DATÇA’ dan Selam Var…
29 Şubat
KAÇAK CENNETE HOŞGELDİNİZ!
Burası Datça’nın cennet koylarından Bükceğiz.
Doğal sit alanı. Çivi çakamazsın.
Ama otel dikiyorlar.
Her koya, her karışa diktikleri gibi.
Kimse de “dur” demiyor, diyemiyor.
Datça’da seçim yarışına giren tüm belediye başkan adaylarına soruyorum.
“Seçildiğim günden itibaren tek bir kaçak yapıya izin vermeyeceğim” diyebilen var mı aranızda?
Ben henüz duymadım.
Her şey “bir oy” için değil mi?
“Önce imar sorununu çözeceğim” diyenlerin geçmişten farkı yoktur gözümde.
Çünkü siz imar sorununu çözene kadar imara gerek kalmayacak Datça’da.
“Kaçak Cennete Hoşgeldiniz” diye yazacak tabelada.
YIKILACAK
Paylaşımdan sonra bilgi geldi.
Belediye Bükceğiz’deki bu kaçak yapı için yıkım kararı almış.
Takipte kalalım.
1Mart
ÇİÇEKLERİN BİLGELİĞİ
Anemon, papatya ve karahindiba.
Datça kırsalında taşlık bir arazide yan yana fışkırdılar topraktan.
Bir ömür birlikte yaşayacaklar, bir ömür arıyı, sineği, böceği birlikte doyuracaklar.
Yan yana, can cana, kardeşçe.
Ne kavga, ne savaş, ne ego, ne hırs.
Anemon mütevaziliğin sembolüdür.
Papatya sadeliğin.
Karahindiba ise aydınlanmanın.
Antik çağda 7 bilge yaşardı bu topraklarda.
Miletli Thales, Prieneli Bias, Lesboslu Pittakos, Lindoslu Kleobulo, Atinalı Solon, Spartalı Khilon ve Korintoslu Periandros.
Doğayla iletişimin içindeydiler.
2000 yıl önce insanlara öğütler bıraktılar.
O öğütlerin üçü, mütevazilik, sadelik ve aydınlanma idi.
Tıpkı bu çiçekler gibi.
***
Atasözleri yüzlerce yıllık tecrübenin ürünüdür.
Gülersen komşuna, gelir başına.
***
NİNNİ ZABITA NİNNİ
Koskoca firmasın.
Yakışıyor mu engelli parkını dubalarla kapatmak?
Belediye zabıtası uyuyor diye bunu yapmaya hakkın var mı?
Ayıptır ayıp.
***
28Şubat
DATÇA’DA YILIN DURUŞMASINDA NE OLDU?
Datça’da yaklaşık bir yıldır kamuoyunun sonucunu merakla beklediği mahkemenin dün 2’nci duruşması yapıldı.
Datça Belediye Başkanı Gürsel Uçar ile birçok meclis üyesinin mahkemede tanıklık yapması bir anda gözleri bu duruşmaya çevirdi.
Biliyorsunuz konu bir arsa alım-satımı. Arsayı alan Datça Belediyesi Meclis Üyesi Can Canbey ile yine meclis üyesi ortağı Volkan Karacaoğlu.
Arsayı satan ise Mesudiye’de yaşayan Kardiyoloji Uzmanı Doçent Dr. Tuğrul Okay.
Dava konusu, pasif hile ve bilgi suistimali iddiası.
NE OLMUŞTU?
Datça Belediye Başkanı Gürsel Uçar, Mesudiye ve Yaka mahallerinde köy yerleşim alanında daha önce planları yapılmış bazı arazilere “imar durum belgesi” verilmesi için geçen yıl 20 Aralık’ta Ankara’ya, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na gitmiş ve bu arazilere imar izni alarak dönmüştü.
Başkan Uçar Ankara’ya gitmeden önce kendisine soran meclis üyelerine, “yıllardır süren bu sorunu yüzde 99 çözeceğim, o arazilerin imar durum belgelerini alacağım” demişti.
