Seksenli yılların ortaları adana’dayım delikanlı çağlarım. Hani şu başımda kavak yellerinin estiği, dünyayı ben yarattım havalarının olduğu kanımın damarlarımda deli gibi aktığı, çalışmaktan kalan boş zamanlarda saatlerce adana sıcağında toprak sahalardan çıkmadığım zamanlar.
O dönem futbol günümüzde ki gibi endüstriyel hale gelmemiş, bir nebze de olsun amatör ruhunu koruyordu. Ortalıkta iddaa denilen şaibeli oluşum yok, gariban bir spor toto var ondan da en az oniki maç tutturursan para alıyordun. Ve bırak oniki maçı ondört maç bile tutturan oluyordu. Beraberlikle bir puan galibiyete iki puan verildiği o futbolun masum olduğu zamanlardı.
Ama bir efsane futbolcu vardı ki hepimizin gol attığımızda Maradona’yım diye bağırırdık.
Dedim ya seksenli yılların ortası diye. Ülkenin üzerinden silindir gibi 12 Eylül cuntası geçmiş, üç yıllık askeri vesayet döneminden sonra yapılan seçimlerde bugünün iktidarının temel taşları olan anavatan partili Özal dönemi başlamıştı. Yani benim memurum işini bilir dediği dönemler. Hayali ihracatlar, naylon faturalar patlamış, ithalat serbest bırakılmış, ülke adeta kabuk değiştiyordu.
Bu değişim rüzgarından doğal olarak evler, eşyalar, insanlar da etkileniyordu. Evin salonunun baş köşesindeki dantel örtü altında ki siyah beyaz televizyonların yerini renkli televizyonlara bırakıyordu.
86 Meksika dünya kupası yaklaşıyor bende rahmetli babamı ha bire dünya kupası başlamadan eve bir renkli televizyon alması için sıkıştırıyorum. Ve nitekim o renkli televizyon bir sabah vakti babamın İzmir sayahati dönüşü geldiği taksiden çıkıp evimizin içine girecekti. En çok ben sevinmiştim renkli televizyona acayip mutlu olmuştum.
86 dünya kupası yaza denk geliyor, adananın meşhur sıcakları malum ve aynı zamanda ramazan ayı. Her akşam maçın biri saat 21 de diğer maç ise 12 naklen yayınlanırdı.
Tabi ben uyumamak için kendimle savaşır her iki maçı da naklen izler Maradona ya bir kez daha hayran olurdum. Mesela dünya kupasından evvel ingiltere’nin Falkland adası işgali nedeniyle çıkan savaşta yüzlerce arjantin askerinin öldürülmesi, arjantin İngiltere maçının önemini başka bir boyuta getirmişti. Ve o maçta Maradona elle attığı gol için o benim elim değil tanrının eli diyerek golü ölen arjantin askerlerine adayacaktı. Sonrasında orta sahadan aldığı bir topla tüm İngiltere oyuncularını çalımlayıp ikinci Golü atacak kalbimizi bir kez daha kazanacaktı. Daha sonra Almanya ile oynadıkları final maçında gol atamasa bile verdiği son golün pasıyla dünya kupasını kaldıracaktı.
Daha sonra o Almanya ile bu sefer İtalya 90 dünya kupasının finalinde tekrar karşı karşıya gelecek ama Brezilyalı orta hakemin verdiği tartışmalı bir penaltı ile dünya kupasını Almanya alacak, maçtan sonra yapılan seranomide Maradona göz yaşlarını tutamayacak kalbimizi bir kez daha kazanacaktı.
Yoksul bir çocukluktan geliyordu Maradona. Şehrin varoşlarında kalabalık bir ailede büyümüş toprak sahada o küçücük bedeniyle daha o küçücük yaşlarında fart edilmeye başlamıştı. Sonrası rüzgar gibi esti zaten 78 dünya kupasında cunta yönetiminin idaresinde olan arjantin de yapılan Dünya kupasına yaşı çok genç henüz çocuk diye alınmamış, 82 ispanya dünya kupasında büyük umutlar bağlanmasına rağmen brezilya ile oynanan maçta rakip oyuncuya attığı tekme ile gördüğü kırmızı kartla hayal kırıklığı yaratmıştı. Sonra Barselona transferi, ardından gelen Napoli transferi ki dediğim takımlar bakmayın şimdiki konumlarına o dönem mesela Barselona cunta takımı real madrid gölgesinde, Napoli ise zengin aristokrat milan ve torino gibi şehirlerin takımları inter ile yuventus’un altında takımlardı. O dönemin Napolisini günümüzün amed sporu olarak görebiliriz. Ötejikeştieilmiş ve hor görülen.
İşte Maradona o Napoli yi İtalya’nın ve Avrupa’nın zirvesine taşıyacaktı.
Bu İtalya aristokrasisi ve vatikanın tepkisini çekmiş Maradona’nın uyuşturucu kullanıcısı diye ceza almasına ve çöküş dönemine girmesine Sebeb olacaktı.
Evet Maradona yoksulluktan gelmiş ün ve şöhretin büyüsüne kapılmış lümpen bir hayat sürmüştü. Ama bu onun hayata bakış açısını değiştirmemiş her zaman ezilenin yanında olmasını engellememişti.
Devrime olan inancını hiç kaybetmemiş Che ve fidel hayranlığını hiç gizlememişti. Hatta Che dövmesini koluna kazıtacak kadar. Çok hızlı yaşadı. Magazin sayfalarını çok meşgul etti bir dönem. Ama tepeden tırnağa kadar futbolcuydu. Kıyaslama yapmak için demiyorum ama bana göre Pele den bile büyük topçuydu.
Ve hızlı yaşadı genç öldü. Cesedi yakışıklı oldu. Kalbi bu fırtınalı hayata fazla dayanamadı.
Ama o çok büyük bir efsanemdi ve hep öyle kalacak. Attığı ve attırdığı goller hiç unutulmayacak. O hep kalplerimizde küçük dev adam olarak hep 10 numara kalacak. Devri daim olsun.
Güle güle Maradona….
İ. Akan