Seferihisar- İzmir hatında ESOT otobüsü ile seyahatimde yaşlı- genç, kadın- erkek bir çok insanın müdahil olduğu sohbetti dinleyerek notlarıma “ İzmir’de yeniden Tunç Soyer” başlığını attım.
Üniversite öğrencisi:
Tunç Soyer, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde belirlediği hedefleri tamamladığını açıkladı. Covid- 19, ülkede ekonomik gelişmeler, muhalefet belediye başkanı olma bahanelerine sığınmadı. Bu olumsuz gelişmeleri engel olarak görmedi.
Tunç Soyer Türkiye için alışılmış bir belediye başkanı profili olmadığı, olağan dışı yenilikçi, gençlere idol bir kişilik olduğunu çalışmaları ile ortaya koydu.
Turizimci kadın:
Ülkede, toplum üzerinde sert yönetici imajını yerle bir etti. Çağın bilim, teknik gelişimini izledi. Görev süresince mütevazi yaşam sürdürdü, iş arkadaşlarına, toplumun her kesimine saygı ve sevgi temelinde yaklaşım sergileyerek olması gereken yönetici İzmir’de figürünü yarattı.
Kültürel birikim, sosyolojik derinlik, küresel belediyecilik araştırması ve kendinden söz ettiren uluslararası belediyeler ile yarışını heyecanla izledik. Sanat, spor, bilim- teknik- kültür… çalışmaları İzmir’in çehresini değiştirdi.
Lise öğrencisi kız:
Sel, su baskınları, depremler vb afetlere önceden hazırlıklı, organizasyon olmuş, acil müdehale, çözüm sonuçlu çalışma ile Türkiye’de örnek belediye oldu.
Stajyer doktor:
Çocuklara, engellilere, yoksullara, yaşlılara salt yardım etme ile kalmayıp, onları dönüşüm proğramlarıyla toplumsal yaşama katıp, birey olma bilinci kazandırdı.
Yazılım mühendisliği okuyan kız öğrenci:
Tunç Soyer biz gençlere yenilikçi, örnek belediye başkanı oldu. Sert, asabi, donuk bakışlı, bağırıp çağıran yönetici imajına karşı sevgiyi, güleryüzülü olmayı topluma entübe etti. Ekip çalışmasını birlik, sevgi, güler yüzlü yaklaşımıyla çalışanlarında inanç, direnç yaratarak, kararlılık içinde projeleri zamanında sonuçlandırmanın örneğini Türkiye’ye yaşattı.
Gödence köylüsü:
Tunç Soyer’in yolsuzluğu var mı?
Tunç Soyer ‘in planlamaya alıp geride yarım bıraktığı projesi var mı?
Tunç Soyer belediye içinde aile yönetimi kurdu mu?
Tunç Soyar İzmir’i parsel parsel sattı mı?
… Bunları ne kadar uzatırsak uzatalım. İzmirliler bu türden sorularınıza hep bir ağızdan Kürtçe, Türkçe, Rumca, Lazca, HAYIR diyecekler.
Üzerinde hemşire forması olan genç kız:
Kendini bilmez insanların Tunç Soyer düşmanlığı: Yenilikleri özümseyememeleri. Alışa gelmiş düzenleri sürsün istiyorlar. Oysa, Tunç Soyer’e düşman olacaklarına, dostça yaklaşıp izleseler kendileri de yenilenip, aydınlanıp dönüşecek.
Mütevazi yönetici olmak insan olmaktır. Soyer insan olarak dik duruyor.
Demokrasiyi, demokrat olmayı söylemden çıkarılarak yaşam alanlarına taşıma tutumu budur.
Emekli hakim:
Tunç Soyer , kongrede açıktan Kılıçdaroğlu’nu destekledi.
Evet, açıktan destekledi
Ne var bunda? Parti içi demokrasi, insan olmanın gereği bu değil mi?
Yoksa sizce doğru olan!
Kongre öncesi Kılıçdaroğlu ile fotoğraflarını paylaşıp “ önlene kadar seninle” yazıp Özgür Özel kazandığında Kılıçdaroğlu paylaşımlarını silip Özgür Özel Fotoğraflarını paylaşıp “ Öl de ölelim genel başkanım.” İki yüzlülük tutum mu? Tunç Soyer’in kongre sürecindeki tutumu siyasi kimliği gereği parti çalışmasıdır. Belediye başkanı kimliği ile ne alakası var?
