Bir ülkenin milli marşını pazarlık konusu yapanlara yazıklar olsun.
“Esas olan sadece yaşamak değil, insana yakışır şekilde ve onurlu yaşamaktır. Teslim olmadan, boyun eğmeden, sürünmeden, el etek öpmeden yaşamaktır.”
Nazım Hikmet
.
.
İktidarın, futbol federasyonun yapamadığını onlar yaptı. İkisi de şampiyondur.
.
.
MÜJDE. DATÇA BELEDİYESİ
RAKI ÜRETEBİLECEK!
Datça’da yerel seçimler öncesi aday adaylarının çalışmaları hayli eğlenceli geçiyor.
Biliyorsunuz, aday adaylarından Can Canbey çakmak dağıtarak sigara tiryakilerinin oyunu kazanmaya çalışmıştı.
Ama bir diğer aday adayı Mesut Yar müthiş bir hamle ile Can Canbey’in çakmak promosyonunu geride bıraktı.
Mesut Yar bugün Datça’daki demokratik kitle örgütlerinin temsilcileriyle yaptığı görüşmede, Datça Belediyesi’nin rakı üretebileceğini, adaylığı kesinleşirse bunun yöntemini açıklayacağını söyledi.
Şimdi masamızda tek eksik kaldı; sigara.
Aday adayların biri de “ben de sigara üreteceğim” derse, bu iş tamamdır.
Söz veriyorum, Tanju Okan’ın “Benim en iyi dostum içkim, sigaram” şarkısının stüdyo kaydı da benden.
Hizmette sınır yoktur ama leblebiyi de bir zahmet siz alın gali.
.
.
ARTIK YENİ ŞEYLER SÖYLEMEK LAZIM CANCAĞIZIM
Yerel seçimler yaklaşırken tüm partilerin aday adayları projelerini anlatma yarışında.
Siyasette atış serbesttir.
Bu nedenle adayların bol keseden atması sürpriz değil.
Takip ediyorsanız, çoğunun söyledikleri aynı şeyler.
Partisi ne olursa olsun iktidara geldiklerinde yaptıkları da birbirine çok benzer.
O yüzden kentlerimiz adeta tek tip.
Birbirinin taklidi.
Özgünlüğünü yitirmiş, neo liberalizm politikalar tarafından teslim alınmış, kimliksiz, hikayesiz kentlerde yaşıyoruz.
Oysa “belediye” sözcüğü Arapça “Baladi”den geliyor.
Kentle ilgili, kente dair demek.
Söyler misiniz, kaç kentimizde o kente dair özgün bir şey kaldı?
Kaç kentimizin yalnız kendine özgün bir hikayesi var.
Kapitalist sistem ve ondan beslenen büyük sermaye önümüze tek tip, standart bir belediyecilik anlayışı getirdiği için çoğunluk olarak farklı bir dünya düşünemiyoruz.
Oysa artık bu pencereden bakmayı bırakıp toplumcu, katılımcı, halkçı belediyeciliği tartışmak için yeni pencereler açmamız gerekmiyor mu?
Sanıyorum Mevlana’nın sözüydü.
“Dün dünde kaldı cancağızım.
Bugün yeni şeyler söylemek lazım.”
Yeni şeyler söylemenin tam da zamanı.
Mesela bambaşka bir dünya yerelden kurulabilir mi?
Enformasyon çağında şeffaf, denetlenebilir ve hesap verilebilir bir yerel yönetim anlayışı nasıl gerçekleştirilebilir?
Yerel yönetimler eşitliği, adaleti ve liyakatı hayata geçirmek için neler yapmalıdır?
Katılımcı ve kalkınmacı yerel yönetim modeli nasıl inşa edilebilir?
Kent konseyleri, mahalle meclisleri, sivil toplum örgütleri yerel yönetimlerde nasıl söz sahibi olabilirler?
Kentin bütçesi dahil doğrudan demokrasi uygulamaları kapsamında hangi katılım modelleri öne çıkarılmalıdır?
Küresel iklim değişikliğine karşı belediyeler ne gibi önlemler alabilir?
