————–
Önce şu iki isme dikkat!
Birinin adı: Deniz Demir…
Diğerinin adı ise:
İkisi de…
Çok genç yaşlarda bulundukları pozisyonlara, baş döndürücü bir süreç sonucunda eriştiler!
Adeta…
Sözcük yerinde ise kanat takıp, “uçarak” gelmişler!
İlk başta bakıp, ” Ne var bunda? Bu ülkede hep olan bir şey diyebilirsiniz elbette…
Haklısınız…
Ama burada dikkatinizi neye çekmek istediğimi…
Yazının tamamı okuyunca anlayacaksınız…
Önce Deniz Demir kimdir, nedir? Ona bakalım!
Deniz Demir…
1985 doğumlu…
Siyasete CHP Gençlik Kollarında başlıyor sözüm ona…
Sözüm ona diyorum çünkü orada kalış süresi yıllar değil sadece aylarla sınırlı! O sürede de hemen Gençlik Kolları MYK, (Örgütlenmeden sorumlu)
Genel Bşk. Yrd.
Sonra…
Ankara İl Başkan Yardımcılığı…
Sonra…
P.M (Parti Meclisi Üyeliği…
Sonra…
CHP Genel Başkan Baş Danışmanlığı…
Sonra da…
CHP Ankara Milletvekili oluyor bu kardeşimiz…
Peki diyeceksiniz ki…
Bu arkadaşın òzelliği nedir?
IQ’sü mü çok yüksek!
Mesleki özellik…
Deneyim, liyakat?
Ne gezer!
Bildiğim kadarı ile boncuğunun kıymeti…
Kılıçdaroğlu’nun o meşhur, HELÂLLEŞME saçmalığının mimarı olmasından kaynaklı…
Partiye girişi, baş döndüren bu kısa zamanda ki yükselişi ve TBMM Üyeliği..
Sizce normal mi?
Gelelim ikinci adamımıza… O da genç birisi…
Ulaş Aydın…
Ne tesadüf ki bu yiğitte 1985 doğumlu…
Eski Îzmir Milletvekili Zeynep Altıok’un DANIŞMANI olarak işe başlıyor…
Bir kaç yıl sonra…
İlk yerel seçimde…
Bayraklı Belediye Başkanlığı’na…
(Kılıçdaoğlu’nun eşinin akrabası) Serdar Sandal seçiliyor!
O da ne…
Vekil danışmanlığı bile 1 dönem sürmeyip, görevden alınan Ulaş Aydın…
Çat Bayraklı Belediye Bşk Yrd. Olmaz mı?
Sonra…
Yasal süre kadar kalış…
Sonra…
İzmir Büyük Belediyesi Sosyal Hizmetler Daire Başkanığı…
Sonra….
Manisa Büyükşehir Belediyesi Genel Sekrer Yardımcılığı!
Bu ateş parçasının…
Memuriyet, Şeflik, Müdürlük tecrübesi var mı?
Elbette yok?
Bürokrasiyi, Devleti bilenler nereye varmak istediğimi elbette anlamışlardır!
Kamuda ki bu görevlere öyle uçarak, pike yapar gibi kolayca gelinmez!
Peki…
Hangi güç ya da güçler var arkalarında?
Bir Örgüt mü?
Ticari bir kuruluş mu?
Hepsinin bir karışımı mı?
Örgüt ise…
Ülkeye kan kusturan…
Darbe yapmaya kalkan o malum yapı mı?
Eğer zekâ düzeyi normal ötesi boyutta değilse…
Mesleğinin dehası, duayeni değilse…
Boncukta ki sır nedir?
Ben bunları kamu adına…
Bir gazete yazarı olarak soruyorum…
Kimseyi de itham etmiyorum…
Muhatapları da çıkar açıklar!
Örneğin ben…
12 Eylül öncesinin bir CHP Gençlik öncüsü, lideri olarak…
Parti içinde bu kadar kısa sürede…
Tüm kademelerden geçerek VEKIL olanı görmedim…
Kamunun bir çok kurumunda ve bir çok kademesinde görev yapan bir kişi olarak…
Tüm basamakları çok kısa zamanda tırmanıp, en tepeye tırmanan bir kamu görevlisine de rastlamadım!
Ha tepeden Vekil olan…
Bürokrat olan elbette vaki…
Lakin tüm aşamalardan geçirilmek ve tepeye oturtulmak başka bir şey!
Proje mi?
“Truva atı” uygulaması mı? Bilmiyorum?
Dedim ya…
Bizim işimiz kamu adına soru sormak!
Gerçeği bulmak!
Bugün eğer…
Yıllarca CHP’ye, yurtseverlere…
O yurtseverlerin inandıkları…
Hayatları pahasına uğruna mücadele ettikleri DEĞERLERE…
Sabah-akşam hakaret eden AKP kriptosu bir çakalı…
CHP’nin çiçeği burnunda ki Genel Başkanı’nın yanına iliştirip fotoğraf çektiriyorlarsa…
Durum çok sıkıntılı demektir!
Bu yüzden de…
Yukarıda ki soruları sormak elbette hakkımız!
Yükselişe geçmiş CHP…
Ancak içeriden vurulabilir, DİKAT!…