Ankaragücü başkanı Faruk Koca çürümüş futbol sisteminin ürettiği bir maganda.
Peki Halil Umut Meler, bir melek mi?
Neresinden tutsan lime lime dökülen, baştan aşağı çürümüş bir sistem. Bu sistemin bütün kurumları gibi spora yön veren kurumları da bu çürümeden ziyadesiyle payını alıyor. Futbolu yönetenler, federasyonlar, onlar üzerindeki bakanlıklar, devlet kurumları, sahada sözüm ona futbol kuralları ve futbolun adaletini uygulamakla görevli hakemler mafya, illegal bahis çeteleriyle iç içe geçmiş, paylarını alıyor. Onlar semirdikçe sistem daha fazla adaletsizleşiyor, çürüyor. Hakem Halil Umut Meler’i tokatlayan, iki dönem AKP milletvekilliği yapmış birisi, Faruk Koca. Dişlisi olduğu çark onu öylesine cesaretlendirmiş ki hakem dövmeyi, şiddet uygulamayı doğal hakkı gibi görüyor. Kurulu futbol sistemi kendine uygun, maganda, mafyatik, şiddete eğilimli insan tipinin yaratılması için verimli bir alan sunuyor. Faruk Koca gibi bir magandanın, sistem tarafından “fair play” ile ödüllendirilmiş olmasını, çürümüş futbol düzeninin bir kara mizahı olarak not edelim.
Tıpkı karısına şiddet uygulayan, öldüren koca, çocuk istismarına bulunan vakıf yöneticisi gibi,
Faruk Koca da örgütlü kötülük sistemin yetiştirdiği futbol sahalarına bıraktığı çark dişlilerinden birisi. Bu futbol magandası saldırganı da, saldırısını da şiddetle kınıyorum.
Ya Halil Umut Meler! Kimse Meler’den melek yaratmaya kalkmasın. Şiddet sadece silah, kaba kuvvetle uygulanmaz. Kararlarını futbolun anayasası sayılan kurallarına, sahada gördüğüne ve vicdani kanaatine göre değil de sistemin kurguladığı en çok kayrılan büyük takımları koruma adına kullanmayı örgütlü ve istikrarlı bir davranış biçimi haline getiren MHK ve hakem camiası da en az futbolun diğer kurumları kadar kokuşmuş, çürümüş, şiddet ve zorbalığın bir başka biçimin uygulayıcısı durumdadır. Şimdiye kadar bu adaletsiz yönetim kurgusuna isyan eden, düdüğünü asan bir tane hakem çıktı mı? Ben bilmiyorum çıksa bile bir istisnadır, kaideyi bozmaz.
Ha birde bu hakemlerin ve maçların güvenliğinden sorumlu, sözüm ona stat güvenlik güçleri ve birimleri var. Ne iş yaparlar? Onlar da tıpkı diğer hemcinsleri gibi grev yapan, hak arayan emekçinin; doğasını korumaya çalışan çevrecinin, gerçekleri yazmayı kaleminin namusu kabul eden gazeteci, yayıncının; sanatını gerçekleri halka açıklamak için kullanmaya çalışan sanatçının peşine düşmüş olmasınlar. Konumuza dönelim.
Özellikle İstanbul kulüpleri taraftarları iki gündür Halil Umut Meler’den bir melek yaratma gayeretkeşliğine düştüler. Taraftarı olduğum futbol kulübünün yönetici ve taraftarlarından henüz bu doğrultuda bir açıklama duymadım. Duyarsam açıklama sahiplerini de aynı kefeye koymakta beis görmem. Futbolu, sahada oynanıp biten bir oyun olarak gören, kurallarıyla oynanmasını canı gönülden isteyen gerçek futbol taraftarına bu konuda hiçbir kötü sözüm olmaz.
Ne yazık ki özellikle İstanbul’un büyük kulüpleri taraftarlarının birçoğu, Halil Umut Meler’den bir melek yaratma gayretkeşliği içine düştüler. Çünkü hakem camiasının da içinde olduğu kurulu futbol düzeni, taraftarı oldukları kulüpleri korumak, kollamak üzerine kurgulanmış. Ne de olsa en çok korunmaya mazhar kulüplerin taraftarları olmak gibi bir ayrıcalıkları var ve bu bozuk sistemden en çok yaralanan onlar. İstiyorlar ki bu çürümüş sistem bu şekliyle de olsa sürsün.
Şimdi çürümüş futbol düzeninin, gelen tepkilerin dozajına bağlı olarak bir süre, susup, kamuoyunun gazının alınmasını bekledikten sonra ya da hiç sorumluluğu yokmuş gibi sureti haktan görülmeye çalışacağını, ilk fırsatta kendi adaletsiz futbol düzeninin pekiştirmek için bu olaydan sonuna kadar yararlanacağını; özellikle hakem Halil Umut Meler’den bir melek yaratıp, hakemleri koruma adına altında kurduğu adaletsiz futbol yönetimini hakemler eliyle tahkim edeceğini görür gibiyim. Bu oyuna gelmemeliyiz.
Biz de diyoruz ki hakemleriyle, yöneticileriyle, kurumlarıyla bu çürümüş futbol, geniş anlamıyla spor sisteminin canı cehenneme.
Sırtlanlar kavgasının belli bir anında alta kim, üste kim diye bakarak pozisyon almak; üsteki zalimi kınayıp, alttaki zalimi masum ilan etmek ya da taraflardan birinin saldırganlığını alkışlamak bizim işimiz değildir.