DATÇA’dan Selam Var!..
GÜNDÜZÜ SEYRANLIK GECESİ GERDANLIK
Dünya ve Avrupa Şampiyonu olan Filenin Sultanları ülkeye tarifeli uçakla ekonomik koltuklarda gelirken, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, devletin uçağıyla ailece Mardin’e tatile gitmiş.
Sayın Kurtulmuş’a Twitter’dan(X) iki kısa sorum olacaktı, beni engellemiş.
Nasıl üzgünüm bir bilseniz
***
Can Yücel Kültür Sanat Festivali 2024
Ekmek ve güvenlik derdine, tertemiz bir gökyüzünün peşinden gitmek. Bir yerlerde şarkı söyleyen bir kadının sesine, elinde renkli kalemi duvarlara umut karalayan bir çocuğun derdine düşmek. Sofrasında pişen yemeklerden her yere yayılan bir melodiyi takip etmek. Yaşanabilir, güvenli yerler aramak, mutlu yüreklere bakmak, artık sınırlara gerek kalmamış bir geleceği düşlemek…
Göçmenler sadece sırt çantalarıyla bir yerden bir yere hareket eden insanlar değillerdir. Onlar çantalarında ve sırtlarında çocuklarından başka düş kırıklığı, umut ve özlem de taşırlar. Bazen çocuklarını geride bırakarak bazen önden göndererek bazen de eşlerini feda ederek sürekli bir şeyler taşırlar. Bazen ellerindeki vatansız bir kıyının rüzgârdaki ezgisidir, kimliksiz limanları dolaşmaya kararlı bir kuşun kanadında…
Can Yücel Kültür Sanat Festivali 2024 yılı temasını “göç” olarak belirledik. Festivalde hem iç göç hem de dış göçün etkilerini, kültür ve sanat ortamında sergilemek adına 23/24/25/26 Mayıs’ta Datça’da toplanıyoruz. Göçten etkilenen hassas gruplar öncelikli hedef kitle olmak üzere; göçü çocuklarıyla, yaşlılarıyla, hastasıyla, engellisiyle, LGBTI+ bireyi ile görünür kılacağız. Göçü gösterirken; farklı dillerden melodiler dinleyeceğiz, çocuklarla dans edeceğiz, farklı coğrafyaların insan hikâyelerini Datça’da Festival’de dillendirmeye çalışacağız. Bir diğer amacımız Can Yücel’in adını kullanırken onu doğru tanımak ve tanıtmak, Can Yücel’in kültür ve sanat insanı olarak yazınını ve yaşamını konuşarak paylaşmak.
Müziğiyle, dansıyla, sergisiyle, paneliyle, şiiriyle ve pikniğiyle Can Yücel Kültür Sanat Festivali’nden bütün göçmenlere selam olsun.
***
RENGAHENK
Doğanın güzelliği işte.
Yeşil gözlü at sineği uçtu uçtu, bir Lavinia çiçeğine kondu.
“Uçarken çektin, bir de böyle çek” dercesine.
Fıstıki yeşil ile parlak pembenin buluşması.
Arka fonda gelinciklerin kırmızısı ve mersin ağacının yeşili.
Renk cümbüşü.
Bu poz nasıl çekilmez.
Renkler, dünyayı güzelleştiren sihirli fırçalardır.
Yeter ki, renk körü olmasın insanoğlu!
***
Kim diyor “hayat pahalılığı var” diye.
Buyrun, bugünün fiyatları.
Sizce nerede bu lokanta?
***
MERHABA
Bir yelkenli düşünün.
Denizin en derin yerinde, bir adam var yelkenlinin içinde.
Adam keşfe her daim açık, Ege’ye aşık.
Fırtınaya kapılıyor çok kez, “alabora olacak”, “battı batacak” diyorsun “bana mısın” demiyor.
Bir türlü kıyıya yanaşmıyor.
Denizi öylesine seviyor ki, ondan ayrılamıyor.
“Merhaba” diyor herkese, “Merhaba çocuklar, merhaba dünya, merhaba.”
Selin Tekin böyle anlatıyor onu.
Gerçekten “merhaba” demeyi çok severdi.
Girdiği her insan topluluğuna, ağaçlara, çiceklere, havyanlara, doğaya gördüğü herşeye “merhaba” derdi.
