“Evet, 15 canımızı aldı ama toprakta suya doydu”
Diyen bir tarım bakanımız var!…
50 bin canımızı kaybettik ama depremin ne olduğunu gördük, iyiki bu deprem oldu, yeni binalarımızı ona göre yaparız mı demek gerekiyor sayın bakan?
Sahte üniversite diplomalalariyla bürokrat, milletvekili sivil toplum örgütü başkanlığı yapılan bir garip ülke!
Hizbullah terör örgütüne ” terör örgütü ” değil diyen Hudapar ile ittifak yapan bir cumhur ittifakı!
Depremde toplanma yerlerini imara açıp yandaşlara peşkeş çeken, hala çadır bile alamayan, alanlarında yağmur sularının altında mağdur olduğu bir ortamda alel acele yandaşlara adrese teslim ihalelerle yaptırılması istenen deprem konutları!…
Kıymanın 300 TL., yumurtanın 3tl ile 6tl arasında satıldığı, peynirin 200 tl.ye ulaştığı, yoksul halk kitlelerinin gıdaya erişiminin mümkün olmadığı bir zamanı yaşatan bir iktidar.
Konut fiyatlarının % 153.1 arttığı ve mutlu azınlığın dışında kimsenin bir ev alma hayali bile kuramadığı ortalama konut fiyatının 2 milyona dayandığı bir dönem.
Yiğit muhtaç oldu kuru soğana, kilosu 20 TL.
Üretimden kopmuş, ithalatta ihracat arasındaki makasin kapanması ( 26.5 milyar fark),mümkün görünmeyen bir ekonomi.
İktidarda kalabilmek için her yolu mubah gören tek adam rejimi yolun sonuna geldiğini görerek toplumsal ahlaki değerlerinde hiçe sayıldığı bir yola girmiş bulunuyor.
Toplumsal ahlaki belirleyen şey, içinde yaşadıkları sosyo- ekonomik düzenin manevi hayata yansıması ve egemen sınıfla emekçi halk kitlelerinin ahlak yapısını oluşturan maddi hayattır. Sınıfsal çıkarları gereği egemen sınıftan yana mı, yoksa emekçi halk kitlelerinin özlem ve taleplerini dile getiren siyasi olusumlardan yana bir seçim yapmak, artık önümüzdeki 2. Yy.lı yoksulluğun, felaketlerin, özgürlüklerin yok edildiği insanın değil rantin önemli oldugu, baskı ve zulüm duzenine mi, yoksa bir gerçek halk iktidarında yaşamak mı?
15 mayıs ülkemizin aydınlık günlerinin başlangıcı olması dileğimle…
Hoşçakalin değerli okurlarım.