin peşindeyiz.
Bu müzikte de böyle, sadece duygularımıza hitap eden, bizi azıcık ‘kedere’ boğan şeyler nerdeyse baş tacımız olmuş durumda.
Oysa daha birkaç on yıl önce haksızlıkların önlenmesinde, demokrasinin geliştirilmesi mücadelesinde müzik hepimizin yanı başındaydı.
Stadyumları dolduruyor, müziği haykırarak bu işlerin böyle gidemeyeceğini söylüyorduk!
***
Geçen hafta Kemeraltı’daki Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nde Geniş Merdiven Orkestrası’nın konserine gittim. “Şeyh Bedrettin Oratoryosu” vardı sahnede.
Birden eski görkemli günlere döndüm, salonu dolduranların heyecanı, sahnede 13. Yüzyılda düzene başkaldırmış ama yenilmişlerin öfkesi vardı.
Tarih demek ki böyle bir şey, çizgi aynı doğrultuda ilerliyor…
Adını, Yunan Mikis Thedorakis’in bir bestesinde geçen imgeden alan Geniş Merdiven Orkestrası, çoğu Nâzım’ın “Şeyh Bedrettin Destanı”ndaki dizelerinden kendilerinin bestelediği şarkıları söyledi, bir de sahnede anlatıcı vardı, o da müziğe hikâyenin tadını katıyordu.
Dinlerken bir yandan da Cemal Süreya’nın bir dizesi zihnimde dönüp duruyordu. “Biz koşuyu kaybettikten sonra da koşan atlarız…”
Sonra bu haksızlık olur dedim, Ece Temelkuran’ın “…Bir güzellik yaratma inadı hep içimizde bir yerde duruyor!” cümlesindeki iyimserliği hatırladım, bu gruba galiba bu daha çok yakışıyor dedim.
Karanlığa karşı aydınlığı, güzelliği savunmak böyle olsa gerektir!
***
Geniş Merdiven Orkestrası hepimizin bildiği politik müzik yapan bir çizgiyi benimsiyor. Barış Yıldırım’ın J. Attali’den aktarımıyla, “Müzik ileriyi görür…(…) günceli aşar…” önermesi dayanaklardan biri belki de.
Böyle olunca geniş bir geleneği kucaklamak, halk sanatının ve çağdaş şairlerin şiirlerini kapsamına almak bu müzikal anlayışın ana ilkelerinden oluyor.
Barış Yıldırım, “Geniş Merdiven”1 kitabında kendilerine müzikal alanda usta olarak F. Schubert’i örnek aldıklarını söylüyor.
Yaşar Kemal’in; Çehov, Stendhal, Sait Faik ve Nâzım’ı Dostoyevski’nin, “Hepimiz Gogol’ un paltosundan çıktık!” cümlesinde dile getirdiği gerçekte olduğu gibi.
***
Peki, Schubert kim?
Müzikle ilgisi olanlar Avusturya doğumlu bu müzik insanının (1797-1828) senfoni ve opera tarzında altı yüze yakın bestesinin olduğunu bilir.
Peki, neden Schubert?
Yıldırım’ın tanımlamasıyla; “…Halk melodilerinin gücünü klasik müziğin armonik biçimleriyle ve piyano eşliğinde birleştiren kişi.” olduğu için.
Geniş Merdiven, müzikal felsefesini en temelde F. Schubert’e dayandırıyor.
Ancak beslendiği kaynaklar bu kadar değil elbette, günümüze kadar akan bu ırmakta daha onlarca yol arkadaşı, besteci, şair var.
***
Kim bunlar?
2021’de kaybettiğimiz Theodorokis, Victor Jara, Mercedes Sosa, Joan Baez, Bob Dylan ve Beatles grubu…
Aynı çizginin devamı bizde (1921-1985) Ruhi Su, Rahmi Saltuk…
Sonra pek çok yazarın, “Akdeniz duyarlığının sol bir bakışla yorumlanması” dediği gruplar, yorumcular: Yeni Türkü, Çağdaş Türkü, Grup Yorum, Ezginin Günlüğü, Moğollar, Timur Selçuk, Cem Karaca, Ahmet Kaya…
Buna yaptığı müzikle “…klasik batı senfonik geleneğiyle çağdaş popüler müzik arasında” köprü kuran Zülfü Livaneli’yi de ekleyelim…
Livaneli aynı zamanda Ruhi Su’yun tek sazla yaptığı müziği, Anadolu sazlarının çok sesli düzenlemesiyle başka bir müzikal evreye taşıyan isimdir de çünkü.
B. Yıldırım ilave olarak, “…başka müzikal evrenlerin çalgılarını halk müziklerine ekleyen bir orkestral yaklaşım” olarak görüyor Livaneli müziğini.
***
Daha yakın zamanlarda çağdaş halk müziği tarzını benimseyen onlarca isim de yerini bu dünyada aldı elbette.
Ferhat Tunç, Metin Kahraman, İlkay Akkaya, Sadık Gürbüz, Efkan Şeşen, Hilmi Yarayıcı, Edip Akbayram ve tabii ki Kürt müziğinin onlarca sesi…
Tabii bu kaynaklara çağdaş şairleri, halk ozanlarını katmadık bile.
Bunları saymaya bu yazının çerçevesi dar gelecektir elbette.
Yazıyı bitirirken Barış Yıldırım’ın özgün müzikle çağdaş halk müziği arasındaki ayrıma değinen bölümünü geçemezdim, doğrusu önemli buldum.
Geniş Merdiven de kendini Çağdaş Halk Müziği tarzı içinde gösterdiği için.
Nedir o?
Yıldırım, “özgün müzik”te komalı ses denilen yarım ses aralığının kullanıldığını, bunun da saza yanık bir eda kattığını, çağdaş halk müziği formunda ise bu aralığın kullanılmadığını söylüyor.
O yüzden “özgün müzik”e örnek gösterilen Ahmet Kaya şarkıları bize daha yanık gelirken, Yeni Türkü’nün “Buğdayın Türküsü” albümündeki şarkılarda bu ‘yanık’ durum kendini caz tınılarına bırakır.
Geniş Merdiven de kendini “özgün” değil, Çağdaş Halk Müziği tarzıyla tanımlıyor.
Halk sanatı, çağdaş şairlerin şiirleri, destanlar, söylenceler en büyük kaynak grup için…
Üstüne de ezilenlerden yana bir tavır.
Barış Yıldırım kitapta bunları; “halk müziği köklerine yaslanan, çağdaş şairlerin eserlerinden beslenen (…) halk müziği ezgilerinin batı müziği armonileriyle sentezlendiği yaklaşım tarzını sürdürücüleri (benimseyen)” olarak tanımlıyor.
***
Grup üyelerinden Murat Mengirkaon’la belediyede birlikte çalışmıştık.
O günlerde Tuğrul Keskin’in şiirlerini bestelemişti.
Şimdi gördüğüm daha geniş bir müzikal dünyanın içinde.
Zor olanı başarmaya uğraşıyorlar.
Bütün grup üyeleri birlikte.
Cenker Ekemen, Kurtuluş Doğru, Murat Okur, Nükhet Aslan, Cüneyt Ekemen, Latif Tiftikçi ve Barış Yıldırım, Şükran Mengirkaon.
Hepinize teşekkür borcumuz var. Başta dedim ya “güzel olmanın inadını bırakmadığınız” için.
Bu grubu bence takibe alın çünkü hem müziğin estetiğini hem de direnmenin güzelliğini göreceksiniz!
……………..
1 Geniş Merdiven-Müzik Yazıları, Barış Yıldırım, deneme, Terskule Yayınları, 2022, İstanbul