Genel Başkan Özgür Özel’in 38. Kongre sonrası konuşmaları dikkate alınmalı. Genel başkan değişime ilk partidaşlık, yoldaşlık, demokrasi vurguları yaparak başladığını görmeyen kör gözlere, duymayan kulaklara, demokrasi dokusuna uyum sağlayamayan beyinlere “Kıraldan çok kralcı kesilenlere itibar etmek, sizleri itibarsızlaştırır.“
Çatı ustası:
Tunç soyer, liyakat sahibi ekip çalışması içinde bilimsel çalışma sürdürerek, şehirin kendi dinamiklerinden yenilikler yarattı. Dünyanın gelişmiş ülkelerinde, yerel yönetimleri izleme, denetleme, planlama, çalışma alanlarında kurum ve kuruluşların organizasyonlarına katılarak zihinlere İZ kazarak İZMİR adını uluslararası alanlara taşıdı.
İzmirliler yeniden; Tunç Soyer ile Cumhuriyet , Gündoğdu, Konak meydanlarında İzmir marşını söylemeye devam edecek!
Emekli mimar kadın:
İzmirliler yeniden Tunç Soyer’e kucak açacaklar.
Hakaret, yalan, fitne, düşmanlık…, salgılayan iki yüzlü oyuncular sahnelerden dehlizlerine kaçacaklar.
Hadi hayırlısı…
.
.
CHP KUSURLARINI KUTSAMAKTAN KURTULMALI!
Cumhuriyet Halk Partisi 12 Eylül 1980 cuntasının Türkiye’yi karanlığa sürüklendiği dönemde diğer siyasi partiler gibi kapatıldı. 1984 yılı itibarı ile yeni sağ ve sol partiler kurulurken kapatılan partilerin yasağı devam etti. CHP 3821 sayılı yasaya dayanarak, 9 Eylül 1992 tarihinde Deniz Baykal ekibi ile tekrar açıldı.
Cumhuriyet Halk Partisi Deniz Baykal’ın genel başkanlığında cunta mimarisinin politik şekillendirmeleriyle siyaset sahnesinde yerini aldı.
Atatürk, İnönü, Ecevit dönemlerinin; Halkçı, Devrimci, Atatürk milliyetçiliği, Cumhuriyet… ilkelerinden uzaklaştı. Ulusalcı, muhafazakâr, sağcı klikler CHP içinde kuluçkaya yattılar.
Cumhuriyet Halk Partisi örgütlerinin ve üyelerinin iradesinden uzaklaştı. Merkezi yönetimi koruyan Bonapartizm hâkim oldu. CHP bu süreçte Kılıçdaroğlu dönemine kadar; her seçim dönemini laiklik perdesini açıp kapalı gişe oynayarak sezonu kapadı.
Üye ve parti örgütlerinden koparılan CHP’de merkezi oligarşi oluştu. CHP’de milletvekili, belediye başkanı adayı olmak için bilgi, birikim, liyakat, üye iradesi, örgüt tercihinin dışına çekilerek adaylar makam ve sermaye güçleri ile sıra aldıkları konuşula durdu.
Emekli generaller, büyük elçiler, üst bürokratlar, iş insanları… milletvekili oldular.
CHP, bu yapısıyla sermaye rüzgarının önünde savrulmaya başladı.
Deniz Baykal döneminde başlayan milletvekili, belediye başkanı adaylık tarifeleri takırtılar, kasiyer isimleri Kılıçdaroğlu döneminde dillendirilmeye devam etti. Baykal döneminde Kuluçkaya yatan sağcı, muhafazakâr çevreler Kılıçdaroğlu döneminde CHP politikalarını belirleyici konuma geldiler.
CHP’nin 38. Kurultayında Özgür Özel adaylığı, değişim şiarı ile kurultay delegeleri tercihiyle yönetime geldiler.
Cumhuriyet Halk Partisi yeni genel başkanı olan Özgür Özel’in tüm parti üyelerine, örgütlerine, Türkiye ve uluslararası kamuoyuna ilk açıklaması milletvekili ve belediye başkanı adaylarını belirlemede tüm üyelerin katılacağı ön seçim sözü oldu.
