Bu sabah kendini çok iyi hissediyordu.
Sekiz aydır tutulduğu yoğun bakımdan çıkarılmış servise alınmış en nihayetinde de bugün taburcu edilecekti. Serviste tutulduğu bir kaç gün boyunca düzenli olarak egzersiz yapmış normal beslenmeyle de kendini toparlamıştı.
Hastaneye gelen annesi taburcu işlemlerini yapmış evlerine dönmüşlerdi. Kendini evde bulunca çok mutlu hissetti. Doğruca odasına geçti her şey bıraktığı gibiydi yatağı üzerinde bilgisayar olan çalışma masası kitaplığı, dolabı duvara asılı olan tuttuğu takımın posterleri falan her şey aynı hatırladığı gibiydi. Sanki sekiz aydır evden uzakta bitkisel hayatta değilmiş evden dün ayrılmış gibiydi her şey. Salona geçti televizyonu açtı. Annesi mutfakta yemek yapıyordu. Elindeki kumandayla kanalları gezmeye başladı. Ama oda ne bir gariplik vardı, dolaştığı kanallarda her türlü dilde yayın vardı. Üstelik bu uydu üzerinden yayın yapan kanallar değildi yerel milli kanallardı. Şaşkınlık içinde mutfakta yemek yapan annesine seslendi” anne televizyona yeni anten mi, uydu falan mı bağlantınız? “hayır oğlum nereden çıktı bu aynı her şey bir şey değiştirmedik biz.” yayınlar değişmiş değişik geldi bana.. “değişti oğlum çok şey değişti.
Annesiyle beraber öğlen yemeğine oturdular, annesi öğlen haberlerini açtı. Haberleri veren sunucu renkli gömleği içinde güler yüzeyle vergi indirimi haberini verdi önce, sonra ülkede artık enerjinin güneş ve rüzgar enerjisiyle temin edileceği haberini sundu ardından buna benzer bir kaç haber daha ama ilginçtir siyasetten tek bir haber bile yoktu bültende, spor haberlerine geçildiğinde katıldığı yarışmalarda ülkenin kazandığı madalyalar ve takımların aldığı başarılı sonuçlar verildi. Çok şaşırmıştı gerçekten. Yemekten sonra dışarı çıktı. Sokakta karşılaştığı insanlar tebessüm edip gülümsüyorlardı ona karşılık verdi. Mahallenin kasabının önünden geçerken vitrindeki fiyatlar dikkatini çekti, fiyatlar çocukluğundan hatırladığı fiyatlar gibiydi dayanamadı kasaptan içeri girip tezgahta beyaz önlüğü içindeki kasaba sordu “afedersiniz bu vitrindeki fiyatlar gerçek mi? Soruyu tebessüm içinde cevapladı kasap” evet bunlar gerçek fiyatlarımız..
“iyi ama bu kadar ucuz olamaz açıklayabilirmisiniz bunu bana?
” şaşırmanıza gerek yok genç adam artık tüm kesimlerimiz yerli hayvanlarımızdan, yaylalarda yasak kalktı, yem ucuzladı ve devletin teşviği ve desteği var parakende de KDV kalktı haliyle bollaştı et ve fiyatlar düştü. Teşekkür edip ayrıldı kasaptan, manavın önünden geçerken tezgahta ki sebze ve meyveler dikkatini çekti şekilleri muntazam olmasa bile kokuları ve canlılıkları acayip dikkat çekiyordu. Yürüyerek sokağın köşesindeki gazete satılan büfenin önüne geldi. Her zamanki alışkanlığıyla teşhirdeki gazetelere şöyle bir göz gezdirdi.
İkinci büyük şoku burada yaşadı.
Çeşitli dillerdeki gazetelerde tek bir kötü haber yoktu. Dayanamadı aldı bir tanesini eline baktı gözlerine inanamıyordu ne bir kaza haberi, ne bir yolsuzluk, ne bir kadın cinayeti, ne bir savaş haberi vardı.