Bürokrasiyi sınırlandırarak, seçilenlerin görev süreleri boyunca denetlendikleri ve gerekirse her an halk tarafından görevden alınabildikleri bir yerel demokrasi nasıl inşa edilebilir?
Bunlar gibi daha birçok sorunun gündeme getirilmesi gerekiyor.
Bunlar hayal diyenler olabilir.
Onlara tavsiyem Fatsa, Gültepe, Dikili ve Ovacık örneklerine bakmaları olacak.
Tavuk toplum teorisini biliyorsunuz değil mi?
“Tavuk toplum önüne atılan bir avuç yemi gagalarken, arkadan yumurtalarının alındığının farkında bile olmaz!”
Yumurtalarımızı ç’aldırmayalım.
.
.
“Aç yapraklarını, bir damla özüne ihtiyacım var” dedi güvercin kuyruklu atmaca güvesi.
Yapraklarını açarak cevap verdi yavru adaçayı.
“Buyur doyur karnını.”
.
.
NEREDESİNİZ AMAZONLAR?
Amazonlar Anadolu’da yaşamış savaşçı kadınlardı.
Memesiz(a-mostos) deniliyordu onlara.
Mitolojiye göre bu kadınlar ok atarken engel olmasın diye sağ göğüslerini kesiyorlardı.
Ata binmesini çok iyi biliyorlardı.
Bedenlerine dövmeler kazıyorlardı.
Pantolonun mucidiydiler.
Heredot’a göre Thermodon’da Yunanlılara karşı savaşı kaybedip esir alınmış ama teslim olmamışlardı.
Yunan askerlerini öldürüp gemiyi ele geçirmişlerdi.
Troya savaşında Truvalılar’ın yanında dövüşmüşlerdi.
Herkül’e karşı savaşacak kadar gözü karaydılar.
İzmir’in kurucusuydular.
Yüzyıllarca efsane olarak biliniyorlardı.
1990’larda Ural steplerinde mezarları bulundu.
Silahlarıyla gömülmüş 150’den fazla savaşçı kadın mezarı. Sürekli at sürdüğü belli olan bir Amazon kadını, sol tarafında demirden bir hançer ve sağında 40 bronz uçlu oku bulunan bir yayla yatıyordu.
Diğer mezarlarda da görüntü aynıydı.
Yunan mitolojisinde Amazonlar vahşi, erkek düşmanı savaşçılar olarak tanımlanır.
Oysa onlar barış için savaşanlardı.
Stratonikeia’daki Hekate Tapınağı’na girdiklerinde silahlarını dışarıda bırakanlardı.
Milattan önce 6. yüzyılda, Amazonlar’ın Atina’ya yenilmesiyle bu topraklarda kadının yerini erkek aldı.
Bugün tüm toplumların Amazonlar’a ihtiyacı var.
İyi pazarlar.
.
.
“GÜLÜŞE GÜLÜŞE KAZANACAĞIZ”
Datça Belediye Başkanı Aday Adaylarından Mesut Yar, CHP İlçe Örgütü’ndeki üyelerin kimlik ve telefon bilgilerini ele geçirmiş.
Hergün whatsaap’tan projeleriyle ilgili mesaj bombardımanı yapıyor.
Sloganı da şu;
“Gülüşe gülüşe kazanacağız!”
İyi ki, “yılışa yılışa kazanacağız” demedi.
Şaka bir yana demez zaten!
Siyasetçilerin bol keseden atmasına alışkınız.
Mesut Yar’da da atış serbest.
Benim burada merak ettiğim şu.
Bu üye bilgileri henüz aday bile olmamış her aday adayına veriliyor mu?
Veriliyorsa bu yapılan doğru mu? İnsanların kimlik ve telefon bilgilerini herkese dağıtmak bu kadar kolay mı?
Yok sadece Mesut Yar’a verildi ise, bu haksız rekabet değil mi? Diğer aday adaylarının eşit propaganda yapması engellenmiyor mu?
CHP ilçe başkanı Sezai Öz kesinlikle kendilerinin vermediğini açıkladı.
Öyleyse sızıntı nereden, kimden.
Suç bu.