Yıl 1954′ tü, Mahmut Makal, Fakir Baykurt ile birlikte Gazi Eğitim Enstitüsü’nde öğrenciydik. Önceki Milli Eğitim Bakanlarından, efsane bakan, Hasan Ali Yücel’i halk eğitimi ve toplum kalkınması üzerine bir konuşma yapması için okulumuza çağırmıştık.
O günlerde köşesine çekilmişti. Yalnızca Cumhuriyet Gazetesinde eğitim ile ilgili makaleler yazıyordu. Bizi kırmadı, geldi, 300 yüksek öğrenim öğrencisine iki saate yakın bir konferans verdi. Sonuçta herkesin yanıtlayabileceğini düşündüğü ” güdümlü eğitim nedir” diye bir soru sordu? Salonda derin bir sessizlik oldu. Herkes birbirine baktı. Fakir Baykurt’ tan başka yanıt veren çıkmadı. Fakir şöyle dedi; ” Efendim, güdümlü eğitim bir çobanın koyunlarını istediği yerde otlatması anlamına gelir. Ülkeyi yönetenlerde öğrencilere kendi istedikleri doğrultuda eğitim, öğretim yaptırırlar.”
Hasan Ali Yücel, Fakir Baykurt’a “doğru söylüyorsun, seni alkışlıyorum.” dedi .
Şimdi düşünüyorum da 70 yıl önceden söz ediyoruz. Demokrat Parti iktidarı ülkeyi yönetiyordu. Atatürk Devrimleri, laiklik ve demokrasi içten içe yıkılmaya başlanmış, dünyanın benimsediği Köy Enstitüleri kapatılmış, arılaştırılmış Türk Dili, Arapça ve Farsça etkisinde bırakılmış, din siyasete alet edilmişti. Günümüzde ise Türkiye’yi eğitim yönünden geri götürme çabaları açıktan açığa okulların içine kadar sokulmuştur. Ders kitapları değiştirilmiş, öğrencisi az diye 20.000 köy okulu kapatılmış, öğretmensiz kalan köyler imamlara teslim edilmiştir. Köy çocuklarının okuması neredeyse yasaklanmıştır. 2 milyon köy çocuğu kızımız okulsuzdur. Okuma yazma oranı gitgide düşmüştür. Bu çağda 5 milyon erkek, 7,5 milyon kadınımız okumaz yazmaz durumdadır. Üniversite giriş sınavlarında liseyi çok iyi dereceyle bitirmiş görünen 100 bin dolayında öğrenci 0 çekmektedir. Parası olan okumaktadır. Fakülteler ve yurtlar fakirler için kapanmış görünmektedir. 500 binin üzerinde öğretmen gereksinim olduğu halde atanmamaktadır. Üniversiteyi bitiren üç öğrenciden biri işsizdir. Ülke gençliği derin bir bilgi, eğitim yoksulluğuna ve depresyona itilmiştir.
Evet, iktidar böyle istiyor. Eğitim tamamen dinselleştirilmiştir. Şimdi de gerici bir projenin peşine düşüldüğünü görüyoruz. Bilimsel eğitimi çelmelemek için okullara imam atamaları yapılması gündeme getirilmiştir. Dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde böyle bir uygulama yoktur. Olmamıştır. Karma eğitim de yadırganır, sorgulanır hale gelmiştir. 2028 e kadar kız erkek okulları ayrılırsa, toplu taşımalarda kadın erkek ayrı yolculuk yaparsa hiç kimse şaşırmasın.
Mevlüt Kaplan