Ankara’da işi bitiren başkan Gürsel Uçar, 3 Ocak 2023 tarihli meclis toplantısında da söz konusu arazilere imar izni aldığını müjdelemişti.
Ancak bu süre içinde, Başkan Uçar Ankara’ya gittikten 8 gün sonra Datça Belediyesi Meclis üyeleri Can Canbey ile Volkan Karacaoğlu, Doçent Doktor Tuğrul Okay’ın Mesudiye Damarası’ndaki bir arsasını 3 milyon 950 bin lira karşılığı satın almıştı.
İşte sorun bundan sonra başlamıştı.
Satılırken “imar izin belgesi” olmayan arsaya, satıldıktan 5 gün sonra izin verilmesi bir takım şaibeleri ve iddiaları da beraberinde getirmişti.
Çünkü arsanın değeri bir anda kat kat artmıştı.
Yerel basın arsayı satın alan iki meclis üyesi Can Canbey ile Volkan Karacaoğlu’nun bilgi suistimali yaptığına ilişkin iddialara yer vermiş, fısıltı gazetesi belediyeden dışarıya bilgi sızdırıldığı söylentileriyle çalkalanmıştı.
Arsayı satan Dr. Tuğrul Okan da, aldatılarak dolandırıldığı ileri sürerek, “pasif hile yapıldığı” iddiasıyla mahkemeye başvurmuştu.
BAŞKAN VE MECLİS ÜYELERİ TANIK OLARAK DİNLENDİ
Dünkü duruşmada davacı Tuğrul Okay’ın isteği üzerine Datça Belediye Başkanı Gürsel Uçar ve meclis üyeleri Esat Akkın, Hilmi Sezer, Kamil Sönmez, Mutlu Gündoğan, Tugay Eser, Veysel İzgi tanık olarak dinlendi.
Belediye Başkanı Gürsel Uçar duruşmada, daha önce gazeteci Mehmet Erdal’a yaptığı” Ankara’ya gitmeden önce meclis üyelerine, ‘yıllardır süren bu sorunu yüzde 99 çözeceğim, o arazilerin imar durum belgelerini alacağım’ şeklindeki açıklamasının doğru olmadığını söyleyerek, “Ben imar planları ile ilgili bakanlığa görüşmeye gitmeden önce partiden veya meclisten herhangi bir kimseye önceden konuya ilişkin bilgilendirme yapmadım. Ben Ankara’ya sadece imar işleri müdürüm ve şehir plancısı ile gittim” diye ifade verdi.
Uçar’dan sonra tanık olarak dinlenen meclis üyeleri ise farklı ifadeler verdiler. Ancak çoğunluğu başkanın Ankara’ya gitmeden önce CHP grup meclis toplantısında Mesudiye ve Yaka mahallerindeki bu imar sorununu Çevre Bakanlığı ile görüşeceğini kendilerine açıkladığını ileri sürdü.
Mahkemeye davalı Can Canbey’in şahidi Mahmut Ayhan katılmadı.
Duruşmaya 4 Haziran’da devam edilecek.
***
MİNNETLE
Hayatıma dokunan çok önemli insanlardan biriydi Prof.Dr. Şadan Gökovalı
Üniversite hocam, meslektaşım, kütüphanemdi.
Bir deryaydı.
Geçen ay ölüm yıldönümüydü.
StoneTimes Magazine ‘ nde andım bu bilge insanı.
Datça’da bir caddeye ismini veren Datça Belediyesi ‘ne de minnetle.
***
O ÇINARIN ALTINDA
2009 yılıydı.
Temmuz ayı.
Ayvalık Cunda Adası’nda Ortunç Koyu.
Buz gibidir suyu.
Çivi gibi derler ya, işte öyle.
Ustanın denize girmesiyle çıkması bir oldu.
Titriyordu.
Ayşe ablanın yardımıyla hemen kendisini sıcak duşun altına bıraktı.
