Önce bu yılın son ayında 75 yaşında olacağım:
Yaşlı olmaktan rahatsızım.
1961 yılından 1984 yılına kadar Türkiyeliler vizesiz Avrupa ülkelerini dolaşıyorduk. Şimdi her gümrük kapısında durduruyorlar, sorguluyorlar:
Bundan rahatsızım.
İki Türk lirası bir Avro ’ya eşitti. Binlerce insan dişinden tırnağından artırdığını Türk lirası olarak yatırdı. Şimdi 30 TL bir Euro ediyor:
Bundan rahatsızım.
Bir Türkçe edebiyat, okuma günü düzenlediğimizde Nazım Hikmet’e Türkiye’nin şairi, yazarı deniliyordu. Salon doluyordu. Şimdi yasaklar ülkesinin şairi, yazarı diyorlar:
Bundan rahatsızım
Avrupa’da göçmenlerin, Türkiyeli çocukların dil ve eğitim haklarından söz ettiğimizde siz önce kendi ülkenize. Türkiye’ye bakın diyor, azarlıyorlar:
Bundan rahatsızım.
Almanya, Fransa, Hollanda başta olmak üzere bu Avrupa ülkeleri ikinci dünya savaşından sonra daha doğrusu 1950 yılların son yıllarından beri başka ülkelerden ucuz iş gücü getirmesiyle okullarda bu insanların ana dillerine olanak vermesiyle birlikte kendilerini çok dilli, çok kültürlü demokrat ülkelere olarak tanıtıyorlar. Oysa Anadolu topraklarında insanlık var olduğundan beri onlarca dil ve kültür birlikte yaşıyor. Bu dillerin, kültürlerin bir zenginlik olarak sahiplenmesi gerekirken, yasaklanıyor, yok ediliyor:
Bundan rahatsızım
Eğitim alanlarında çocuklar ve gençler özgür, öğrenme, araştırmaya teşvik edilerek bilgi, teknik, bilim alanlarına teşvik edilmesi gerekirken tek bir mezhebin eğitim kurumları haline getiriliyor:
Bundan rahatsızım.
Bütün bilimlerin anası olan felsefe okul derslerinden kaldırılmış. Bunun yerine “Din ve Ahlak” dersleri konulmuş:
Bundan rahatsızım
Diyanet İşleri Başkanlığı için ülkenin bütün vatandaşlarının verdiği vergilerden 2023 bütçesi ise %117 artışla 35 milyar 910 milyon 653 bin TL olarak belirlendi. Bu pay, 2024 yılında 43 milyar 329 milyon 985 bin liraya, 2025 yılında da 49 milyar 826 milyon 683 bin lira olarak planlandı. Ancak Diyanet İşleri Alevi, Hristiyan, Yahudi, Ateist vs. inançları kabul etmiyor. Bu bütçeyi sadece Sünni Mezhebine harcamaktadır. Bu, vatandaşlar arasından huzursuzluk yaratıyor:
Bundan rahatsızım
Halkın vergisini ülkenin gelir kaynaklarını ganimet görüp, yandaşları ile talan edildiğini her gün yazılı ve görsel medyada okuyoruz. Halk ülkenin güzelliklerine gelir kaynaklarına sahip çıkmıyor, talan edilmesine göz yumuyor:
Bundan rahatsızım.
Depremde büyük zarar gören alanlarda rant için acele kamulaştırmanın başladığını medyada, ve mülk sahiplerinden işitiyoruz, okuyoruz.:
Bundan rahatsızım.
Seçilmiş milletvekillerin, belediye başkanlarının, bilim, kültür, sanat edebiyat ve habercilerin yargılanması tutuklanması, cezalandırması insan haklarına aykırıdır. İfade ve bilimsel çalışma özgürlüğünü darbeliyor:
Bundan rahatsızım.
Ülkede işçi, köylü memur, küçük esnaf her geçen gün daha fakirleşiyor zengin daha zenginleşiyor ülkede kazandıklarını başka ülkelere götürüp yatırıyor:
Bundan rahatsızım.
Cumartesi Analarına, grev, oturum, toplantı ve yürüyüş hakkını kullanan sendikalı işçilere, yüksek okul öğrencilerine kolluk kuvvetleri müdahale ediyor, sopalarla, tekmelerle dövüyorlar, tutukluyorlar:
Bundan rahatsızım.
Ülkemizin arkeolojik, tarihi ve doğal güzelliklerin belgeselleştirilmesi, medyaca tanıtılmasının sık sık engellediğini medyada okuyor ve dinliyoruz:
Bundan rahatsızım.
Devletin üst kademelerinde, mecliste, bakanlıklarda, bürokrasinin en yüksek mevkilerinde yer almak için bazı insanları yükselterek gökyüzüne çıkarıyorlar. İstediklerini alamayınca yükselttiklerini yerden yere vurmak, tepelemek gelenek haline geliyor:
Bundan rahatsızım.
Çocuk işçiliği, çocuk istismarı, çocuk evliliklerine olanak verilmesine göz yuman yetkililer ve yasa uygulayıcılar var:
Bundan rahatsızım.
Kadın hakların savunulmasında önemli bir yasa olan İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılması milyonlarca kadının haklarının gaspıdır:
Bundan rahatsızım.
Türkiye’nin dışında özellikle demokrasinin olduğu ülkelerde yaşayan beş milyondan fazla insan bu saydıklarımdan en az benim kadar rahatsız. Çünkü bu olumsuzluklar ülkemizin olumlu yönlerinin, güzelliklerinin, çok renkli kültürünün tanınmasına engel oluyor. Bu ülkelerde yaşayan, bilim, kültür, sanat ve edebiyat insanlarının, hatta iş insanlarının önünde barikatlar oluşturuyor.
13.07.2023
Molla Demirel