Almanya’da 8 Ocakta başlayan çiftçilerin protesto gösterileri ikinci haftasına girerken olayların gelişiminde ülke siyasetçilerinin ve güvenlik güçlerinin bu gösterilere karşı takındıkları tavırlara dikkat çekmek istiyorum. Almanya genelinde 240 bin çiftlik olup burada çalışanların sayıları 550 bine yakın. Bu çiftliklerin ülke ekonomisine yıllık katkıları 70 milyar Euro civarında. Peki bu denli geniş çalışma alanı olan çiftçiler neden binlerce traktörlerini yollara çıkararak eylem yapıyorlar?
Türkiye TV kanalları iç siyasi tartışmalara ağırlık verdikleri için bu konu derinliğine araştırılmıyor.2024 yılına kadar Almanya hükümetleri çiftçilere destek amaçlı politikalar izliyorlardı. Yani; çiftçilerin kullandıkları mazot desteği, tarım araç ve makinaları vergi dışı tutuluyordu. Amaç çiftçilerin üretimlerinin daha rahat biçimde sağlamaları hedefleniyordu. Alman tarımı yüzde yüz oranda makineleştiği için mazot giderleri devletçe destekleniyordu.
Dünyanın genelini saran hayat pahalılığı Almanya’da da kendini son üç yılda daha da etkili biçimde hissettirmeye başladı. Almanya’daki koalisyon hükümeti 2024 yılı bütçesinde tedbir amaçlı bir takım giderleri kısma amaçlı kararlar aldı. Bu kararların içinde çiftçilere yapılan devlet desteğinin azaltılması, mazot giderlerindeki devlet yardımının azaltılması, tarım makinalarının vergi içine alınması gibi kararlar gündeme gelince Alman çiftçileri de bu kararları protesto etmek için eylemlere yani demokratik haklarını kullanmağa başladılar. Önceleri bölgesel olan gösteriler ülke geneline yayılmağa başladı.
İşte burada dikkatimizi çekenler TV ekranlarında görülmeğe başlandı. Binlerce traktörlerle yolları kesen çiftçilere güvenlik güçlerinin en ufak bir müdahalesi bulunmuyor. Hatta traktör konvoyları ana yollarda kortej halinde giderlerken önde iki üç adet polis arabası korteje yol açıyor, arkadan gelen en az iki polis minibüsü de olası kazalara karşı koruyuculuk görevi yapıyorlar. Gene büyük yerleşim alanlarında binlerce çiftçi ellerinde pankartlarla gösteri yapıyor, güvenlik güçleri çevre güvenliği dışında hiçbir müdahalede bulunmuyor.
Taşınan pankartlar içinde en fazla dikkat çekeni ise ” ÇİFTÇİLİK ZAYIFLARSA ÜLKE ZAYIFLAR ”Yapılan gösterilerde hiçbir taşkınlığa meyden verilmiyor. Öyle ki Alman ekonomi bakanı ailesi ile tatilden dönerken geminin yaklaşacağı limanı çiftçiler işgal edince bakan gemiden inemedi. Polis bu olayda dahi müdahalede bulunmadı. Siyasiler verdikleri demeçlerde çiftçileri ne vatan düşmanı, ne de dış güçlerin uzantısı olarak nitelemedikleri gibi çiftçilerin eylemlerinin haklı olduğunu da vurgulamaktalar.
Kamuoyunda yapılan eylemlerin DEMOKRATİK HAK ARAMA eylemleri olduğunu belirterek çiftçilerden yana olduklarını belirtiyorlar. On beşinci gününe yaklaşan eylemler ülke genelinde bir takım sıkıntılara neden olsa da haklarını geri alana kadar eylemlerine devam edeceklerini bildiren çiftçilerin bazı gösterilerine bakanlardan da katılıp konuşma yapanlar oluyor.
Tarım bakanlığı görevini yürüten Türkiye kökenli CEM ÖZDEMİR soruna çözüm bulabilmek için çiftçi kuruluşları ile görüşmeler yapıyor. Kısacası demokratik hak arayışların gerek güvenlik güçlerinin gerekse siyasilerin olumlu tutumları ve de çiftçilerin aşırıya kaçmayan eylemleri demokrasiden ne anladığımızı bir kez daha ortaya koyuyor Almanya’da…