Cumhuriyet Halk Partisi ön seçim sandığını bundan böyle hiçbir mahal vermeden üyelerin önüne koymalıdır. Üye ve parti örgütlerinin gücünü yeniden ortaya çıkararak partiyi çekim merkezi yapmalıdır.
Cumhuriyet Halk Partisi, parti içi demokrasiyi sanal söylemlerden reala geçmezse 38 kurultay heyecanı söner.
Umutlar söner,
Heyecan söner,
Parti söner,
Hedefler söner,
İktidar heyecanı söner!
Keser döner, sap döner, CHP tekrar eski haline döner.
CHP’nin 38 kurultayında ilan ettiği değişim rüzgârı heyecanı Türkiye’de sürüyor.
Üyelerinde, parti örgütlerinde, üyesi olduğu uluslararası parti platformlarda beklenti yarattı.
CHP, üyelerin katılımı ile ön seçim sandığı sözüne bağlı kalarak, kendi çizgisinde işçilerin, köylülerin, memurların, gençlerin, kadınların temsilcilerini parlamentoya, belediye başkanlıklarına gönderecekleri kanalları açmalıdır.
Hadi hayırlısı….
Ali Gültekin
KAYNAK: https://www.ha-ber.com/author/aligultekin/chp-kusurlarini-kutsamaktan-kurtulmali/
.
.
GENCECİK BEDENLERE KURŞUN YAĞIYOR
Kurşun işlerken gencecik bedenlere;
Borsa 10 puan yükseldi
Kurşun işlerken gencecik bedenlere;
Döviz kuru, Altın fiyatları zirve yaptı.
Kurşun işlerken gencecik bedenlere;
Tekeller petrole zam yaptı.
Kurşun işlerken gencecik bedenlere;
ABD, Rusya, AB, Çin yeni savaş silahlarını fuarlarda sergilediler.
Kurşun işlerken gencecik bedenlere;
12 yoksul evine bayrak asıldı
Kurşun işlerken gencecik bedenlere;
Hak, hukuk, iş güvencesi, iş güvenliği, sosyal- siyasal ve sendikal haklar için mücadele eden ÖZAK TEKSTİL işçilerinin işlerine patron son verdi. Güvenlik güçleri patronun fabrikası çevresine etten duvar örerek işçilerin direnişini dağıtıyor.
Kurşun işlerken gencecik bedenlere
Türkiye coğrafyasının her köşesine acı dağıldı. Yoksul evlerinde farklı dillerden aynı acılara ağıtlar, çığlıklar, zılgıtlar, öfkeler… yükseliyor.
Zagros dağının üzerine karabulutlar çöktü. Toroslar’a yayılan sis ay ışığını kapattı. Manisa’nın Spil dağından yükselen boran tüm olumsuzlukları önüne katarak Ankara Hızır dağı üzerinden TBMM duvarına vuruyor.
Acıları, ölümleri, düşmanlığı, ayrışmayı, kamplaşmayı, kara propagandayı , şiddeti, çatışmayı, terörü, savaşı, yoksulluğu, açlığı, sefaleti… dur-du-run.
Manisa
Ne kıyımlar yaşadı, ne çok yangınlar gördü. Yoksulluğun, bakımsızlığın, göçün, göçebe evlerinin mahallesi Horoz köy!
“Kenar mahalle, Kürt mahallesi, göçmen mahallesi…” Hoyratça söylenen, horlanan onlarca ad yakıştırılan
Ağrı’da Murat suyu kenarında pamuk , kamış yetişir. Horozköy’de kakmış, Manisa’da pamuk yetişir.
Ağrı’da vişne
Manisa’nın kiraz yetişir.
Ağrı’da Murat suyu akar. Manisa’nın ovasından salınarak akan Gediz Horozköy’ün yanı başında.
Murat suyu Gediz’e karışmasa da Ağrılılar Manisalılar birlikte yaşama karıştı.
Horozköy’de Kürtçe ağıtlar yükseliyor.
Enes diya te bimire!
Enes Anan öle!
