Günlerden 8 Eylül 1922. O günlerde adı Nif bu bölgenin, Kemalpaşa adı henüz konulmamış. Mustafa Kemal Paşa İzmir’e doğru yıldırım hızıyla inen ordumuza komuta ediyor, bizzat yönetiyor KURTULUŞ SAVAŞINI.
Mustafa Kemal Paşa toz toprak içinde kalmış bir şekilde aracından iniyor, çevredekiler meraklı bakışlarla süzüyorlar, bu gelen kim ola ki? Aralarından yaşlı bir amca tanıyor, gözlerinden yaşlar süzülerek ona doğru koşuyor. ‘Kemalim, Kemalim gelmiş. Kemal Paşa’nın boynuna sarılıyor, bir süre öyle kalıyorlar.
O gün Güneş batmak üzereyken Kemal Paşa önce İzmir’e doğru hareket etmek istese de yanındakiler uyarıyorlar. Bir yanda Rum istihbaratı, diğer yanda yerli işbirlikçi çeteler Paşa’ya suikast planlıyorlar, yola çıkmak hiç de emniyetli değil. Nif o geceyi güvenli geçirmek için iyi bir yer. Nif’liler saklıyor Paşa’larını yanlarında. Efeler, kızanlar güvenliği sağlıyorlar.
Sabah saatlerinden itibaren İzmir’den yükselen dumanları görüyor Mustafa Kemal Paşa, üzülüyor, hüzünleniyor. Koca bir şehir tarihiyle, kültürüyle, anılarıyla birlikte yanıyor… Zaman geçmek bilmiyor bir türlü Paşa ve yanındakiler için. Artık kesin zaferin müjdesi bekleniyor uzunca bir süre geçiyor. Sonra süvarilerimizin atlı kolordu komutanı Fahrettin Altay komutasında İzmir’e girdikleri haberi geliyor. Hemen ardından İzmir Hükümet Konağına Ay Yıldızlı bayrağımızı Yüzbaşı Şerafettin çektiğini öğreniyorlar. Sanki hiç bitmeyecekmiş gibi gelen o çileli günler, esaret yılları artık bitmişti. Halkımız o yılları aç açık, perişanlık içinde yaşamıştı, büyük sıkıntılar çekmişti. Sonunda özgürlüğümüzü yeniden geri kazanmıştık. Bu uğurda tüm bir halk seferber olmuştu, birçok insanımız yaralanmış, sakat kalmıştı. Çok şehidimiz vardı. Cesurca vuruşup kazanmıştık işte, ötesi var mıydı?
Yunan yakıp-yıkıp kaçıyordu artık.
Mert dayanır namert kaçar,
Meydan gümbür gümbürlenir,
Şahlar şahı divan açar,
Divan gümbür gümbürlenir.
‘BAŞARDIK SALİH, BAŞARDIK’ der Paşa. Salih Bozok yaşlı gözlerde yanıt verir ‘ Evet Paşam Başardık. Sarılırlar birbirlerine.
Mustafa Kemal Paşa siyah dumanlar içinde kalan İzmir’i izlemektedir. bir süre izledikten sonra ‘ Bütün cihan işitsin ki efendiler artık İzmir hiçbir kirli ayağın üzerine basamayacağı kutsal bir topraktır.’ der.
İzmir’in dağlarında çiçekler açar,
Altın gümüş orda sırmalar saçar,
Bozulmuş düşmanlar yel gibi kaçar,
Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa,
Adın yazılacak mücevher taşa.
Eski Meclis başkanı ‘ ne münasebet, 9 eylül’ müş İzmir’in kurtuluşu’ falan gibi münasebetsiz bir laf etmiş. Kendisinin bu konuda öğreneceği çok şey var, eğer biliyor da bilmezden gelmiyorsa o zaman başka.
Bu Münasebetle herkesin 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı kutluyorum.
Bu yıl 9 EYLÜL’ü daha bir coşkulu kutlayacağız.