BU İBİBİK DATÇA’DA
ÇOK KONUŞULUR
Akşam saatlerinde benim İbibik kuşu yine balkona kondu.
Sesini duyurmak için cıyak cıyak ötüyor.
Hüt hüttt. Hüt hütttt!
Çıktım balkona, “hayırdır” dedim.
“Haberlerim var ama hayırlı değil” dedi.
Belli ki, çok dolmuş.
“Ee anlat bakalım” dedim. Başladı anlatmaya.
-Hani şu kaçak bungalowlarla gündeme gelen kamping var ya. Hani belediyenin yıkacağım dediği bungalowlar.”
Araya girdim; ne olmuş onlara?
-Lafımı kesme. Onların yapımından belediyenin haberi varmış. Yapanlar projeyi belediyedeki yetkililere göstermişler. Datça’ya yakışan bir yatırım, sadece beton dökmeyin denilmiş.
Yine araya girdim; yahu İbibik kaçak nasıl Datça’ya yakışan yatırım olur?
-Sana araya girme dedim. Asıl bomba bu görüşmeden sonra olmuş. Bungalowlar için ağaçların budanması gerekiyormuş. Sence kim budamış?
“Müneccim miyim İbibik? Ben nereden bileyim” dedim, “bir budamacı bulmuşlardır.”
-Kaçak bungalowların konulacağı alandaki ağaçları bedeli karşılığı belediye ekipleri budamış. İşletmeci piyasanın iki katı para ödemiş hem de.”
Sinirlendim; ya İbibik boş yapma. Bu işler elde belge olmadan konuşulmaz.
-Doğru, sen gazetecisin. Belge olmadan haber yapamazsın. O zaman sor belediyeye. Kaçak bungalowların yapıldığı alandaki ağaçları kim budadı?
Benim İbibik gevezedir ama öyle boş konuşan gevezelerden değil. Demek ki, var bir bildiği.
O zaman soralım belediyeye.
O ağaçları siz mi budadınız?
UYANIN
Gecenin körü.
Burası Özberk Datçam Sitesinin önü. 232 sokak.
Kanalizasyon patlamış.
Etrafı bok götürüyor.
Havada berbat bir koku var.
Millet uyuyamıyor.
Yetkililer siz nasıl uyuyorsunuz?
Bu rezillik müteahhit meclis üyelerinizin satmak için yaptığı villalarda yaşansaydı, böyle derin derin uyur muydunuz?
Kuntz’u hemen kovun.
Yetmez.
Tazminatını da cebinizden ödeyin.
O da yetmez.
Siz de istifa edin.
Düşün futbolumuzun yakasından.
Bu iş böyle gitmez.
Kasırgalar sıcak denize bayılır. Sıcak sudan beslenir. Akdeniz bu sezon adeta yandı. Deniz suyu sıcaklıkları 27-30 derecelerde. Modeller bir Akdeniz Kasırgası tahmini yapıyor. Hatta bu senaryolardan biri 11-12 Eylül civarı gözüküyor. Eğer gerçekleşirse, Datça’yı teğet geçip, Mersin ve Adana’ya yönelecek. (Havaforum).
KRONOLOJİ
1915: Ermeni Techiri.
1934: Trakya Olayları.
1942: Varlık Vergisi.
1955: 6-7 Eylül Olayları.
1964: 20 kilo, 20 dolar.
2023: Yerli ve Milli Sermaye hayırlı olsun.
VATANDAŞ FERYAT FİGAN
BELEDİYE SAĞIR SULTAN
2000 yıl önce kendinizi Knidos’ta düşünün.
Agora’da vatandaşlar toplanmış politika yapıyor.
“Politika” Yunanca “Politeia” kelimesinden türemişti.
Kökü Polis’ten geliyordu.
Polis antik çağda şehir demekti.
Politeia ise şehirde işlerin yapılma yöntemleriydi.
Yani halka hizmetin yolları.
Vatandaşlar Agoralarda buluşup politika yapar, şikayetlerini, önerilerini kent meclisine iletirdi.
Knidos’ta da.
Bu yüzden Aristoteles, “gerçek demokrasi Knidos’ta” sözünü kullanmıştı.
***
Gelelim bugüne.
Knidos’un doğduğu topraklarda bugün Datça var.
Onlarca vatandaş ellerinde pankartlar ve dövizlerle Datça Belediyesi’nin önünde toplandı.
Dertlerini, şikayetlerini anlatacaklardı.
Çünkü bir türlü önü kesilmeyen kaçak yapılaşma, sahillerin işgali ve eğlence mekanlarının yüksek desibelli müzik yayını insanları çileden çıkarmıştı.
Feryat figandılar.
“Belediye göreve” diye haykırdılar.
Aynı saatte belediye binasında meclis toplantısı vardı.
Bir Allahın kulu dışarı çıkıp, vatandaşın derdini dinlemedi.
Bir Allahın kulu, “arkadaşlar meclis toplantımız var, birkaç temsilciniz gelsin, dertlerinizi anlatsın” demedi, diyemedi.
Belediye sağır sultan oldu. Halktan yana tavır alacağına, ranttan yana tavır aldı.
Çünkü meclis üyelerinin çoğu rant peşinde koşan müteahhitlerdi.
Ve meclis toplantısında vatandaşların kaçak yapılaşma, sahillerin işgali ve yüksek desibelli müzik terörüyle ilgili şikayetlerinden tek kelime konuşulmadı.
Bu resmen halka saygısızlık.
Datça Belediyesi bu tavrıyla iktidardan pek de farkı olmadığını gösterdi.
Benim önerim Knidos’un tarihini okusunlar. Bir kent nasıl yönetilir, hiç olmazsa bir şeyler öğrenirler.