Ağrı üzerinde Akbabalar uçuşurken acılara, ağıtlara dayanamayan güvercin barışa kanat çırpıp Ağrı’dan Spil’e uçmak için yükseldi. Akbabalar kan kokusuna uçuşuyorlar. Ağrı-Manisa 1.723.8 km.
Ülkede eşit gelir dağılımı olmayışından 1960 sonlarında Ağrı’dan Manisa’ya ekonomik ve siyasi göç başladı.
Şimdi 4. Kuşaktan torunlar yaşıyor.
Ağrı’dan kalkıp Manisa’ya uçan barış güvercini hızır dağı üzerinden geçerek Ankara semalarında kanat çırpıyor.
Güvercin hızır dağı üzerindeyken “ 40 yıldır kan, göz yaşını, ölümleri TBMM durduramadı. “Sen yetiş ya hızır” diyerek umuda tutundu
Enes Budak, yağız deli kanlı. Henüz yaşamının baharında. Enes Budak Sözleşmeli Piyade er.
Ağrı’dan Manisa’ya göç eden Kürt ailenin muhtemelen 4 kuşağı.
Manisa/ Horozköy’e Enes Budak ateşi düştü.
Ağıt sesleri Spil yamaçlarını topçu ateşi gibi döverek Manisa ovasında Gediz’e döküldü. Gediz nehri acıları Ege denizine taşıyor.
Ağrı’dan kalkan barış güvercini kana susayan, etten beslenen akbabalar arasında ölüme meydan okuyarak uçmaya devam ediyor. “Başaramazsam barış yolunda ölürüm” sesini doğaya yayarak kanat çırpıyor.
Ağrı’dan Manisa’ya uzanan ekonomik ve siyasi göçün kökleri; kırılan dallarının, düşen meyvesinin, açan çiçeğinin acısına, acısını katmak için Manisa’ya yürüyor.
Kürtçe, Türkçe, Arapça, Farsça Enes Budak’a ağıtlar, çığlıklar, zılgıtlar…
Ağrı – Manisa 1.723,8 km. Otobüsle 19 saat sürüyor. Fiyatı 1.200 Türk Lirası. En düşük emekli maaşı 7.500, Asgari ücret 11.402 Türk Lirası
“Özgür dışarı” provokasyonu!
Elbette Özgür Özel’in dünya görüşünden farklı görüşe sahip olabilirsiniz. Özgür Özel’i yuhlama yeri bir caminin avlusu cenaze merasimi olamaz, olmamalı. Bu ahlak, adab, inanç, vatan sevgisi değil. Daha önemlisi şehit sahiplenme tutumu hiç değil. Düpedüz provokasyon!
Özgür Özel kim?
Özgür Özel, Manisa’da doğup büyümüş, Manisa’nın acısında acı, sevincinde sevinç yaşamış. Akademisyen sağlıkçı, siyasetçi. Manisa’ya yıllarca katkı sunmuş. Ana muhalefet partisinin Manisalı Genel Başkanı.
Provokasyon yapanlar kim?
Seçkin mahallelerden, yeni nesil akıllı evlerinden lüks araçları ile cenaze namazı için camiye gelenler hacı kokusundan hoşnut olmazlar, parfüm kokuludurlar. İslam öğretisi, insan ahlakı, vatandaşlık bilincini gelişmemiş provokatörler “ Özgür dışarı” sloganı attıyorlar. Horozköy’e belki de ilk defa geldiler. Horozköy yaşamını bilmezler. Güneş gözlüklerinin arkasından Horozköy’de yaşamın sefaletini görmezler.
Göz göze gelip hasb-i hâl etmeyi bilmezler. Manisa’da muhafazakar, İzmir’de İslami değerlerden muaftırlar.
Acıları kutsamak niye?
Provokatörler ayrışmadan, çatışmadan, kandan beslenirler. Acılar, ağıtlar, ölümlerin durmasını, barış içinde yaşamı istemezler. Farklılıklarımıza hoşgörü göstererek birlikte kardeşçe yaşamın güçlendiği dönemlerde provokasyon yaparak toplumu ayrışma, kamplaşma zeminine çekerler.
Bunlar, ne acı yaşayanın acısını duyar, ne de insan ve İslam adabına uyarlar.
Hadi hayırlısı…
Ali Gültekin
Gazeteci / Yazar
.
.