Geciken bir hayalin peşinden gidiyorum. Hoşça kalın dostlar.
İstanbul Havaalanı.
Casablanca denizden elli bir metre yüksekte. Dünyanın ikinci büyük İsa heykeli bura da. Kalede Che’nin evi müze yapılmış. Che’nin bu kalenin komutanlığını yaptığı anlatılıyor. Habana’dan feribot ile karşıya kısa bir yolculuk ile geliniyor.
Habana’da ikinci gün fotoğrafları. Fotoğrafların hep bir hikayesi var. Günlük anlatmak lazım, sonra unutuluyor. Facebook da elimden geldiğince yapmaya çalıştım.
Eski Habana’yı yürüyerek gezdiğimiz için yazmaya gücüm ve zamanım yetmiyor. Fırsat buldukça yazacağım.
Benim gözümden Küba.
Cespedes, Küba bağımsızlık savaşı liderlerinden, oğlu esir düşer. Ya oğlun ya ülken ikileminde ülkesini seçerek oğlunu kaybeder. Küba’nın babası ünvanı verilen Cespedes, Josef Stalin ile aynı hikayeyi yaşamıştır. Küba bağımsızlık savaşı liderleri içerisinde iki kişi sosyalisttir. Raul Castro ve Che Guevara. Fidel Castro yurtsever bağımsızlıkçı fikirlere sahiptir. Ta ki devrimden iki yıl sonra domuzlar körfezi saldırısına kadar. Sosyalist devrim fikrini bu dönem kabul eder. Devrimin önemli liderlerinden biri de Jose Marti’dir. Havana havaalanına ismi verilmiştir. Che Guevara çalışma ofis binası girişinde yer alan Nazım Hikmet ile ilgili söylediklerinin bulunduğu tabela fırtınada uçmuş, şimdi içeriye aldıklarını gördük. Che Meksika’da cezaevinde kaldığı sırada diyor ki “Nazım Hikmet’in o güzel şiirleri nasıl yazdığını şimdi anladım”. Devrim müzesinde, devrimin önderlerinin Meksika’dan Küba’ya geliş hikayeleri var. Amerika’nın Domuzlar Körfezi’nde yenilmesi hikayesi var. Liderlerin kullandığı otomobilleri gördük.
Plaza Vieja meydanında yağmura tutulduk. İspanya meydanlarında olduğu gibi meydan çevresi kafe lokantalarla çevrili. Sundurmaların altındaki masalarda oturup yağmuru seyrediyoruz. Hazırlıksız yakalandık, ne yağmurluğumuz var ne de şemsiyemiz. Oysa ev sahibimiz Barbara bir köşeye bizim için iki şemsiye bırakmış. Buraya gelecek arkadaşlar, yağmurluk alın yanınıza. Kalın giysiler almayın. Mart ayındayız, yağmur yağsa da yaz sıcaklığında. Çorap, atlet almayın, spor ayakkabı bile fazla. En kullanışlı ortopedik sandalet. Yemek olarak her şey var. Nerede arayacağını biliyorsan. Günlük yaşamın işleyişi farklı olduğu için olayları çözmek zor. Vatandaşa karne ile verilen ekmek iki peso, özel fırından alırsa elli peso. Anlatılması ve anlaşılması zor. Daha detaylı anlatmak gerekir. Devlet her vatandaşa yatacak yer, yaşayabileceği kadar yiyecek veriyor
Havana da kaldığımız mahalle, apartmanın kapısı, karşımızdaki binalar. Dört gündür bu evde kaldık. Ev sahibimiz Barbara ile yan yana oturduk. Evinin bir kısmını bölmüş, kiraya verilecek ayrı kapı oluşturmuş. Türkiye dostu bir kadın, Türkiye dizileri seyrediyor. Müze de çalışıyor. Bir kızı ve köpeği var. Her yere yakın bir ev. Tek eksiği mutfağı yok. Elektrikli ocak koymuş, çay, kahve, yemek yaptık. Bulaşıkları yıkamak için ayrı bir lavabo gerekiyor. Bu sabah ayrılıyoruz. Tridinata doğru yola çıkacağız, taksinin gelmesini bekliyoruz. Dönüşte yine bu mahallede kalacağız. Parka bakan, mutfağı olan bir ev olacak. Eski Havana bölgesinde her yere yürüme mesafesinde. Dört gündür araç kullanmadık, hep yürüdük. 1492 de Kristof Kolomb’un işgali ile İspanya toprağı olan Küba, uzun yıllar İspanya sömürgesi olarak kalmıştır. O yıllarda dünya şeker ihtiyacının %26 sını sağlamaktadır. Şeker kamışı üretimi ağır, çalışma koşullarına dayanamayan yerliler ölünce, çalışacak iş gücü önce Afrika’dan, sonra Meksika ve Çin’den getirilmiş. Böylece melez bir demografik yapı oluşmuştur.
Trinidad da son gecemiz. Internet sorunlu olduğu için fotoğraflara açıklama ve konum yazamadım. Sabah kahvaltı sonrası, Hakan arkadaşımın tanımladığı, ” komünistlerin hac merkezi ” Santa Clara ya doğru yola çıkacağız. Che Guevara ile birlikte devrimin komutanlarından Camilo’nun hikayesini öğreneceğiz. Konaklama Varadero da.
Trinidad da iki gece kaldık. Ev sahiplerimiz, Beatrız ve Leon çifti. Büyük bir konak. Leon ve kuzeni iki tarafı paylaşmış. Kuzenlerin evi diye biliniyor. Bizden başka iki genç alman kız kalıyor. Yer olmadığı için Hilal yandaki kuzenin evinde kalıyor. İsteyene kahvaltı veriyorlar. Biz bir kahvaltı alıp kendi malzemelerimizi katarak kahvaltımızı bahçede yapıyoruz. Beatrız, mutfağına kimseyi sokmuyor, kendi yapıyor, çok temiz bir kadın, sürekli temizlik yapıyor. Aksilik bu ya bizim bavuldaki bisküvilere karınca ordusu üşüşmüş. Akşam yemeklerini dışarıda yöresel yemekler yapan lokantalarda yedik. Karayipler denizine girmeyi planlamıştık, hava yağmurlu geçti, zamanı müze ve şehir turu ile geçirdik. Şehirde çok katlı bina yok. Çok renkli bir şehir. Turizm daha görünür durumda. Binalar daha bakımlı, sokaklar daha temiz.
Devam edecek…