Sonra giyinip çınar gölgesinde sohbete katıldı.
Konu tabi ki memleket.
Hiç bitmeyen memleket sevdası.
“Ülke nereye gidiyor?” diye sordum.
“Geriye” dedi.
“Peki Bu işin sonu nereye varır?”
“Evlat” dedi, “Anadolu bereketli topraktır. Demir çürür, toprak dayanır. Bu toprağın kökleri yaprağı da dökülse, dalı da kopsa, gövdesi de kesilse; ölmez, yeniden yeşerir. Anadolu insanı, umutsuzluktan umut yaratandır.”
Kimileri toprağa gömülür, kimileri yüreklere.
Sık sık derdi ya.
“İnsan, evrende gölgesi kadar değil, yüreği kadar yer kaplar.”
Çünkü toprağa gömülenler çürür.
Yüreklere gömülenler ise ölümsüzdür.
***
PENTÜRÜN EŞKIYASINA
Bugün dünya ressamlar günü.
Sanatçı değilim.
Ne resimden iyi anladığımı söyleyebilirim, ne ressamdan.
Söylersem yalan olur.
Ama insandan iyi anladığımı sanıyorum.
Bu nedenle tanıdığım en insan ressam İbrahim Çiftçioğlu abime bugüne özel bir antik dönem hikayesi gönderiyorum.
Onun şahsında tüm ressamlarımıza da.
MÖ 4’ncü yüzyıldı.
Efes’te iki ünlü ressam rekabet içindeydi.
Biri Atinalı Zeuxis.
Diğeri Efesli Elanor oğlu Perrhasios.
Bahse girdiler.
Hangisi daha iyi ressamdı?
Kimin resimleri daha gerçekçiydi?
Birer resim yapacaklar ve kesin kararı vereceklerdi.
Halk da sonucu merakla bekliyordu.
Resimler yapıldı, üzerlerine perdeler kapatıldı.
Önce Zeuxis’un atölyesine gittiler.
Zeuxis eserini göstermek için perdeyi açtığında, tuvalde üzüm salkımları vardı.
Sanki gerçek üzüm salkımları.
Öyle ki, üzümleri yemek isteyen birkaç kuş resmin üstüne kondu.
Tabloyu gagalamaya başladılar.
Resim muhteşemdi.
Bundan iyisi yapılamazdı!
Kazandığını zanneden Zeuxis kibirli bir ifadeyle Perrhasios’a “seninkini görelim” dedi.
Perrhasios’un atölyesine gittiler.
Perrhasios Zeuxis’e “işte benim resmim” diyerek bir perde gösterdi.
Zeuxis resmi görmek için merakla perdeyi açmayı denedi, olmadı.
Bir kez daha denedi, yine olmadı.
Çünkü Perrhasios’un yaptığı resim zaten bir perdeydi.
Sanki gerçek bir perde.
Zeuxis fark edememişti, resmi perde sanmıştı.
Perrhasios’un elini sıktı ve tarihe geçen şu sözleri söyledi.
“Ben kuşları kandırdım, Perrhasios beni kandırdı. En iyi ressam Perrhasios’tur.”
***
BİZİM SOKAK
Ne gürültü var, ne patırtı. Bağırış, çağırış duyamazsınız bu sokakta.
Korna sesi de yok, trafik keşmekeşi de.
Sadece kuş sesi ve huzurun nefesi.
Bazen Cavit abinin keçileri.
Biraz da çeşme başındaki kurbağaların vıraklaması.
Mezgit sokak burası.
Sessizliğin, sakinliğin adresi.
***
25 Şubat
ZÜBÜK YAŞIYOR
Uzun yıllardır beyaz perdeye ve ekranlara gelmesi bilinçli olarak engelleniyor.
Halkın izlemesi istenmiyor.
Ama bugünlerde ülkenin her köşesinde, tüm sokaklarında kanlı canlı yayında.
Üstelik kapalı gişe.
İzle izleyebildiğin kadar.
Kahkaha serbest!