Her savaş evde beslenen yılan gibidir. Gün gelir sahibini de zehirler.
Molla Demirel
…..
Karışıyor birbirine silah sesleri ve anaların çığlık sesleri.
Cenazeler geliyor dağlardan kentlerden
Bu cenazeler genç çocuklarımızın cenazesi
Kim vurdu demeyin emir saraylardan çocuklara
Vuruyor gençler bir birini.
Vurmasalar da vurulacaklar
Böyle emretmiş oturduğu koltuk
Ve omuzları altınla işlenmiş beyler
Bayramlık koçların değil çocukların kurban edilmesini istiyor
Töresi buymuş tarikat sahibi Halil İbrahim in
Duyun bu çığlıkları
Kulakları sağır ediyor çığlıklar
Bu cenazeler cenazeler
Vurulan köylünün ve işçinin çocukları
Vay dağlar başı dumanlı dağlar
Vay içime kan akıtan çığlıklar vay.
.
Çığlıklar çığlıklar genç kızların çığlıkları
Sevgililerinin cenazesine koşuyor gelinler
Koşuyor saçlarını yola yola genç kızlar
Çığlıklar çığlıklar anaların çığlıkları
Gözleri cenazeler arasında aradığı yavrusu
Baş uçlarında akan buluttan kara bahtları
Göğsüne vura vura koşuyor gelen cenazelere anneler
Taşa kesilmiş suskun babalar
Geleceğe umudu tükenmiş
Özgürce gözyaşını bile akıtamayan gelinler
Yorgun çaresiz bahtı karartılmış gelinler
Gelinler gelinler çığlıkları sabah uykusunda
Avlanan kuş çığlıkları sanki
Daha 25’inde bile değil dul kaldı gelinler.
.
Çığlık çığlığa çığlık çığlığa analar ve gelinler
Kim kopardı yaşamdan bu dal gibi gençleri demeyin
Vurdular birbirini gençler
Vurdurdular birbirine çocukları
Bakmayın öyle suskun öyle çaresiz gözlerime
Boyalı giysiler gibidir gülüşlerim
Beklenmeyen zamanlarda değil
Bilinen oyunlarla kanlı günleri yaşatıyor bize zaman
Suskun çaresiz babaların yanaklarından akan damlalar
Dalından koparılan meyveler gibi
Yaşamdan koparılan çocukların
Ardından akan gözyaşı.
.
Çığlıklar çığlıklar anaların gelinlerin
Ve kızların çığlıkları karışyor silah seslerine
Bu semahlarda uçan barış güvercinleri değil
Ormanlara köylere ateş döken çelik kanatlı kartallar
Bu bulutlar, bu akan nehir vurulmuş çocuklarımızın gözyaşı
Sabah uykusundaki kuş gibi avlanan, düşen
Yaralanan, sakat kalan gençlerin gözyaşıdır akan.
.
Çığlıklar çığlıklar çığlıklar içinde dört bir yanım
Yakın silahları cemseleri ölüm taşıyor evlerimize
Neden sınır ötesinde ölüme sürülür gençlerimiz
Var mı cenazelerimiz arasında bir yöneticinin
Ve bir zenginin çocuğu?
Siz bakmayın bana giysiler gibi boyamadır gülüşlerim
Akmasa da yanaklarımdan
Bir nehir gibi akar içime gözyaşlarım.
.
Çığlıklar çığlıklar çığlıklar duyun bu dağlardan
Yükselen çocukların ve genç gelinlerin çığlığı
Cemseler üzerinde yan yana uzatılmış taze fidan gibi bedenler
Bu bedenlerden akan su değil kan
Bu çıldırtan ses kentin kenar mahallelerinden, köy ve kasabalardan
Yükselen anaların, gelinlerin, nişanlı kızların çığlığı
Bu düğün türküleri değil bu ağıtlar evlat acısı kardeş acısı
Eş ve sevdalısını yitirenlerin çığlıkları
Vay dağlar başı dumanlı dağlar
Vay üstüne kara duman çökmüş kan yutan kentler vay.
.
Duyun bu yakılan ormanlardan yükselen kuş çığlıklarını
Görün köylere, kasabalara peş peşe gelen cenazeleri
Bu çığlıklar anaların, gelinlerin genç kızların çığlığı
Daha okul çağında çocuklar daha elleri değmemiş birilerine
Sevdalıların çığlığı
Siz bakmayın babaların yanında taş gibi duruşuma
Kan akıtır özgürlük kavgasına hazırlanan yüreğim
Yüreğimi kemiren ve kanatan çığlıklar bu çığlıklar
Sormayın kim vurdurdu bu sakat kalmış yaralanmış ve ölen gençleri
.
Haykırıyor başındaki yedi renkli tülbendi bayrak gibi
Havalandıran bir kız
İnletiyor çığlıkları yeri ve göğü
“Vurduruyorlar kardeşlerimizi başkanlar
Bakanlar koltuklarında kalsın diye
Kırın şu koltukların bacaklarını
Kırın bacaklarını
Bunlar oldukça vurulacak kardeşlerimiz
Vay halimize vuracaklar birbirlerini kardeşlerimiz
Karışıyor gözyaşları kuşların anaların
Ve sevdalı gençlerin çığlıkları birbirine.
.
Çığlıklar çığlıklar çığlıklar
Yanıyor ormanlar, yanıyor yürekler
Çoğaldıkça çoğalıyor fidan gibi gençlerin cenazeleri dağlarda
Şehirlerde köylerde ve kasabalarda
Vay dağlar başı dumanlı dağlar vay acılar içindeki yüreğim vay
Bilmez mi bu zulüm bu lanetlik tahrikatlar
Yarış atları gibi bilim ve teknik koşuyorsa geleceğe
Engellenemez doğrular
Ve engellenemez dünyada yaşananların duyulması
Bu yanan ormanları yıkılan köyleri kasabaları görmeyen gözler vay
Vay analar gelinler kızlar çığlıklarınızı duymayan kulaklara
Vay vay vay!
.
14.01.2024
Molla Demirel