Felsefede Dokuz İpucu ‘nu özetlemeden önce
Hatırlayalım bir önceki sohbetimizde amacımızın ders vermek değil, çocukların gördükleri, duydukları, okudukları kısaca karşılaştıkları her konuda sorgulama konusunda cesaretlendirmek, yaşam bilgilerimizdeki bilgi ve deneyimlerimizi onlarla ayni seviyedeki sohbetimiz içinde paylaşmanın önemi üzerinde durmuştuk.
Felsefe yaşama ait herhangi bir konuda sohbet ederken o konuyu iyi kavramak için sohbete katılanların birbirine sordukları ve aldıkları yanıtlarda oluştuğunu da vurgulamıştık. Özellikle ebeveyneler ve eğitimciler kendi doğrularına, inançlara, ahlaklara veya bireysel bilgisine dayanarak çocuğa dolaylı veya doğrudan baskı yaparak kendi düşüncelerini kabul ettirmeye çalışmalarının yanlışlığı üzerinde durmuştuk. Biz erginlere göre doğru soru veya doğru yanıt, çocuklara göre yanlış soru veya yanlış cevap olabilir. Buna tahammül etmek ve sabırla çocuğun neden farklı düşündüğünü veya bizce ahlak dışı olan soruları sormalarına da hoşgörü göstermemiz gerektiğini de konuştuk. Amaç çocuk yaşta bireyin sorgulayıcı olmanın önemini kendi yaşam deneyimlerinden kavramaları ve böylece kendi yeteneklerini kendileri ilgi alanları, üzerinde yoğunlaşayacaklardır. Böylece de kendi geleceklerini de kendileri belirleyeceklerdir.
Konunun özü, çocukla nasıl güzel bir sohbet yani felsefe yapabilirim?
Çocuklarla felsefe yapmanın avantajı nedir sorusunu kendimize sorduğumuzda bu sorumuzun yanıtını da buluruz. Çünkü yanıtımız elbette “çocukların ufku yetişkinlere göre sınırsızdır” olacaktır.
Çocukların ufku geleneklerle, göreneklerle, politik yaklaşımlarla, bireysel çıkarlarla sınırlı değildir. Yetişkinlere nazaran bir konuyu ele alırken çok daha özgür ve daha üretkendir. Yanıtlarında sorularında bireysel bir beklenti ve çıkar yoktur.
Çocuklarla felsefe yaparken, konuşma için ortak bir seviyede olduğumuzdan emin olmalıyız ve belirli bir sonucu umut etmemiz veya buna özel bir önem vermemiz gerektiğini konuşmuştuk.
“Çocuklarla felsefe yapmak neden yararlıdır” Sorusuna da cevap aramıştık.
Özünde çocuk doğduğu günden itibaren onunla ilişki içindeyiz onunla felsefe yapıyoruz. Özellikle de çocuklarımızın küçük yaşlardan itibaren hayata dair sorularla dolu olduklarını unutmamız gerekir. Felsefe yapmak çocuklarında günlük yaşamlarının bir parçasıdır ve onlar için inanılmaz derecede eğlencelidir.
Birlikte felsefe yaparken biz ebeveynler olarak yalnızca çocuğumuzun ne düşündüğünü değil, aynı zamanda nasıl düşündüğünü de öğrenmiş oluyoruz. Çocuğumuzun fikir ve düşüncelerini aktif olarak ciddiye aldığımız için, o kendini değerli hisseder ve bizim ona gösterdiğimiz gerçek ilgimizi de gömüş olur. Ayrıca felsefi soruların pek çok yanıtı olduğunu çocuklar hesaplamadan sorgular, verilen yanıtlar üzerinde özgürce düşünebilmekteler. Bu sayede felsefe yapmak çocukların kendi fikirlerini oluşturmalarına ve bunları incelemelerine yardımcı olur. Dil becerilerimiz, empati yeteneğimiz ve bağımsız, eleştirel ve yaratıcı düşünme biçimimiz çocuğun motivesini destekler. Hani bir söz var “karın doyuran ekmekse onun katığı sevgidir”. Yeterince sevildiğini kavrayan çocuk yaşamında genellikle başarılı olur.
.
Devam edecek
02.01.2024
Molla Demirel