“Merhaba, rahat edin. Benden size kötülük gelmez’ demektir. Sonra, aklımızı işimizden ayırmamalıyız. ‘Günaydın’ mı diyeceğiz, ‘İyi akşamlar’ mı diyeceğiz, ‘Allahaısmarladık’ mı diyeceğiz? Düşünmeye, aklımızı meşgul etmeye gerek yoktur. Bunların yerine söyleriz merhabayı, olur biter… Bir şey daha var. Merhaba sözcüğü, eski harflerle yazıldığı zaman yelkene benzer. Belki bunun da etkisi vardır merhabayı sevmemde.”
***
ŞEFFAFLIK LAFTA KALMASIN
Bugünlerde CHP’ye geçen belediyelerin borçları manşetlerde.
Rakamlar korkunç.
Çok il ve ilçe resmen soyulmuş.
Aksırıncaya, tıksırıncaya kadar yemişler, yedirmişler.
Haram, zıkkım olsun.
Liste öyle uzun ki, yaz yaz bitmez.
Örneğin AKP’den CHP’ye geçen Denizli Büyükşehir Belediyesi’nin borcu 11 milyar 130 milyon 969 bin TL
Örneğin MHP’den CHP’ye geçen Kilis Belediyesi’nin borcu 1 milyar 717 milyon 67 bin 314 TL
Yine AKP’den CHP’ye geçen Sancaktepe Belediyesi’nin borcu 1 milyar 946 milyon 726 bin 113 TL
Hele hele DEM partinin kazandığı yerlerde kayyım belediyelerinin bıraktığı borçlar korkunç.
Soymuş, soğana çevirmişler.
Öde öde bitmez.
Ülke genelinde tüm borçların 100 milyarlara ulaştığı belirtiliyor.
Bunlar aslında bize bırakılan borçlar.
Bizim cebimizden ödenecekler.
Bunların açıklanmaları ve teşhir edilmeleri çok doğru bir uygulama.
Halk parasının nasıl çarçur edildiğini görüyor.
Görmeli.
Borçsuz bırakanı da alkışlamalı.
Ancak bir merakım var.
Neden hep iktidar partilerinin kaybettiği belediyelerin borçları açıklanıyor.
CHP’nin yeni isimlerle tekrar kazandığı belediyelerin durumu ne?
İstanbul, İzmir, Eskişehir, Muğla mesela.
Yoksa onlar da borç batağında mı?
Mesela ben Datça’da yaşayan bir vatandaş olarak Datça Belediyesi’nin borcu olup olmadığını merak ediyorum.
Eski başkan Gürsel Uçar, yeni başkan Aytaç Kurt’a nasıl bir bütçe bıraktı?
Datça Belediyesi’nin borcu var mı, varsa ne kadar?
Bana gelen bilgiler hayli yüklü olduğu yönünde.
Yine eski başkan Gürsel Uçar giderken kasada kaç para bıraktı?
Yoksa söylendiği gibi kasa bomboş, tıkır tıkır mı?
Milletin ağzı torba değil ki, büzesin!
Fısıltı gazetesinde metelik yok deniliyor.
Doğru mu?
Doğru değilse, gerçek ne?
Datça Belediye Başkanı Aytaç Kurt seçim döneminde “şeffaf belediyecilik” sözü vermişti.
Sözünü yerine getirmek için bu soruların cevaplandırılması gerek.
Çünkü, yukarıda sözettiğim gibi bu paralar bizim cebimizden çıkan ve çıkacak paralar.
Datça halkının bu borcu bilmesinden, öğrenmesinden doğal bir şey olamaz.
Konu “Ne de olsa bizim Gürsel. Kol kırılır, yen içinde kalır” diye gizlenmemeli.
Bu doğru olmaz.
Gizlemekle dürüstlük olmaz.
Devir alınan bütçe açıklanmalı.
Halka karşı şeffaf olmalı.
Amacımız kimseyi karalamak, zan altında bırakmak değil.
Sadece gerçeği öğrenmek.
Yeni yönetim kendine güvenip, bu sorulara cevap vermeli.
Çünkü bir kurum kendine ne kadar güvenirse o kadar şeffaf davranır.
Ne kadar şeffaf davranırsa da halka o kadar güven verir.
Güven ve şeffaflık birbirinin ikiz kardeşidir.
Umarım bu sorular yanıtlanır.
Eğer yanıtlanmazsa, unutulmamalı ki; Gerçeklerin bir gün ortaya çıkma gibi bir huyu vardır!