Bir de Muğla Çevre Platformu ile Şezlongsuz Datça inisiyatiflerinin ortak kaleme aldıkları aşağıdaki açıklamayı ezberlesinler. Çünkü bu iş burada bitmez, bitecek gibi görünmüyor.
Sandık çok yakında.
BELEDİYE’Yİ GÖREVE ÇAĞIRIYORUZ
Özel Çevre Koruma alanı olan Datça’da; özel olan, korunan ne kaldı? Datça
yarımadasının ekosistemine, doğasına aykırı biçimde ranta dayalı turizm politikaları ve
kontrolsüz kentleşme başlı başına bir sorunken; zaten yapılaşmayı tek başına tartışmak
gerekiyorken, bir de kaçak yapılaşmanın tüm yarımadada ve özellikle Datça merkezde
hızla arttığını görüyoruz. Peki arkeolojik sit alanlarının korunmadığı, kaçak yapıların
görünmez kılındığı, tespit edilen ve hatta yıkım kararı alınan yapılarda karar infazlarının
yapılmadığı, kıyıların her gün daha da yayılan biçimde işgal edildiği ve ranta teslim
edildiği bir kentte, belediye nerede? Bizi duyuyor mu? Biz belediyeyi duyuyor, görüyor
ve izliyoruz. Datça’nın hızla ranta, sermayeye teslim edilmesine karşı, tüm hukuksuz
girişimleri durdurma yetkisi olan Belediye’yi de izliyoruz ve artık dur, hoş görme,
tolerans gösterme, belediye görevini yap diyoruz!
Belediye görevini yap; Ilıca Kamping başta olmak üzere, yıkım kararlarını uygula!
SAHİLLER İŞGAL ALTINDA
Belediye görevini yap; kıyılardaki hukuksuz kiralamaları ortadan kaldırmak için yetkini
kullan!
Belediye görevini yap; kıyılarda hukuksuz kiralamalara dayalı işgallere karşı, harekete
geç. Kıyi Kanunu hükümlerine açık biçimde aykırılık taşıyan kıyılardaki bariyer,
saksılar, tenteler, şezlonglar ve masalar gibi işgal araçlarını kaldırmak için görevini yap!
YÜKSEK DESİBELLİ MÜZİK EĞLENCE DEĞİL İŞKENCE
Belediye görevini yap; meskun mahalde müzik ve işletme ruhsatı olmayan eğlence
mekanlarının müzik adı altında gürültü kirliliğine göz yumulmasını, bunun yaygın hale
gelmesini kabul etmiyoruz! Belediye yüzlerce insanın bu konudaki şikayetlerini
görmezden gelme!
Belediye görevini yap; su sorunundan doğrudan sorumlu olmasan da, su sorunun çözüm
yollarını kapalı kapılar ardında değil, kamusal alanda tüm Datçalılarca tartışılmasını
sağla!
Belediye’nin görevini yapmadığı daha pek çok durum anlatılabilir. Bunları tek tek
saymayı gerekli görmüyoruz.
Belediyeden talebimiz çok açık: Kamusal alanlara, haklarımıza hukuksuz biçimde
müdahale edilmesi karşısında “yetkim yok” beyanının ötesine geçerek, yetkilerini
kullanmasını ve görevini yapmasını talep ediyoruz.
DATÇA KALMAYACAK
Belediye görevini yapmamaya devam ederse, geriye savunacağımız bir Datça
kalmayacak! O nedenle, yerel seçimler öncesi Datçalı yurttaşlar olarak belediyeyi bir
kez daha uyarıyor ve tüm bu görev ihmallerine karşı ses çıkarıyor, halktan, doğadan yana
olmayan, kentli haklarımızı yok sayan yönetimlere oy vermeyeceğimizi ilan ediyoruz!
Muğla Çevre Platformu Datça Meclisi
Şezlongsuz Datça İnisiyatifi
Avrupa Şampiyonu olan takımımızın ismi Türkiye Kadınlar Voleybol Milli Takımı.
Bayanlar değil.
Erkek Voleybol Takımımıza nasıl Baylar Voleybol Takımı demiyorsak, Filenin Sultanlarına da “Bayanlar” değil “Kadınlar” dememiz gerekiyor.
Çünkü bay ve bayan bir hitap şeklidir.
Kadın/erkek ise cinsiyeti işaret eder.
Jeliboncu Melih Gökçek “bayan” sözcüğünü kibarlıktan kullandığını ileri sürebilir.
İnanmayın.
KONUŞAN FOTOĞRAF
Bu fotoğraf 2016 yılına ait.
Türk Hava Yolları (THY), Fransa’da düzenlenen Avrupa Futbol Şampiyonası’na katılan milli takımımız için özel bir uçak tahsis etmişti.
Uçağın gövdesi de kadrodaki futbolcuların ve Milli Takım Teknik Direktörü Fatih Terim’in fotoğraflarıyla süslenmişti.
Güzel bir jest değil mi?
İyi de Kadın Voleybol takımımız dün Avrupa Şampiyonu oldu. Brüksel’den tarifeli uçakla döndüler ülkeye.
Nedense THY, erkeklere yaptığı jesti, kadınlara yapmadı.
Bu zafer bir Avrupa Şampiyonluğundan çok daha fazlasıydı aslında.
Bu zafer kadını sosyal hayatta yok sayan, evde erkeğin esareti altında tutarak sadece doğurmasını isteyen köhnemiş ortaçağ zihniyetine karşı bir meydan okumaydı.
Bir başkaldırı, bir direnişti.
Bu zafer sadece bir kupa değildi. Ataerkil bir toplumda kadının kötülüğe, gericiliğe, yobazlığa karşı attığı şamar gibi bir smaçtı.