Uzun dönem “Gırgır” dergisi yaşamımızda önemli bir unsurdu. Sabırsızlıkla çıkacağı günü beklerdik. Önceleri cumaları buluşurduk, sonradan pazar günleri çıkmaya başlamıştı. Ne kahramanları vardı unutmadığımız; Avanak Avni, Canavar Koyun Orhan, Utanmaz adam, Muhlis Bey, Eşşek Herif, Heten Keten, Zihni Sinir, ilk aklıma geliverenler.
Bir dönemin gerçek muhalifi olan, bana göre Ülkemizin gelmiş geçmiş en iyi mizah dergisiydi. Eğlenceli, komik olduğu kadar düşündürücü ve ciddiydi. Güncel olayları yorumlar, halka doğru mesajları anında verirdi.
Oğuz Aral, Hasan Kaçan, Latif Demirci, Gani Müjde, Nuri Kurtcebe, Behiç Pek gibi ve adını sayamadığım birçok çizer büyük emek verdiler, uğraştılar Türk mizah ve yayın hayatına katkıda bulundular.
Zihni Sinir “ Procesi”! benim her hafta hiç kaçırmadığım köşeydi. Asla sektirmezdim. Dergiyi alır almaz yeni projelere bakardım. Evet, gerçekten çok güzeldi. Bir sayıda kocaman, birçok çarkı, düzeneği, silindiri olan bir makineyi tanıtıyordu Zihni Sinir. Makinenin özelliği de buzu eritip su haline getirmesiydi. Sanki büyük bir iş, müthiş bir buluş yapmış gibi de anlatıyordu düzeneğin çalışma prensibini. Zaten doğal olarak ortam ısısında buz eriyecekti, ama Zihni Sinir bu işte, ne yapsın? Proce procedir.
On yıl kadar önce Hükümetimiz Sudan da arazi kiralayacağını, bu arazide tarım yapılacağını duyurdu. Afrika’da, özellikle Sudan, Nijer, gibi ülkelerde Çin, Abd, Fransa gibi ülkeler tarım yapıyordu. Özellikle Çin milyarlık nüfusunu nasıl doyuracağının derdindeydi. Gıda üretimini kat kat artırmak zorundaydı. Sınırlarının ötesinde toprakları olmalıydı. Oysa bizim için durum hiç de öyle değildi. Bir zamanların nüfusunu besleyecek dünyanın 7 ülkesinden biriydik. Ne yazık ki bu unvanımızı artık kaybettik. Bu topraklarımızın verimsizliğinden değil, tarımı önemsemediğimiz için oldu, çiftçimize değer vermediğimiz için oldu. Önderimiz Atatürk’ün “ Üreten köylü yurdun efendisidir” sözünü hiçe saydığımız için oldu. Gübreyi ithal ettik, mazotun fiyatını uçurduk, enflasyonu düşüreceğiz diye tüm tarım ürünlerini dışarıdan ithal ettik. Sonuçta köylüyü, çiftçiyi küstürdük. Borç batağına soktuk, kimse ekmez oldu. Kimse üretmez oldu. Sonra da binlerce yıldır tarım yapılan Anadolu topraklarını boş bıraktık, Abd öyle istedi diye önce haşhaş, sonra tütün ekilmez oldu. Anadolu kökenli buğdayın yerini gdo lu mısır aldı. Suyu çok seven mısır yeraltı sularımızı da kurutuyor bir yandan.
Anadolu’nun bereketli toprakları dururken yapılan Sudan’da tarım procesi! çöktü. 10 yıl zaman harcandı, bu sürede paralar harcandı, kameralara gülen pozlar verildi, “asrın projesi” diye haberler yapıldı.
Geldiğimiz noktada Zihni Sinir Procesi bundan daha işlevseldi. Orada buz suya dönüşüyordu, şimdi ise buharlaştı.