Kılıçdaroğlu’nun açıklamasını tam anlamış değilim. Belki biraz daha beklemek gerekir. Eğer bu Erdoğan’ın elinden bir kozu almak ise, şartlar epey değişti.
Başörtüsü sorunu, meclisteki CHP ve HDP dahil bütün partilerin desteği ile çözülmüştü. Ne üniversiteye giriş sorunu var ne de kamu kurumlarında çalışma sıkıntısı. Tam tersine 10 küsur yıldır başörtüsü personel alımından atamalara, mülakatlardan ihalelere kadar ayrıcalık haline geldi.
İran’daki kadın özgürlük mücadelesi konusunda siyasetin sessizliği zaten rahatsız edici idi. Üstüne şimdi bir de bu eklendi.
İhtiyaç varmış gibi Kılıçdaroğlu nun Balıkesir mitinginde, bütün imamları atayacağız demesi
ve AKŞENER in mafya liderlerinden Sedat Bucak’ı ziyareti gibi.
10, 15 yıl önce başörtüsü ve türban bir mağduriyet sembolü idi. Üniversiteye giremiyoruz, devletten dışlanıyoruz istismarı vardı.
Bir geçiş dönemi yaşandı. Üniversiteden parlamentoya, kamu kurumlarında baş örtüsü sorun olmaktan çıktı.
Hatta baş örtüsü tam tersine ayrımcılık ve ayrıcalık sembolüne dönüşerek bir eşitsizlik aracına dönüştü.
Mülakatlarda baş örtüsü, liyakatin önüne geçti.
Hal böyle olduğu halde neden tekrar baş örtüsü gündeme taşındı.
Tam da dünya kadın hareketinin başörtüsü zulmü karşısında harekete geçtiği bir dönemde ilginç bir hamle.
Mahsa Amini mezarında ters dönmüştür herhalde.
Bekleyip göreceğiz.