—————————–
Savunması en güçlü ülkeler hep içeriden tezgahlanan ihanetlere yıkılmıştır…
Tarih boyunca hep böyle olagelmiştir…
Bunlardan en önemlisi ise…
Truva Savaşında olmuştur…
Truva Savaşı sırasında en ilgi çeken olay Truva Atı olmuştur…
Truva Savaşı, Sparta kralı Menelaus’un karısı Helen yüzünden yaşandığı iddia edilse..
Gerçek başka da olabilir…
Önemli değil…
Önemli olan savaş ve neticesi..
Yapılan savaşta, Truvalılar Savaşı kazanıp rehavete düşünce…
İthaka Kralı ( Odysseus), Miken Kralı Agamemnon’a bir fikir sunmuştur…
Bu fikir ise Truva Atı’nın ortaya çıkmasına yol açmıştır…
Sahilde tahtadan yapılmış büyük bir at heykelini gören Truva Kralı…
Kazandığını sandığı Savaşın bir hediyesi olarak düşündüğü bu oldukça iri olan Atı, Şehrin içine getirtirir…
Oysa…
Atın içine gizlenmiş düşman askerleri vardır…
Sonunda Truva şehri yerle bir edilir…
Savaşı Agememnon kazanır…
Dilimize yerleşen “Truva Atı” sözünün kaynağı budur…
Yani “içeriden vurulmak!”
Aile, bir toplumun en küçük nüvesini oluştur…
Bir aile ne kadar güçlü ve dışarıya karşı kudretli olursa olsun…
Daima içeriye karşı zayıftır…
Çünkü tüm zafiyetler…
Tüm zayıf noktalar aile bireyleri tarafından bilinmektedir…
Bu yüzden de..
İçeriden yapılan en ufak ihanet…
O yıkılmaz gibi görünen aileyi bir fiskeyle darmadağın etmeye yeter…
Ülkeler de böyledir elbette…
Bu yaşadıklarımızın…
Başımıza gelen büyük felaketin…
İçine düştüğümüz çaresizliğin nedeni budur aslında…
İhanet!…
Sözde kimi AYDINLARIN İHANETİ!…
Geçtiğimiz Cumartesi günü…
İzmir Sanat’ta…
Duayen gazeteci ağabeyimiz Erbil Tuşalp’i anmaya gittik, Karikatür Sanatçısı değerli dostum Mustafa Yıldız ile..
Toplantı düzenleyicisi TAKSAV’dı…
Prof. Dr. Selçuk Candansayar’ın kolaylaştirıcılığında (moderatörü);
Prof. Dr. Ülkü Doğanay, Doç. Didem Yılnaz, Gazeteci Timur Soykan ve Gazeteci Merdan Yanardağ’da konuşmacı olarak katılmışlardı…
Yabancı bir konuk daha vardı, Alfonso Armada…
Gazeteci, yazar, yönetmen…
İnsan Hakları Aktivisti…
Afrika’dan Güney Anerika’ya…
Avrupa’dan Ortadoğu’ya kadar…
Bir yığın ülke ve insan hakları ihlalleri…
Sayısız katliama tanıklık, meselâ Ruanda gibi..
Yürekli bir İspanyol aydın…
Konuşmasın sonunda ise…
Büyük şair Nazım Hikmet’in “Memleketimden İnsan Manzaraları”nı okudu…
Başka bir yazımda onun söylediklerinden bolca bahsedeceğim elbette..
Ama bu yazıda Merdan Yanardağ’dan veTimur Soykan’dan bahsetmek istiyorum…
Özellikle ayakta alkışladığım konuşmasında sevgili Merdan dedi ki;
“… Eğer ‘Aydın ihaneti’ olmazsa idi, bunlar bu işleri bu kolay gerçekleştiremezdi…”
Başta Ergenekon olmak üzere…
AKP&FETÖ kumpaslarından bahsetti…
Cesurca mücadele ederken öldürülen aydınlara getirdi sözü,”… işte bu kıymetli aydınlarımızdan Turan Dursun’un oğlu Abit Dursun, bugün burada aramızda bulunuyor…” dedi…
Timur Soykan ise adeta bir özeleştiri yaptı;
“Bizler o dönem, daha demokratik bir düzen kurulacak diye heyecanlanıp gaza geldik. Ben sonradan yaptığım değerlendirme sonucunda, bu süreçte kullanıldığımızı hissediyorum…”
Çok samimi ve cesurca sözlerinden ötürü panel sonrası kendisini kutladım…
Mevcut iktidar Partisi eliyle 100 yıllık Cumhuriyetimiz büyük hasar aldı..
Bu satırları yazarken…
12 Eylül öncesi günlerinin…
Toplum olarak yaşadığımız o büyük travmanın duygusuna kapıldım bir an…
Hani sabah evden çıkarken…
Akşam eve dönebilecek miyim? gibi kaygı dolu günlerine…
Ama yine de…
Her sabah evden çıkıp işimize, okulumuza gidiyorduk, gitmek zorundaydık….
Çünkü hayat akıyordu…
Bugün…
Yaşadığımız istibdat tarifsiz boyutta…
Ağır mı ağır…
Yeni çıkan SANSÜR yasası bile tek başına yeter…
Olsun…
Bizler ne olursa olsun…
Yine de yaşasın İSTİKLAL diye haykırmaya devam edeceğiz…
Şiirlerimizi, türkülerimizi söyleyeceğiz yüreğimizi soğutmadan…
Her doğan güneşe yüzümüzü çevirip…
Derin bir nefes çekerek içimize…
Yoldaşlarımızla kolkola girip yürürken…
Marşlar söyleyeceğiz, karanlığa inat, onu yara yara içinden geçerken…
Bu günlerde geçecek muhakkak…
Lakin asla TRUVA ATLARINI unutmayalım!…
Asıl o zaman yenilmiş sayılırız!..