Sabret, ortanın üzerinde boyu ile normalde çatık duruşludur. Ancak dostları ve saygıdeğer müşterilerine karşı dostça gülümseyen yüzüyle ayakları yere basan, Hashoca mahallesinin delikanlılarından, sağlam, kıçı başı oynamayan bir esnaftır. Akhisar’da kahvecilikte ondan eski ve ondan iyi bu işi yapan yok gibidir. Tüm Akhisarlılar Sabret’i Misâkimilli okulunun arkasındaki Hergele(!) kahvesinden bilir. Çünkü yıllarca bu mekanı çalıştırmıştır kendisi.
Sabret’in gündüzü gecesi, cumartesi pazarı yoktur ve yıllardır da aynı tempoyla çalışır. Kahvesi yeni belediyenin yan tarafına düşer; yani tam yol üstüdür ve müşteriler iki üç basamak çıkarak kahveye girebilirler. Mekân pek büyük değildir. Şöyle bir baksanız altı yedi masadan fazla yoktur. Ancak hangi gün hangi saatte giderseniz gidin kolay kolay boş sandalye bulamazsınız. Gelen giden müşterilerle sürekli hareket halindedir burası…
Bu kahvede her şey konuşuluyor; örneğin son zamanlarda alıp başını giden pahalılıktan, kentte kaç dükkânın iflas ettiği, 7.500 liralık emeklilik maaşı ile geçinemeyen emekli ailelerin perişan oluşu, bin, bin beş yüz liralık kiraların nasıl da birden bire yedi, on bin, on beş bin liraya fırladığından, tüm bu kötü duruma karşın iktidarın halâ ülke ekonomisinin büyüme parametrelerinin durmadan artış gösterdiğini ve halkın çok yakında enflasyonun tek haneye ineceği ile halkın huzurlu bir hayat süreceği, bütün AKP yöneticileri tiye alınarak konuşuluyor. Sizin anlayacağınız burada sanki ülkenin yüreği atıyor. Biraz oturup, bir çay içimi yan masalardaki konuşmalara kulak verdiğinizde artık sizin günlük gazeteleri ve iktidar yanlısı renkli camları izlemenize gerek kalmıyor. Öyle ki, burada politikanın hası, yeni çırılçıplak gerçekler konuşuluyor. O politikacılar arasında küçümsenen bu halkın nasıl da ortada dönen dolapların farkında olduğunu bir çırpıda görüp anlayabiliyorsunuz.
Sanki bu günlerde o süren tartışmalar daha da alevlenmiş gibi. Çünkü çok yakında, yani 31 Mart 2024’te yerel seçimler olacak. Günler giderek yaklaşıyor. Bu sefer kimsenin yanlış yapma lüksü yok. Hiçbir kentli yaşadıkları il ve ilçe belediyelerinin şu Atatürk, şu Cumhuriyet düşmanı iktidarın eline geçmesini ve yirmi iki yıldan beri sürdürülen bu bozuk düzenin, çalıp çırpmanın, adaletsizliğin, oluşan bu güvensizlik ortamının sürmesini istemiyor. Bugün uğradığım bu kahvede sanki: “Artık hepimiz aklımızı başımıza almalı ve bu gerici iktidara güçlü bir tokat vurmalıyız.” der gibiler. Hatta daha fazlasını bile söyleyenler var. Arkada, karşı köşedeki masada oturan orta yaşlı bir çiftçi sesini daha da yükselterek kahvedekilere sesleniyordu:
“Hemşerilerim, arkadaşlarım artık duyun beni. Kimse kafasını yere sokmasın. Olan oldu. -bunu 14 Mayıs seçimlerinde AKP’ye oy verenlere söylüyorum- Hepimiz şapkamızı eğip düşünmek zorundayız. Biz bu adamları daha kaç yıl sırtımızda taşıyacağız. Bir saray sevdasıdır aldı başını gidiyor. Siz de biliyorsunuz, her gün radyo, TV ve medya bağıra bağıra sesleniyor. Bugün sarayın sadece ve sadece bir günlük masrafı bir milyon liraymış. Aklınız alıyor mu, tam bir milyon. Bir porsiyon çorba 75 TL. bir tabak köfte 120 lira oldu. Yakında kıçımızı silmek için tuvalet kâğıdı bile alamayacağız. Küçük çocuğu olanlara ise “Allah yardımcıları olsun!” diyeceğim. Çünkü uzun süredir bu aileler bebelerinin altını bağlamak için çocuk bezi bile bulamıyor. Bir tek simit on, bir bardak çay on iki buçuk, bir Türk Kahvesi, bir tas neskafe on beş TL. Size önerim bu hesabı yapmadan sakın sandığa gitmeyin. Ben Zeytinliova’dan geliyorum. Aha, karşıdaki Sakarkayadan, Kör Ömer Ballıcadan. Hadi şimdi söyleyin bana, sizin oralarda zeytin ne durumda, zeytinlere atmak için aldığınız ilaçların fiyatı kaç para oldu:”
Diğer masadan bir genç hemen araya girerek bağırdı:
-Yahu abi zeytin yağının kilosu 350, kırmızı etin 500, kuzu kuşbaşı ise 650 TL. olmuş siz ne diyorsunuz. Bir bakkalım vardı İstasyonun arkasında, tee, kovalık tarafında; geçen hafta kapısına kilit vurdum. Ne yapayım. Bu pahalılıktan sattığımı yerine koyamıyorum ki.” Oğlan konuşurken boyun damarları şişmiş, yüzü kıpkırmızı olmuştu.
Mekan sahibi Sabret uç tarafta, caddeye yakın kapı çıkışının dibinde oturuyordu. O da kederli yüzüyle konuşulanları dinliyordu; karşıya bakarken gözleri masalardaki boşlara takıldı. Yerinden kalkarak usulca bardakları toplayıp ocağa yöneldi. Büyük bir gürültüyle Akhisar Belediyesi Seçim otobüsü, müziği sonuna kadar açarak geçiyordu.
Ortadaki masada oturan genç bir adam:
-İktidarın kirliliği yetmezmiş gibi şu seçim otobüslerinin yaydığı gürültü de bizi iyice depresyona sokacak. dedi, önündeki çaydan bir yudum alırken… Mart ayı da geçmekteydi. Seçimlere neredeyse yirmi – yirmi beş gün falan kalmıştı. Genç, bardağını eline alarak ayağa kalkarken:
-İnşallah bu halk iktidarın bunca yaptıklarından sonra aklını başına toplar da şu d..yuslara vermez. Çünkü eğer tekrar seçilip yeniden güçlenirse, bu yoksul halkın sonu, kötü bir dönemin de başlangıcı olur. Diyerek çıkışa yöneldi.
Dışarıda yine hava kapalı ve hafif yağmur çiselemekteydi. Yolun karşı tarafında, Belediyenin park yerinin caddeye bakan kıyısına yerleştirilen bankamatiklerin başında bekleşen bir sürü insanlar mırıldanarak sıralarını bekliyorlardı…
5 Mart 2024 Salı