Klaros Antik Çağda Anadolu’da en önemli ve uluslararası niteliğe sahip kehanet merkezlerinden birisi ve aynı zamanda ve kadın bilicilerin egemenliğinde kurulmuş bir merkezdir. Menderes’te Klaros Felsefe Akademisini kurarken böylesi bir kehanet merkezinin küllerinden geleceğin felsefesini inşa etmeyi hedefledik ve “felsefe yaşamdır” diyerek yola çıktık.
16-21 Haziran 2022 tarihlerinde Ahmetbeyli’de düzenlediğimiz Klaros Felsefe Sanat Kehanet Festivalinde felsefeciler, sosyologlar, iktisatçılar, sanatçılar, emek örgütü temsilcileri, gazeteciler, astrologlar, yazarlar, eğitimciler, yerel yönetimciler son derece geniş bir bağlamda içinde yaşadığımız dünyayı anlamayı ve geleceğe dair öngörülerde bulunmayı hedefleyen sunumlar yaptılar. Bütün bu sunumların ortak paydası felsefeydi, çünkü felsefe bizatihi bir anlamı olmayan hayatını anlamlı kılmak isteyen insana kendini daha iyi tanıma ve kendini var etme şansını veren yegane araçtır.
“Bilgelik Sevgisi” anlamına gelen felsefe, geleneksel olarak, yaşamımızı ve onu oluşturan unsurları sorgulamanın bir yoludur. İşte burada felsefenin en ilginç ve en çekici yönü ortaya çıkar: felsefede, en geniş anlamıyla, düşünen de üstünde düşünülen de insanın ta kendisidir. Bir doğa varlığı olmanın ötesinde, bilmeye, erdemi bulmaya çabalayan, kendini ve evreni bilimlerin de üstüne çıkarak anlamaya çalışan, yazgısını değiştirmeye çabalayan, olağanüstü güzellikte sanat eserleri yaratan, kendi türünden canlıları diri diri yakabilen, gülen, ağlayan—kısacası—en üst düzeyde iyilik ve en üst düzeyde kötülük olanağına açık insan.
Yaşamak bir zanaat, kendine özen gösterme zanaatidir. Sahici yaşam yaşama katılmaktan vazgeçmek değil, aksine yaşamın özüne bağlanmaktır. Sorgulanmış hayat, sıradan yaşamın küçük anlarını boşa harcamaktansa anlamla doldurduğumuz ve bu anların birikiminden amaç çıkardığımız bir hayattır. Tam da bu anlamda Sokrates “sorgulanmamış bir hayat, yaşamaya değmez” demiştir.
Felsefenin özü tutku ve serüvendir. Ve bu serüven kendi yaşamımızdır. Eski Yunan’da Sokrates’ten beri irdelenmemiş bir yaşamın yaşamaya değmeyeceğine inanılır. Felsefenin ayrıcalığı, bence, insana kendini daha iyi tanıma ve kendini var etme şansını vermesindedir. Amaçlarla araçların iyice birbirine karıştığı, kitlelere “doğru”ların ilaç gibi verildiği, teknolojik ve ekonomik gelişmelerin bize büyük bir özgürlük sağladığı fikrinin gittikçe daha tartışmalı bir hale geldiği ve, sonuçta, insanın “Ben neyim?” sorusunu her zamankinden daha büyük bir şaşkınlıkla sorduğu çağımızda felsefeyi her türlü dogmatizme ve zihinsel uyuşukluğa karşı benzersiz bir panzehir olarak görüyorum.