“susma,
sustukça,
sana gelecek sıra!”
geldiğinde sana sıra
döneceksin arkana
bakacak ürkek gözlerin etrafına
kimseyi bulamayacaklar köşede bucakta
geldiğinde sana sıra
etrafını saran kalabalıkların ardına
ulaşırım diye sesleneceksin belki
bağıracaksın
veryansın edeceksin
duyulmayacak sesin
duy(a)mayacak serzenişini kimseler
sesine kör kalacak toplum belki
kimbilir iyidiş edilmiş belki arda kalan kalabalıklar
duyabilecek seni meğer
çalkantılı zamanların kaygısız, duyarsız mekanlarında
bir zamanlar paylaşmışlar ortak kaderi
onlar da avazları çıktığı kadar bağırmışlar:
” Haksızlıktır bu! Pervasızlıktır! Hukuksuzluktur!”
haykırışlarının çarparak bir bir düştüğü duvarların ötesine saklanan meğer senmişsin o zamanlar
şimdilerde boğuk sesle bağıran sen,
bu kulakları sağır eden çığlıklara zamanında hiç mi hiç tepki vermemişsin
” Hak etmeseler yaşamazlardı! “,
kendini bu düşünceyle teselli etmişsin
yalnız bırakılan onlar
yalnız bırakan sen
belki de yardımına koşacaklar
asıl dostların onlar
“susma,
sustukça,
sana gelecek sıra!”
Özgür Metin Demirel