Edirne’nin cumartesi pazarını hepimiz öğrendik.
Bu pazara Bulgar’lar pasaportsuz geliyor, tüm ihtiyaçlarını buradan alıyorlar.
Bir pazar esnafı “Türkler gelmesin bu pazara. ‘Off bu ne ya, iki yüz lira olur mu?’ diye söyleniyor, bir şey almıyorlar. Bulgar’lar sessizce alışveriş yapıyor”…
Pazarcı haklı, Türklerin Bulgaristan pazarında ne işi var?!..
Yirmi küsur yıl önce, fason tekstil işi yapıyordum.
Bize dikim işi veren şirket aynı zamanda Gürcistan’da da fason dikim fabrikası kurmuştu. Fikret isimli şirket sahibi bize Gürcistan’ı şöyle anlatmıştı ” Orada gündüz elektrikler kesik olduğu için fabrikalar gece çalışıyor.
Gürcü kadınlar fabrikaya gelirken yanlarında çocuklarını da getiriyor ve onlar için ücret istemiyorlar. Bunun nedeni, işten birilerini çıkarırsak çocuklarını getirenleri çıkarmayı düşünmeyelim”
Bugün haberler de fındık üreticilerinin mahsul toplarken yaşadıkları sıkıntıları izledim.
Fındık toplayacak işçi bulamadıklarını, önceden Gürcü’lerin geldiğini ama şimdi 500 TL yevmiyeyi beğenmedikleri için gelmediklerini anlattılar.
“Bizim 500 TL miz onların 75 Lari’si. Önceden bizler Gürcistan’a ucuzluk var diye giderdik şimdi onlar ucuz diye buraya gelip alışveriş yapıyorlar”…
SSCB sonrası ülkemizde, bu ülkelerin kadınlarına, (savaşçı) anlamına gelen Natasha ismini aşağılamak maksadıyla takmışlardı.
Seviyeyi daha aşağı çekmeyeceğim!…