Denizin kumu olmalı,
Bedeni yırtan kireçten arınarak.
Sağlam bir liman kurmalı,
Volkan taşlarından seçerek ruha.
Uzanmalı şöyle sıcak sıcak…
.
Bil ki;
Gitsen de katlanırım pek ısrara düşmem ben…
.
Gözyaşı dediğin ne?
Su, sadece bir tuzlu su…
Bir insan, yalnız
Ve içten ağlar
Çekilir en kuytu yerine ruhunun…
.
Gel ki;
Çekemem, ümmi ile bir çıvgara düşmem ben
.
Biteksiz kır, bir taşa can verir de
Çıplak ayak, kıraç eller utansın;
Fer götürüp, ter silmekten habersiz…
Esaret ruhta başlar;
Beden kalıptır aciz…
.
Kullara kul olmak mı, köle olmak mı hâşâ;
Uçarım kartal olup aç kuşmara düşmem ben;
El açmam firavuna, namert çara düşmem ben;
Nar pervası çekerek istiğfara düşmem ben…
.
Bir aşkın közündeyken naçar kalsam kimsesiz
Bitmeyecek vuruşmam gün doğumuna kadar;
İki dünya mülkünden olurum da hissesiz
Aldığım tek nefeste intizara düşmem ben…
.
Kölesi olmak niye bir zavallı zamana
Korkularımdan kaçmam bir firara düşmem ben
Sevgi hep süren bahar, benzer uçsuz ummana
Gülken tek sevdiceğim filbahara düşmem ben…
.
Gör ki olmadı.
Yeni bir bahar geldi gösterip endamını
Gidecek diye nasıl da keyifte…
Yine erimeyecek;
Yine ah edecek bülbül
Karlar diz boyu yürekte…
.
10 Mart 2012/ Osman Aktaş