12 Ağustos 2023
Konya-Tatköy, 1951 doğumlu “gezgin yürek” yazar, gazeteci, dergici, fotoğrafçı, ve bir yayladan diğerine yörük kültürünü adım adım izleyip kayda geçiren araştırmacı ağabeyim Zeki Oğuz’u yitirmişiz!
En mutlu günlerimden biri 2000 yazında onunla birlikte Konya’da geçirdiğim birkaç saat olmalıdır. Ki o gün hayatta olan Konya türküleri derleyicisi A. Sefa Odabaşı’nı da cönkler ve azınlık fotoğraflarıyla dolu çalışma yerinde ziyaret etmiş, uzun uzun söyleşmiştik.
Zeki Oğuz’la kurucusu olduğu Çalı dergisinde başlayan tanışıklığımız dostluğunu güçlendirerek bugünlere geldi. Benim için o, gezginlikten de öte bir bilgedir. Oğuz ne yazdıysa (şiir, öykü, halk bilim araştırmaları, fotoğraf vb) taşına toprağına ve halkına bakarak yazdı. Özellikle Yörük kültürü üzerine yazdıklarının bir boşluğu doldurduğunu söyleyebilirim. Bu konuda yeterli desteği aldığını sanmıyorum. Kızı Şafak’la birlikte ne yaptılarsa olanakları dahilinde yaptılar. Zamanla değerlerinin bilineceğinden, emeklerinin taçlanacağından eminim. Çünkü zaman, beynin ve kalemin teriyle yazılıp çizilenleri unutmaz asla!
Zeki abimi ışıklar içinde kalsın diyerek, Gezgin Yürek (şiir) kitabında bulunan “Sibel” adlı şiirden aldığım şu dizeleriyle anmış olayım:
“Bütün belaları koyuyorum azık torbama
Ve yüreğimi kahrolası gezgin yüreğimi
Senin sevinçlerini hüzünlerini de
Yürüyorum sen geliyorsun aklıma
En olmaz zamanda geliyorsun
En olmaz yerde gülüşün karanfil yağmuru”
Sizden ricam; ne olur ondan kalanları yalnız bırakmayın! En azından seçme öykülerini, dağ yollarında soluk soluğa yazdıklarını bulup okuyun.