Aklı karışık bir vaziyette caddeye atı kendini, onun yolda gören araç durup geçmesini bekledi. Şaşkınlık içinde yolun karşısına geçti. Biraz dinlenmek ve bir çay içmek için mahallenin kahvesine girdi. Gördüğü manzara onu bir kez daha şok etti. Karşı duvarda kocaman içi kitaplarla dolu bir kitaplık masalarda oturan kitap okuyan insanlar gördü.
Oturup bir çay söyledi kendine açık olan televizyonu izlemeye başladı. Bir müzik kanalında program vardı ilginç olan şarkıların her dilde olmasıydı. Hatta kendi ana dilinden şarkılar bile vardı, iyide bu dilde yayınlar yasak değilmiydi. Anlam veremedi. Yan masada ki konuşmalara kulak kabarttı sonra masada oturan bir gurup insan aralarında sohbet ediyorlardı.
“ya ne iyi oldu bu yasakların kalkması diyordu biri.” evet ya artık köyüme rahatça gidebiliyorum toprağımı bahçemi gönül rahatlığıyla sürebiliyorum diyordu diğer biri. Bir diğeri “vergilerin inmesi isabetli bir karar oldu diyordu. Diğeri parlamento da çok dilli demokratik cumhuriyet temelinde bir yapılanmanın şeffaf ve adil geçen seçimlerin, adalet sistemindeki köklü değişimden mesela artık düşünmenin suç olmaktan çıktığını cezaevlerinde siyasi tutuklu ve hükümlünün olmadığından bahsediyordu. Karşısındaki yerel yönetimlerin özerk hale gelmesi ve güçlendirilmesinin eyalet sistemine geçişin, her eyaletin kendi içinde bölgesine göre ana dilinin resmi olarak kabul görmesinden bahsedip konuşmayı destekliyordu. Bir başkası hayvan haklarının yasallaşmasından yüz kızartıcı suçlarda ceza indirimi uygulanmamasından konuşuyordu. Diğeri özelleştiemelerin son bulmasından yerli üretime destek verilmesinden, tüm ülkedeki birlikte örgütlenen, birlikte ortak hareket eden kooperatif lerin önemine dair konuşuyordu. Başkası geçmişle hesaplaşılıp tüm Faili meçhullerin ortaya çıkarılmasından adaletin önüne çıkarılmasından hoşnutluğunu dile getiriyor sınır ötesi operasyonların bitmesini komşularla iyi ilişkilerin yeniden kurulmasını ticaretin yeniden canlanmasına parmak basıyordu. Yanındaki mazotun ve benzinin, alkolün, sigaranın üzerindeki ağır vergilerin kalkmasındaki ülke içinde ticaretin canlanmasını asgari ücretin yoksulluk sınırının üstüne çekilmesini esnafın memurun, işçinin halinin düzelmesini, sendikaların artık devlete göre değilde temsil ettikleri kurumlara göre hareket etmesini konuşuyor olmasını ağzı açık dinledi.
Ne oluyordu gerçekten bu ülkeye ne olmuştu böyle. Tüm bu konuşulanlar gerçekmiydi? Televizyonda gördükleri, yolda karşılaştıkları tüm bu şeyler gerçekmiydi. Kahveden dışarı attı kendini kafasını kaldırıp etrafı şöyle bir süzdü. Her dilde tabelalar, birbirine gülümseyen insanlar, trafik de birbirine saygılı yol veren insanlar Allahım neler oluyordu böyle. İçi içine sığmıyordu. Sevinç içinde eve koştu kapıyı çalıp seslendi “anne anne anneee..
” buradayım oğlum buradayım nihayet uyandın aylardır hareketsiz yatıyordun Allahım çok şükür sana oğlumu yeniden verdin bana.. Buradayım oğlum yanındayım
“anne ne oldu bana neredeyiz biz?
” hastanedeyiz oğlum sekiz ay evvel bir milli maç çıkışı sen balkonda otururken maganda kurşunuyla vurulup komaya girdin o gün bügündür yoğun bakımda yatıyorsun..
“vuruldum mu? Aylardır burada mı? Yatıyorum? Gördüklerim tanık olduklarım rüyamıydı yoksa? Madem rüyaydı neden uyandım ben of ya of…
İ. Akan