20 Eylül:
Bir şirket ya da kurumun, bir kuruluşun yöneticiliğine, hatta ve katta hak etmediğiniz halde kayrılmayla, bilinen-bilinmeyen özel koşullarınız, özel ilişkileriniz,şansınız sayesinde ve hatta rastlantısal olarak bir ülke yönetimine de gelebilirsiniz.
Rabbiniz ve özel koşullarınız yardımıyla kariyer merdivenlerini beşer, onar atlayıp, söz gelimi; Binali, milyonali, milyarali, vs, vs…olabilirsiniz. Bu yollarla yükselenler ülkeyi özel mülkleri gibi keyfice, zorbaca da yönetebilir.
Amma tırnaklarıyla kazıya, kazıya; yetenekleriyle kendi yolunu aça aça başarıların zirvesine ulaşan, orada durmayı bilen, şişinmeyen, insanlığını büyütmeye devam eden bir Ebrar, bir Zehra, bir Melisa Vargas olamazsınız.
Yetenek, disiplin, sabır, inat ve en önemlisi bilinçli emek isteyen hiç bir başarı asla rastlantı değildir.
Nasıl mı?
Aşağıdaki resme bakınız…
Ebrar ile Zehra 14-15 yaşında. Kaç yılın emeği. Türkiye spor tarihinin en güzel fotoğraflarından biri…
21 Eylül:
“En azından üç dil bileceksin
En azından üç dilde
Ana avrat dümdüz gideceksin
En azından üç dil bileceksin
En azından üç dilde düşünüp rüya göreceksin.
En azından üç dil
Birisi ana dilin
Elin ayağın kadar senin
Ana sütü gibi tatlı
Ana sütü gibi bedava
Nenniler, masallar, küfürler de caba..
Ötekiler yedi kat yabancı
Her kelime arslan ağzında
Her kelimeyi bir bir dişinle tırnağınla
Kök sökercesine söküp çıkartacaksın
Her kelimede bir tuğla boyu yükselecek
Her kelime bir kat daha artacaksın…
En azından üç dil bileceksin
En azından üç dilde
Canımın içi demesini
Canım ağzıma geldi demesini
Kırmızı gülün alı var demesini
Nerden ince ise ordan kopsun demesini
Atın ölümü arpadan olsun demesini
Keçiyi yardan uçuran bir tutam ottur demesini
İnsanın insanı sömürmesi
Rezilliğin dik alası demesini
Ne demesi be
Gümbür gümbür gümbürdemesini becereceksin…
En azından üç dil bileceksin
En azından üç dilde
Ana avrat dümdüz gideceksin
En azından üç dil
Çünkü sen ne tarih ne coğrafya
Ne şu ne busun
Oğlum Mernuş
Sen otobüsü kaçırmış bir milletin çocuğusun…”
**** ***** ******
“Eskiden yeterdim kendime
Artardım bile
Şimdi ne yapsam nafile! …
Ve
Kim demiş ‘can eskimez’ diye
Bu can tedirgin tende
Can da eskimiş
Ben de..”
Bedri Rahmi EYÜBOĞLU
Sistemin ve o sistemin Resmi Yazın’ının görmezlikten geldiği usta şair, yazar ve mimar Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun anısına saygıyla…
23 Eylül
Taylan hunharca öldürüldüğünde 21, bense19 yaşındaydım. İçimi en çok acıtan kayıplarımızdan biridir. Ölümünden bir yıl kadar sonra İzmir’de arandığım için İstanbul’a gitmiştim. O zaman Dev Genç İstanbul Bölge Yürütme Kurulu üyesi olan Mustafa Zülkadiroğlu ile birlikte Taylan Özgürlerin yaşadığı Ortaköy’deki evlerine gitmiştik. O gece Nejla Teyze ve Hasan Amca’nın misafirleri olduk. Taylanın odası, eşyaları sanki az önce çıkıp gitmiş ya da az sonra çıkıp gelecekmiş gibi duruyordu. Necla Teyze ve Hasan Amca’nın yüreklerinde yaşadıkları O büyük acıyı insan olanın hissetmemesi mümkün müydü. Hayatımın en duygusal anlarından birini yaşadığımı iliklerime kadar hissediyordum.
Onlar O derin acılarıyla birlikte, herşeye rağmen yıkılmadan ayaktaydılar, evlatlarına karşı duydukları sevgi ve sorumluluğu, düşmana inat dimdik ayakta kalarak yerine getireceklerini onlardan daha iyi kim bilebilirdi ki.
En duygulu anlarımdan birini yaşadığım o gece, kendimi uzun süreden sonra sanki evimdeymişim gibi hissettiğim gece oldu. Onların aynı zamanda ne mükemmel ev sahibi olduklarının en doğal örneğini orada gördüm, yaşadım. Hem çok duygulu, hem de düşüncelerim Taylan’ın yaşadığı evi bir gecelik de olsa paylaşmış olmanın gururuyla dolu uykuya daldım.
Şimdi yüzbinlerce çocuğun adı Taylan. O yüzbinlerce çocuğun, gencin adında, milyonların kalbinde yaşıyor
Katillerine af yok! er ya da geç ama mutlaka tarihin sanık sandalyesine oturtulacaklardır.
Anısına, mücadelesine, acısına, sonsuz saygıyla…
27 Eylül
Hiç okul yüzü görmemeyi kaderi olarak benimseyip içselleştirmiş topraklarda büyümüş bir insanın, söylediği her sözü ve türkülerini insanlık öğretisiyle yoğuran bir bilgeliğe ulaşması, olağanüstü bir durumdur. Eğer bu duruma bir de kendine özgü bir ses, müzik, saz çalış ve söyleyiş tarzı eşlik ediyorsa: Bu durum gerçek bir halk sanatçısına has bir durumdur. Ve bu büyük halk sanatçısını, bilge insan Neşet Ertaş’ı saygıyla anıyorum.
30 Eylül
Verdiğiniz karar yok hükmündedir!
Gezi özgürlüktür!
Gezi; Sistemin doğaya ve toplumsal varlığımıza yönelttiği sistematik yok etme saldırılarına karşı gönüllülük temelinde bir araya gelerek örgütlenmiş milyonların güçlü bir itirazıdır.
Gezi: Bireyin gönüllü, özgür katılımının nasıl bir sinerjiyle kollektif yaratıcılığa dönüştüğü; kardeşliğin, barışın, sevginin, adaletin; gönüllü kollektif üretim ve hakça bölüşümün sadece insandan insana değil, insandan doğaya, doğadan insana geçişli ilişkilere dönüştüğü modern komünal yaşamın, özgürlükler toplumunun üzerine tutulan güçlü bir spot ışıktır. Kısa sürmüştür ama bu güçlü spot ışığın zifiri karanlığı yırtarak aydınlattığı gelecek modeli milyonların bilincine kazınmıştır.
Hiçbir zorbalık Gezi’nin milyonların bilincine kazıdığı bu görüntüyü yok edemez.
Çünkü o görüntü gelecektir.
Gezi’nin sistemi korkutan asıl sonucu budur.
Sistemin Gezi’ye düşmanlığının asıl nedeni budur.