23 Yıl önce Gölcük depreminden birkaç saat sonra Devletin kurtarma ekipleri, hükümetin başbakanı Ecevit ve bakanlar en kısa sürede deprem bölgesine ulaşırlar ve kurtarma ekipleri göçüklerin başında “Kimse var mı” diyerek en kısa sürede müdahale ederken, bugün yani 23 Yıl sonra “Kimse yok mu?” diye çığlık atan göçük altında kalan vatandaşlarının yardımına iki gün sonra ancak varabilen, gerekli organizasyondan yoksun müdahalelerle ONBINLERCE İNSANIN ölümüne sebep olanlar bütün pişkinlikleri ile açıklamalar yapıyor ve yine algı yaratma yöntemiyle kendilerini aklama yoluna gitmeye çalışıyorlar.
Deprem bölgesinde “devlet nerede” diye isyan eden depremzedeler, hala ulaşılamayan köyler, ulaştırılamayan gıda, hijyen maddeleri, tuvaletler, çadırlar ve göçük altından hala çıkarılamayan cesetler.
Bir taraftan da alelacele kaldırılmaya çalışılan enkaz ve el altından yandaşlara verilen ihaleler, bir yıl içerisinde, bilim adamlarının uyarılarına kulak tıkayarak yapacaklarını söyledikleri Deprem konutları!
Çok değerli okurlarım daha önceki köşe yazılarımda bir bilimsel gerçeği dile getirmiş ve şöyle demiştim, “Toplumun manevi yaşamını belirleyen içinde yaşadıkları ekonomik sistemin bir yansımasıdır “
Evet bugün ülkemizde yaşanan ekonomik sistem, emperyalist kapitalist sistem. Bu sistemin egemen sınıfı bir yandan azami kar hırsı için iktidarı da elinde tutarak devletin bütün kurumlarını kendi kar hırsları uğruna kullanmakta ve sınıf karşıtı olan emekçileri ve yoksul halkımızı sömürerek kendi ihtişamlı yaşamlarını sürdürmek için her türlü baskıyla bir yandan basın yayın organlarını susturup kapatırken yükselen halk muhalefetini susturmak için de her yola başvurmakta tereddüt göstermemektedirler.
Güneş balçıkla sıvanmaz. Halk artık yaşanan bu deprem felaketiyle birlikte iktidara olan güvenini kaybetmiştir.
Gelecek en azından demokratik teamüllerin gerçekleşeceği yeni bir halk iktidarına gebe görünüyor.
Gün bugün, derlenip dürülmesin bayraklar,
Motorları maviliklere süreceğiz ve güneşin sofrasını kuracağız diyerek bu severlik bu kadar dostlar diyelim.
Kalın sağlıcakla…