Söz Bizde de yazdıklarıma dikkat edilirse, konuları ve içinde ki örneklemeleri Avrupa ülkelerinden veriyorum. 60 yılı geçen zaman diliminde beni ve bizleri sosyal, kültürel, ekonomik yönlerden şekillendiren, içinde yaşadığımız ülkeler ve bu ülkelerin yasaları, kuralları, siyasal yapıları oldu. Türkiye’ye geldiğimiz kısa tatil dönemlerinde ülkemizin içinde bulunduğu sorunları sizler kadar yaşamasak da etkilenmeden dönemiyoruz. Hele günümüz iletişim araçları daha bir yakın kılıyor hasretini çektiğimiz yurdumuzu.
Yaşadığımız Avrupa ülkelerindeki her türden insana ve insanlığa yakışır davranış, teknoloji, ekonomik ve sosyal kuralların yurdumuzda da uygulanmasını canı gönülden isteyenlerdeniz. Bu arzu ettiklerimizin tersini görmek, duymak canımızı yakıyor desem abartmış mı olurum?
14 Mayıs’ta yapılacak seçimler öncesi siyasiler meydanlara çıkmağa başladılar. Demokrasinin gereği olarak gayet normal. Ancak; konuşmalarda kullanılan dil, seçilen sözcükler bizleri fazlası ile rahatsız ediyor. Avrupa ülkelerinde alışık olmadığımız seçim propaganda kampanyaları, adeta karalama, linç etme, ötekileştirme gayretleri içinde geçiyor. Hele de kimlikler üzerinden, inançlar üzerinden yapılan seçim konuşmaları ne demokrasiye ne de insanlığa sığıyor.
Yaşadığımız ülkelerde seçim çalışmaları elbette yapılıyor. Sokaklarda ne parti bayraklı taraftarlar, ne de bangır bangır bağırtılan seçim otobüsleri görürsünüz. Kimse bir başkasının dini inancını, geldiği ülkenin kimliğini öne çıkarmaz.
Propaganda konuşmaları kapalı salonlarda, televizyon ekranlarında yapılır. Üstelik bir çok Avrupa ülkesinde değişik inanç ve ulus kimliği taşıyan ama kendisini bulunduğu ülkenin kalkınmasına, gelişmesine adamış pek çok yabancı kökenliler başbakan, bakan, milletvekili görevlerini üstlenirken, bizde hala sen şusun, sen bu kimliğe sahipsin anlayışı üzüyor bizi.
Demokrasiyi öğrenmeden, içselleştirmeden bu ön yargılardan kolay kolay kurtulamayacağız gibi geliyor bize. Kendimzi Ortadoğu veya Asya ülkelerinin düşünce kafeslerinden kurtarıp, özgür düşüncenin egemen olduğu batı toplumları ile eşitlendiğimizde yukarıda belirtilen olumsuzluklardan kurtuluruz diye düşünüyorum. Tüm bunların ötesinde gerek yurt dışında, gerekse ülke içinde kullanacağımız oylarımızın seçmenlik hakkı, demokrasinin vazgeçilmez temel unsurlarından olduğunu unutmamamız gerekir. Kullanılmayan oyun karşılığında eleştiri hakkımızın da olmadığı bilinci ile;
14 Mayıs da yapılacak seçimlerin Türkiye’mize şimdiden yeni ufuklar açması dileklerimle saygılar sunuyorum.
Turan Akpınar
Frankfurt-Steinbach