Mumun titreşen ışığında
gölgelerle dansa duran ateşte
Baharı müjdeleyen filizde
Çiçeğe duran tomurcukta
ay yansısında
mavi okyanusların eteklerine düşen
küçük kıvılcımın gücünde saklı
ateşin insanla buluşmasında
emeğin ele
elin insana uzandığı tarihte
fezanın derinliğinde
insanla cilveleşen yıldızda
.
akıntıya karşı yüzen balık gibi
ve sincap telaşında
daldan dala
ağacın kollarına saklanan serçe gibi
yüreği tehlikelere karşı her an tetikte
gökkuşağı renga renk
şen bir oyunun ortasında
gece ile gündüz
saklambaç oynamalı
ay ile güneş
.
aydınlık günlere dair
hasretimizi
kamçılamaya
hür yaşam ve adil dünyaya sevdamızı
kasıp, kavurmaya
yetmedi mi yaşadıklarımız
Ejderin karnını deşip
Ateşi almaya uzansın artık ellerimiz.
Özgür Metin Demirel
Köln/4 Şubat 2017
Var olan şimdiyi, yaşandığı, cereyan ettiği gibi sineye çekip, kabullendiğinizde ve içinden çıkamadığınız ya da üzerinde etki sahibi olmadığınız hissine kapılıp, edinmiş olduğunuz yaşananın değişemeyeceği kanaatine boyun eğdiğinizde, kaderciliğe mahkum olmuşsunuz demektir. Kadercilikten tek çıkış yolu özgüvenin gelişmesi ve ait olduğunuz sınıfın çıkarları etrafında aynı kaderi paylaştığınız “kader” arkadaşlarınızla birleşip, örgütlenmenizle mümkün olacaktır. Çünkü insanlar toplumsal sorunların ve doğal afetlerin üstesinden bireysel gelemezler. Örneğin deprem, açlık, yardımlaṣma, işsizlik, yoksulluk, savaşlar vb. toplumsal sorunlardır ve toplumsal ölçekte çözüme kavuşturulabilirler. Sorunu kavradıktan sonra, çözümü için adım atılmalıdır. Siz bu adımı atarken, önünüze taş koyanlar mutlak çıkacaktır, çünkü yaşanan tüm toplumsal sorunların maddi bir kaynağı vardır ve bu maddi kaynaktan nemalananlar sizin içine düşmüş olduğunuz kaybolmuşluk ve sorunun üstesinden gelebilme noktasında yetmezlik psikolojisinden çıkmanızı hiç durmadan engellemek isterler. Sorun bu taşlara hangi oranda takılıp kalacağınızla ilintilidir. Eğer engelleri aşmak istiyorsanız mutlaka bir çıkış yolu bulabilirsiniz, çünkü yaşamda değişmeyen tek şey değişimin kendisidir. Hiç kimse açlığa, sömürüye, savaşa, baskıya, zulme boyun eğmek zorunda değildir. Yeter ki insan kendi hür iradesini özgürce kullanabilsin…