TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu; Hukuksuzluğun yıldönümünde Gezi Direnişi’ne ve Gezi Davası tutsağı arkadaşlarımıza sahip çıkmaya devam ediyoruz.
TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu (İKK)’nın çağrısıyla İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri Gezi Parkı davasında haklarında 18’er yıl hapis cezası verilen Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman ve Can Atalay’ın tutukluluğunun birinci yılında İzmir Mimarlar Odası önünde toplanarak, “Gezi tutukluları serbest bırakılsın- GeziOnurumuzdur” pankartı açarak Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi önüne kadar yürüyüş yaptı ve basın açıklaması gerçekleştirdi. Yürüyüşe Tayfun Kahraman’nın ailesi de katıldı. Yürüyüş boyunca “Gün gelecek devran dönecek AKP halka hesap verecek”, “Mimarlar mühendisler susmadı susmayacak”, “Can Tayfun Mücella güzel günler ufukta”, ”Gezi onurumuzdur yargılanamaz”, “Susmuyoruz korkmuyoruz itaat etmiyoruz” sloganları atıldı.
Açıklamaya, Yeşil Sol parti Milletvekili adayları da destek verdi. Tayfun Kahraman’ın ağabeyi Arif Kahraman, “Bir yıldır haksız ve hukuksuz şekilde cezaevinde tutulan kardeşim ve arkadaşı adına verdiğiniz mücadeleden dolayı hepinize teşekkür ederim” dedi.
Açıklamayı TMMOB İzmir İl Koordinayon Kurulu adına Maden Mühendisleri Odası İzmir Şube Sekreteri M.Kemal Çakmak yaptı. Açıklama şöyle;
“Bugün 25 Nisan 2023… Ülkemizin en görkemli halk hareketlerinden biri olan Gezi Direnişi hakkında iktidar güdümündeki mahkeme tarafından verilen o utanç vesikası kararının üzerinden tam bir yıl geçti.
Aralarında TMMOB Yönetim Kurulu Üyemiz Mücella Yapıcı, Şehir Plancıları Odamızın İstanbul Şubesi’nin eski başkanı Tayfun Kahraman ve Mimarlar Odamızın Hukuk Müşaviri Can Atalay’ın da bulunduğu arkadaşlarımız 1 yıldır, Osman Kavala ise 5 buçuk yıldır Gezi Direnişini örgütledikleri gerekçesiyle cezaevinde tutuluyor.
FETÖ hükümlüsü emniyet mensuplarının uydurduğu delillerle, FETÖ firarisi savcının kurguladığı iddianameyle yürütülen yargı süreci, AKP İktidarının hukuk ve adalet anlayışının çarpıklığının en somut göstergesi olarak tarihe geçmiştir.
Artık hepimiz biliyoruz ki; siyasi iktidar hukuku, adaleti sağlamanın, haksızlıkları gidermenin bir aracı olarak değil, toplumsal muhalefeti cezalandırmanın bir aracı olarak kullanmaktır.
Siyasi iktidar hukuku, kendi gelecek planı önündeki engelleri ortadan kaldırmanın bir aracı olarak kullanmaktadır.
Siyasi iktidar hukuku, siyaseten hesaplaşmaktan, siyaseten yüzleşmekten korktuğu gerçeklerden kaçmanın bir aracı olarak kullanmaktadır.
Dostlarımız suç işledikleri için değil, halkın çıkarlarını savundukları için, Taksim Meydanı’na ve Gezi Parkı’na sahip çıktıkları için, iktidarın rant projelerine karşı çıktıkları için, mesleki sorumluluklarının gereğini yerine getirdikleri için cezaevindeler.
Gezi Direnişi nasıl ki bu ülkenin yüz akı ve onurlu tarihinin bir parçasıysa, Gezi Davası’nda tutsak edilen arkadaşlarımız da bizim yüz akımız ve onurlu tarihimizin bir parçasıdır.
İktidarın ve yandaş medyanın pervasız saldırılarına rağmen, hiçbir iftira, hiçbir senaryo, hiçbir karar arkadaşlarımızın masumiyetine ve haklılığına leke düşürmeyi başaramamıştır.
Gezi Direnişinin arkasında dimdik durduğumuz gibi, Gezi Davasında yargılanan ve tutsak edilen arkadaşlarımızın da yanında dimdik durmaya devam ediyoruz.
365 gündür sürdürdüğümüz Adalet Nöbetleriyle, arkadaşlarımıza desteğimizi, arkadaşlarımızla dayanışmamızı dosta düşmana gösteriyoruz.
Tutsak arkadaşlarımıza verilen ve hiç azalmadan devam eden toplumsal destek onların mücadelelerindeki haklılıklarının göstergesidir.
Bizler AKP iktidarından adalet beklediğimiz için, AKP’nin oyuncağı haline gelmiş hakimlerden adaletli bir karar beklediğimiz için nöbet tutmuyoruz.
Bizler arkadaşlarımıza olan özlemimizi, arkadaşlarımızın suçsuzluğuna olan inancımızı göstermek için nöbet tutuyoruz.
Onların resimleriyle yan yana durmak bize kıvanç verdiği, onları seven dostlarıyla yan yana gelmek bize güven verdiği için nöbet tutuyoruz. Onların içerideki direngenliği ve yaratıcılığı bize nasıl güven veriyorsa, adalet arayışındaki bu kararlılığımızın onlara güç ve moral verdiğini bildiğimiz için nöbet tutuyoruz. Gezi Davası, ülkemizdeki diğer pek çok örneği gibi hukuki değil, siyasi bir davadır. Gezi Davası’nda verilen esaret kararları, siyaseten verilmiş kararlardır. Bu kararların hükmü de, siyasi iktidarın ömrü kadardır.
İnanıyoruz ki 14 Mayıs’tan sonra bu ülkede adalet yeniden işlemeye başlayacak. Yargı organları iktidarın talimatlarına göre değil hukuka göre karar vermeye başlayacak. Ve arkadaşlarımız özgürlüklerine yeniden kavuşacak.
İnanıyoruz ki yirmi gün sonra bambaşka bir ülkeye uyanacağız. Tüm dostlarımızla, özgürce, umutlu bir geleceği hep birlikte kuracağız.
Kahrolsun İstibdat, Yaşasın Hürriyet!
TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu