Geçen yıllarda Türkiye’de dillere pesenk olan ‘’AVRUPA BİZİ KISKANIYOR’’sözleri biz gurbetçileri hem güldürdü hem de kuşkuya düşürdü. Farkında olmadan yaşadığımız Avrupa ülkelerinde çok mu kötü durumdayız diye. Oysa sosyal devletin vatandaşı için yapması gerekli tüm olanaklar sunuluyordu. Mesela dar gelirliye kira yardımı, işsize geçim parası, çocuk sayısına göre çocuk yardımı, sağlık giderleri vb.
Avrupa üllkelerinde demokrasinin olmazsa olmazı sendikalar, Sosyal dernek ve kuruluşlar işverenle, devletle karşılıklı oturup çalışanının günün koşullarına uygun yaşam standardını belirleyip taleplerini görüşebiliyorlar. Bu koşullarda Avrupa’da kıskançlık kimin umurunda?
Son haftalarda Türkiye’de baş döndürücü siyasi gelişmeler biz gurbetçilerin ilgisini çekerken, Alman basınında da epeyce ilgi çeken yazılar yayınlandı.
Muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlunun Cumhurbaşkanı adayı seçilmesi başta devlet televizyon kanalları ARD ile ZDF de hem haber hem de yorumlarında geniş yer verdi.Kılıçdaroğlu’nun Ankara-İstanbul arasındaki HAK HUKUK ADELET yürüyüşünden görüntülerle Türkiye’nin yeni bir siyasi yapıya hazırlandığını belirttiler.
Yazılı basın Frankfurter Algemine Zeitung FAZ, Süddeutsche Zeitung SZ ve Die Zeit gibi büyük trajlı gazeteler, Erdoğan’a rakip olacak Kılıçdaroğlu’nun kişiliği, haksızlıkları, yanlış yönetim biçimlerini, devlet içinde liyakatsiz atamaları eleştiren yönlerini ele alarak okuyucularına yansıttılar.
Muhalefetin ortak çabaları sonucu Türkiye’nin gelecek yüzyılına damgasını vurması beklenen yeni seçimlerde parlemeter sisteme dönüleceğininde altı çizilerek Türkiye’de sert siyasi söylemlerden usanan seçmenin kararının merakla beklendiği belirtilmektedir adı geçen gazete sütunlarında.
Yukarıda kısa başlıklar altında sunduğumuz siyasi nitelikteki haberlerde kıskançlığa ait tümcelere rastlamadık. televizyon ve gazete haberlerinde Türkiye’deki gelişmeler izleyici ve okuyuculara aktarılırken genel durum böyle idi.
Türkiye’li seçmenler Alman haber kanallarından ve basınından değil de daha çok bol siyasi yorumlu Türkiye Televizyonlarından izlemekteler siyasi gelişmeleri. Avrupa’da yaşayan çifte vatandaş veya bulunduğu ülkenin vatandaşı olan gurbetçiler bulundukları ülkelerdeki sol, sosyal demokrat partilerine oylarını verirken, Türkiye’de tam tersini uygulayarak, dini söylemleri öne çıkararak, milliyetçi demeçleri üst perdeden aktaran partilere oylarını vermektedirler. Ancak;14 Mayıs’ta yapılması kesinleşen Türkiye seçimlerinde gurbetçilerin oy kullanımlarındaki kriterlerinde de değişim beklenmektedir.
‘’Avrupa’nın bizi kıskanması’’ yerine siyasi gelişmeleri yakından izleyerek Türkiye’nin demokrasideki yerini pekiştirmesinden memnun olacaklarına inanıyorum.
Saygılarımla…
Turan Akpınar / Frankfurt-Almanya