Bugün kendimi sanki daha mutlu ve umutlu hissediyorum. Haberim olmasa da sanki barış gelmiş, bütün borçlarım silinmiş, dünya huzura kavuşmuş gibi hissediyorum. Mutluluk her yere yayılmış gibi. Bedenim ara sıra böyle bir hayatı düşlüyor herhalde, yoksa buna olsa olsa polyanacılık denilebilir. TV izlerken her şeye rağmen gösterilmeye çalışılan bu.
Halbuki gerçekte ne barış ne güven ne de sevgi algılanmaya çalışıldığı gibi değil. Umut hep var tabii. Ama umut bir başına hiçbir işe yaramaz. Umudu beslemek, onun için uğraşmak gerekir. Hele ki bizim gibi ülkelerde, gelirde barış sağlanamamışsa bu daha da zorlaşır.
Biz bu aralar yine üç maymunu oynuyoruz. Görmüyorum, duymuyorum, bilmiyorum. Bunu oynarken beslenenler de var; koruma güdüsüyle davranan cahillerde, bana dokunmayan yılan bin yaşasın, düşmanımın düşmanı dostumdur gibi saçmalıkların arkasına saklanmak sadece kazık kendisine girinceye kadar sürüyor. Çünkü dünya küçücük ve mutlaka sıra sana geliyor. Sıranın sana gelmesini neden bekliyoruz ki? Neden, neden, neden…
Üç maymun psikolojisi, egemen sınıfın yıllardır mazlum halka dayattığı ve öğrettiği bir yaşam biçimidir. Üç maymunu önce kendi çevresindeki yalakalarla günceller, yani satın alır, onlar da üç maymunun reklam yüzü olarak bakın, biz söyleneni yapıyoruz, bak bir sıkıntımız yok Allah’a şükür; ya da adam müdüre yağcılık yapıyor, ustabaşı yaptılar, araba verdiler, ev verdiler gibi zeminler çok sayıda örneklerle anlatılabilir.
Umudu asla yok etmeyen egemenler, Amerikan rüyası gibi hep canlı tutarlar. Piyango, futbol, müzik, kolay paradan her yıl birkaç örnek yaratarak en çok da toplumsal kurtuluşu bu yöntemle öldürürler. Gemisini kurtaran kaptan, kendi bacağından asılan koyun vs. nin öyle olmadığını görür halkımız, görmesine rağmen bilemez. Çünkü pratik yaşam bilgi ile örtüşerek aynı seviyede gitmiyor.
Halüsinasyonlarla oluşturulan algı, bizleri bir çeşit kör yapıyor. Galiba ben de ölümlere, açlıklara, savaşlara alıştım ki bugün böyle hissediyorum. Ya da umut yüreğimde öylesine güçlü ki hiçbir yöntem onu öldüremiyor. Umutla kalın, yüreğim gibiler.